Ne şanssızlık translate English
78 parallel translation
Ne şanssızlık.
Well, how unfortunate.
Ne şanssızlık, Marsha.
Tough break, Marsha.
Siyah bir kedi yolumu kesti, ne şanssızlık.
A black cat crossed my path, how unlucky
Yüce Tanrım, ne şanssızlık!
Good lord, what bad luck!
Ne şanssızlık.
Rotten luck.
Ne şanssızlık.
How unfortunate.
Ne şanssızlık.
How unlucky
Ne şanssızlık.
What a useless lot.
- Sakin ol! - Tanrım, ne şanssızlık!
How awful!
Zaten kavga etmek için hep bahane arar. Ben de geç kaldım. Ne şanssızlık...
We have such fights if I'm late!
Ne şanssızlık, çünkü savaş esiri oldunuz. ´ ´
That's too bad, because you just became prisoners of war.
Sizin için ne şanssızlık.
How unfortunate for you.
Ne şanssızlık.
How very unfortunate.
- Ne şanssızlık... - Evet? - Şemsiye operasyonuna başlıyoruz!
Operation Parasol has just started.
Ne şanssızlık!
Oh how unfortunate...
- Ne şanssızlık.Taksi kalmamış mı?
Finally, all gone. It's just you and me again.
Ne şanssızlık değil mi?
Well, terrible, huh? Wouldn't you say?
Kahretsin, ne şanssızlık ama.
Damn, what rotten luck
Ne şanssızlık!
Oh God, what's up with me?
Dedi ki " Ne şanssızlık.
He said " Such rotten luck.
Hassiktir. Ne şanssızlık.
Shit, how unlucky.
Ne şanssızlık!
I've got a thing here.
Ne şanssızlık.
That is a shame.
Ne şanssızlık.
- Yes. Rotten luck.
Ne şanssızlık, değil mi?
Isn't that just the luck?
Bobby için ne şanssızlık.
What a bummer for Bobby.
Ne şanssızlık... değil mi?
How unfortunate. Hey, you were watching right?
Ne şanssızlık!
What bad luck!
Ne şanssızlık.
What are the chances?
Aman ne şanssızlık. Botswana'da insanlar ölüyor.
It's unfortunate, but there are people dying in Botswana.
Ne şanssızlık!
Just our luck!
Ne şanssızlık, bugün evde değil.
How unlucky, today she's not home.
Ne şanssızlık ama.
Such bad luck.
- Ne şanssızlık.
- What a blow.
Ne şanssızlık.
This is perfect.
Ne şanssızlık.
Tough break.
İki mi? Ne şanssızlık!
Just our luck.
- Beyzbol oynamıyor olman ne şanssızlık. İyi para kazanırdın.
- It's a pity you don't play baseball.
- Kız. Yargıç Park'a düşmeniz ne şanssızlık değil mi?
Unlucky you caught Judge Parks, huh?
Bugün ofise gitmen ne büyük şanssızlık.
It's a shame you have to go to the office today.
Oh, tatlım, ne büyük şanssızlık.
Oh, sweetheart, it's so rotten.
Ne şanssızlık!
Dumb luck.
İşlerin böyle gerçekleşmesi ne büyük şanssızlık, değil mi?
What a coincidence the way things turn out, huh?
Ne şanssızlık.
It's a shame.
Ne gibi şanssızlık?
What, what? llI luck?
- Ne? - Hangisi şanssızlık sana bırakıyorum.
Big brother struck a better one, which leaves you shit out of luck.
Yerinin dar olması ne büyük şanssızlık.
Aren't you lucky there was a spare?
Ne büyük şanssızlık.
That's too bad.
- Ne kadar büyük şanssızlık.
How very unfortunate.
Bu şanssızlık değil de ne?
Isn't bad uck?
Ne kadar büyük şanssızlık.
How unfortunate.