Mâlum translate English
57 parallel translation
Ayrıca, bunları uydurmadığın ne mâlum?
I never know when you're making things up.
Mâlum iş için fikrini değiştirdiğinden oldukça emin.
He's quite sure that you changed your mind about a certain business.
- Onu görmek isteyen senden başka kim olabilir. - Benim olduğum ne mâlum?
- and by that looks to me?
Küçük prens benimle kalacak siz mâlum önemli işinizin icâbına bakarken, ... her Perşembe olduğu gibi.
The little prince will stay with me... while you do your important business... like every Thursday.
Dinleseler bile umursadıkları ne mâlum?
Or that they even care?
Mâlum!
Typical!
Tabii mâlum biriyle tanışmadıysa.
If he hadn't met someone, he would be.
Bu da Gondor'un helakı olacak, mâlum.
This will be the end of Gondor as we know it.
- Aynı Efendi Denethor'a mâlum olduğu gibi.
- It is as the Lord Denethor predicted.
- Evvelden mâlum olmuştu bu akıbet ona.
- Long has he foreseen this doom.
- Mâlum oldu ve kılını kıpırdatmadı.
- Foreseen and done nothing.
- 70 kutu Marlboro, 66 Lucky Strike 16 ismi mâlum, 7 Çinli ve 9 Kürt.
Tell me. - 70 cartons of Marlboro, 66 of Lucky Strike, 16 of what's-its-name, 7 Chinese and 9 Kurds.
Doğru erkek, doğru yemekler, sonrası mâlum.
The right guy, the right meal, and after that...
Mâlum günlerinde karnına kramplar girer.
You see, she gets these bad cramps when she's O.T.R.
Önüne çıkan ilk fırsatta beni öldürmeyeceğin ne mâlum?
What's gonna keep you from killing me the first chance you get?
Onlara yaptığımın aynısını sana yapıp buradan çekip gitmeyeceğim ne mâlum?
What's to say I don't do the same thing to you and walk out of here?
- Bize saldırmayacağı ne mâlum?
- How do we know he won't attack us?
Diğer mâlum özel kişiyi getiriyor musun?
Are you gonna be bringing your significant other person thing?
Bebeği öldürmeyeceği ne mâlum?
What's to say she's not gonna kill the baby?
Başka birini daha öldürmeyeceği ne mâlum?
Now, who's to say he's going to stop these killings?
Mâlum piyasa rekabetçi.
It's competitive out there.
Bir saniye izin ver. İş mâlum...
Excuse me one second Business
Mâlum onunla aramız pekiyi sayılmaz.
He and I aren't exactly on friendly terms.
Mâlum nedenlerle, Shaina ve Max bu çocuğu kamuoyundan sakladılar.
Shaina and Max have kept this child out of the public eye for obvious reasons.
Yani, senin arkadaşlarınla arası iyi ama sen ne yapıyorsun, onu bırakıyorsun. Böyle giyinmiş gecenin bir yarısı bir yerleri keşfe çıkmayacağı ne mâlum? Okula gitmiyor.
I mean, it's all well and good to have your friends over, but what are you doing, letting her out dressed like that, and on a night you discover that she's not going to school?
Mâlum, binalardan atlamaya talimli insanlar yani.
You know, people trained at jumping out of buildings.
- Şu mâlum kızlardan değildir diye umuyorum.
Not a rescue girl, I hope?
- Şu mâlum kızlardan mı?
She's not a rescue girl, is she?
Peki geceleri Spearmint Rhino'da kıç sallamayacağınız ne mâlum?
But how do I know, in the evenings, you're not going to be shaking your booty at Spearmint Rhino?
Benjamin Lee'nin adamımızı öldürüp sonra kaçmadığı ne mâlum.
Or, or if it was Benjamin Lee who killed our men and then ran...
Mâlum sebep hariç tabii ki.
Other than the obvious reason.
Neymiş o mâlum sebep?
And what is the obvious reason?
Şu an için mümkün gözükmüyor, artık çalışmıyorum mâlum.
Yeah, that would be in the station, where I no longer work.
Aslında kancamı tercih ederdim ; ama bulamıyorum mâlum.
Well, I prefer my hook, but I can't find that now.
Benim nasıl da güzel bir anne olduğum mâlum zaten.
And you know what a great mother I was.
O ne yapıyor peki? Mâlum, siz ikiniz? ..
What's he doing now that you guys are, um...?
Şimdilik bu adamın mâlum yerin bir çeşit ajanı olup olmadığını bulalım, bunu da sonra teslim ederiz.
Let's just find out if the guy's some kind of agent From you-know-what, and then we'll turn it in.
Mâlum, artık senin şey olmadığını bildiğimize göre...
You know, now that we know you're not...
Mâlum mesele hakkında.
It's about that affair.
Mâlum meseleden ötürü.
That's about it
Mâlum, duruşma ve yargılamalar.
Processes and judges.
Mâlum, gençleşmiyorsun.
You know, you're not getting any younger.
Yani kötü koktuğu herkesçe mâlum.
I mean, it's plain to everybody he stinks.
Bir dahakine mızmızlanmaya olan eğilimini ve Penny'nin lıkır lıkır götürdüğü mâlum içeceği ele alalım mı?
Hey, next, why don't we tackle your penchant for whining and Penny's love of the ol'glug-glug?
Finn'i ortadan kaldırdı ama onu tekrar hayata döndüren de kendisiydi. Rebekah'yı Eva Sinclair'den kurtardığıyla övünüyor ama en başta o şeytanı uyandıranın Freya olmadığı ne mâlum?
She vanquished Finn, yes, but only after she herself resurrected him, and though lauded for saving Rebekah from Eva Sinclair, how do we know she didn't have a hand in waking that demon in the first place?
Tek bir sorun var. Tam da aynı saatte Audrey'in Sirley Temple elemesi için Burbank'e gitmesi gerek. - Mâlum eleme.
The only problem is, it is at the exact same time as Audrey's Shirley Temple audition in Burbank, the big one.
Kötü koşullar altında, tek bacakla yaşadığı herkesçe mâlum.
And it's a matter of record that what legs he have left is of poor condition.
Tabiî ki Almanya'daki gençlik hareketini inceledik. Aramızda dağlar kadar fark vardı. Mâlûm herkesin yoğurt yiyişi farklıdır.
To the look for the movement youthful in Germany, we saw that was very different, because they had German personality e in Holland the personality was dutch, therefore we pass of the movement for the NSB, because we saw the ideal, the danger it bolchevismo.
Sadece mâlum oldu yani...
You had a feeling that...
Ne mâlum sırada senin olmadığın?
How do you know any of this is happening at all?
Leydi Mary'nin de durumu mâlum. Ama bu sizin için uygun mu?
But is this quite suitable?