Oglumu translate English
7,139 parallel translation
Oglumu umursamadilar.
They didn't care about my son.
Buraya bir oğlumu gömmek için geldim,
I came here to bury one son,
Croatoan annemi ve oğlumu öldürdü.
- Croatoan killed my mother and my son.
Oğlumu satın alabileceğinizi mi düşünüyorsunuz?
You think you can buy my son?
Oğlumu bir kez daha görmek istedim.
I just wanted to see my boy again.
Oğlumu götürmeyeceksin.
You're not taking my son.
Bekleme salonundaki Meksika çetesi,.. ... oğlumu öldürmek için geri gelecek.
The Mexican gang in the lobby, they're gonna be coming in to kill my son.
Oğlumu almana izin vermeyeceğim!
I am not gonna let you take my son!
Kendi oğlumu öldürdüğümü söylemektense beni vurmanı tercih ederim.
I'd rather you shoot me than lie and say I killed my son.
Zoe'nin oğlumu fırlatmasına 3 santim kaldı.
All right, we got about three centimeters Till zoe pops,
Oğlumu korumaya hazır olmalıyım.
I must be ready to protect my son.
Bırakın oğlumu göreyim.
Let me see my son.
Şu Waits denen herif, oğlumu öldüren o muymuş?
This man, this Waits person, did he kill my son?
- Oğlumu öldürdüm.
- I killed my boy.
Oğlumu tepeye kadar taşıdım ve oraya gömdüm.
I carried my boy up the hill, and I buried him.
Öz oğlumu bir hayvanmış gibi gömdüm.
I buried my own son like an animal.
- Oğlumu ıslahevine gönderemem.
My boy can't go to juvie.
Duyduğuma göre oğlumu yakacakmışsın.
Heard you're planning on setting my boy on fire.
Neden oğlumu takip ediyorsunuz?
Why are you hounding my son?
Öldürülen çocukla ilgili herşeyi karıştırdınız ve şimdi oğlumu bir katile benzeterek kendinizi iyi göstermeye çalışıyorsunuz.
You messed everything else up with that boy who got killed, and now you wanna make yourselves look good by making my son look like a thug.
Siz tekrar oğlumu caddeden topluyorsunuz ve bu bir hedef olmuyor.
Oh, no? You yank my boy off the street again, and that's not targeting?
Oğlumu sevdiğimi bilmelisin, ama o sıkıntılı.
You should know that I love my son, but he's distressed.
Neden oğlumu takip ediyorsunuz?
Why are you hounding my son, huh?
Siz oğlumu tekrar caddeden topluyorsunuz, ve bu bir hedef olmuyor.
You yank my boy off the street again, and that's not "targeting"?
Bunu yapmazsanız, oğlumu öldüren adam hapisten çıkacak.
If you don't, the man who killed my son is gonna walk out of jail.
O adam oğlumu öldürdü.
That man killed my son.
Oğlumu desteklemek için ben bile 100 düzgün insan bulamıyorum.
I can't even get 100 decent people to support my son.
- Oğlumu öldürmelerinden korkuyorum.
I'm afraid they will kill my son.
Onları öldüren 27 yıl önce oğlumu öldürenle aynı katil mi?
The same person murdered my son 27 years ago?
Oğlumu buradan çıkarmak zorundayım, Bay Hayes.
I have to get my son out of here, Mr. Hayes.
Oğlumu görmek istiyorum.
I want to see my son.
Oğlumu kaybettim.
I have lost my son.
Yegâne oğlumu.
My only son.
Çünkü bu "biz" kim bilmiyorum ama oğlumu öldürmesine izin verirsem lanetlenirim.
'Cause I don't know who this "we" is... but I'll be damned if I'll let it kill my son.
Oğlumu alarak mı?
By taking my son?
Dikkat et Kamal! Oğlumu öldürme sakın.
Careful Kamal, don't kill my son!
O zaman müsaadenizle gidip oğlumu ziyaret edeceğim.
Then excuse me while I go visit my son, who, thanks to all of you, is in juvie.
Omar Fatah oğlumu katletti.
Omar Fatah murdered my son.
Ve oğlumu da riske sokacağım.
And I'm gonna bet my son on it.
Size oğlumu göstereyim, iki fotoğrafı var.
Oh, let me show you my son... two pictures.
Oğlumu sonsuza kadar gönderecekler.
They will send my son away forever.
Öyleyse oğlumu eve götürebilir miyim?
So, I can take my boy home?
Bırakın oğlumu.
Leave him.
- Yüzmeden sonra oğlumu hep hissediyorum.
I can always feel him after swimming.
Öz oğlumu öldürmedim ben!
I did not kill my son!
Oğlumu kaybetmedim ve geç kalıyorum.
I haven't lost my son and now I'm running late.
Beni ve oğlumu rahat bırakmanız için.
That you'll leave me and my son alone.
Oğlumu da almana müsaade etmem.
I'm not gonna let you take my son.
Aslında ben oğlumu arıyorum.
Actually, I'm looking for my son.
Oğlumu tanıyor musun?
D... Oh, do you know my son?
Oğlumu.
My son.