Oğlum benim translate English
5,679 parallel translation
Aslan oğlum benim.
My brave boy.
işte böyle, oğlum benim.
There ya go, that's my boy.
Oğlum benim.
My son
İşte benim oğlum!
That's my boy!
Benim oğlum, kendi isteği olmadan asla çıkarmazdı bilekliğini.
My son would never take his wristband off voluntarily.
Benim oğlum dünyada.
My son is already down there.
- Benim oğlum...
- My son...
O benim oğlum.
He's my son.
O benim oğlum ve onu bırakmıyorum.
No. He's my son, and I'm not leaving him, not tonight.
İşte benim oğlum.
That's my boy!
Suzanna, Kenny benim oğlum.
Suzanna, Kenny is my son.
İşte benim oğlum.
That's my boy.
- Antonio. O benim oğlum, Voight.
He's my son, Voight.
Buradaymış benim oğlum!
There you are, my boy!
- Biliyorsun, benim sadece bir oğlum var.
- You know I only have 1 son!
Onu oturma odasında otururken gördüğümde her şey... bedenim, aklım, ruhum onun her şeyiyle benim oğlum olduğunu biliyordu.
When I saw him sitting in my living room, everything... my body, my mind, my soul... knew that this is my child, exactly as he was.
O benim oğlum!
Ha-ha! That's my boy!
Benim oğlum.
My boy.
Bu benim oğlum!
This is my son!
Benim oğlum güçlüdür.
My boy's strong.
Benim de ilgilenmem gereken bir oğlum var.
I have a son I'm pretty involved with myself.
Birçok yardıma muhtaç çocuk seni bekliyor, tıpkı benim oğlum gibi bu yüzden, bunu şanslı bir eli bana karşı kullanmayacağını biliyorum, değil mi?
A lot of these needy kids are counting on you, as is my son, so I know you wouldn't hold it against me for getting a lucky hand.
Ve Savaş Atlısı benim oğlum.
And the Horseman of War is my son.
"Benim oğlum gibi onları seviyorum" -
"I love them like my son" - -
Gerçekte benim oğlum değil.
He's not really my boy.
Joe, bu benim büyük oğlum. Mark.
Joe, this is my oldest son.
- Ryan, o benim oğlum.
Ryan, he is my son.
Sen benim kanımdansın. "Oğlum" derken gurur duyduğum kişisin.
You're my blood, one that I'd be proud to call son.
İşte benim oğlum, ha?
Hey... that's my boy?
Benim güzel oğlum.
My beautiful son.
- O benim oğlum.
- He's my son.
Benim oğlum yarı Kübalı ama ne demek istediğini anlayabiliyorum.
My son is half Cuban, but I totally see what you're saying.
Oh, benim küçük oğlum acayip bir yetişkin olmuş.
Oh, my little boy has gotten so dadgum mature.
O benim oğlum, Miles.
He's my son, Miles.
O senin torunun değil. Benim oğlum.
He's not your grandson.
Bu benim oğlum Charlie.
So this is my son, Charlie.
O benim oğlum değil!
He is not my son!
O benim oğlum.
He's my son!
Benim güzel oğlum.
My beautiful boy.
Benim cesur, yakışıklı üç oğlum.
My three brave, beautiful sons.
Oradaki benim oğlum!
Woman : That is my son underneath there!
Üzgünüm evlat ama benim oğlum en azından dans adımlarını düzgünce öğrenmeden liseye gidemez.
I'm sorry, buddy, but no son of mine's going to high school... without at least knowing how to do a proper box step. Trust me.
Benim de oğlum Mehmet.
He's my son too, Mehmet.
Benim oğlum basit bir insan...
My son is a simple guy...
- Siktir oradan, oğlum falan yok benim.
Shit, I ain't got no son.
- Hayır, o benim oğlum.
THAT'S MY SON!
- O benim oğlum değil.
He's not my son.
Oradaki onur konuğu benim oğlum.
That's my son, guest of honor.
O benim oğlum.
He is my son.
Khurram, benim oğlum masum.
Khurram, my son is innocent.
Benim oğlum da benzemiyordu.
Neither did my son, though.
benimle evlenir misin 227
benim 5594
benim için fark etmez 98
benimle 208
benimsin 41
benimle kal 183
benim de yok 54
benim için uygun 18
benim için üzülme 18
benimle gelir misin 93
benim 5594
benim için fark etmez 98
benimle 208
benimsin 41
benimle kal 183
benim de yok 54
benim için uygun 18
benim için üzülme 18
benimle gelir misin 93
benim için bir zevkti 58
benim için zevkti 116
benim için sorun değil 83
benim adım 192
benimle gel 1086
benim için farketmez 29
benim gibi 258
benimdi 32
benim için öyle 32
benim de 449
benim için zevkti 116
benim için sorun değil 83
benim adım 192
benimle gel 1086
benim için farketmez 29
benim gibi 258
benimdi 32
benim için öyle 32
benim de 449