Oglumuz translate English
2,258 parallel translation
- İşte oğlumuz.
- That's our boy.
Peki oğlumuz olsaydı bu kararı bana bırakır mıydın?
Yeah, and if we had a boy, you'd let me handle it?
Sen, "Oğlumuz olsaydı" dediğinde bir oğlumuz olduğunu hayal ettim.
It's--when you said, "if we had a boy," I pictured us having a boy.
Bu akşam evden ayrılırken kendimi bir garip hissettim çünkü oğlumuz annesinin nerede olduğu sordu.
I felt kind of weird leaving the house tonight, because our son asked where his mother was.
Daha fazla konuşmadan karşınızda oğlumuz Oliver.
- Yeah. So without further ado, our son Oliver.
Oğlumuz George Best altımızdaki odada.
Our boy George Best is in the room below.
Peki ya oğlumuz olursa?
What if we have a boy?
Esteban, sana güzel oğlumuz için teşekkür etmek istiyorum.
Esteban, I want to thank you for our beautiful boy.
En basitinden, her sene okulun ilk günü oğlumuz Adam için böyle kartlar hazırlıyor.
- Mm-hmm. I mean, she makes these cards for Adam, our son, the first day of school every year.
Oğlumuz hakkında konuşmak istiyorum.
I want to talk about our son.
Tuhaf değil mi, Ireen... Oğlumuz öldüğünde hiç ağlamadım.
Isn't it weird, lreen, when our son died, I didn't cry at all.
{ \ cHFF9F00 \ 2cH868986 \ 3cH000004 \ 4cH000004 \ fnComic Sans MS \ fs22 } Oğlumuz ameliyattaydı ve artık nefes almayı kesti!
Our son was in an operation and stopped breathing just now!
Paul bizim oğlumuz.
Paul's our son.
Jim, öğrenme güçlüğü çeken oğlumuz bir anda B + alan bir öğrenci ve A takımı futbol oyuncusu oldu.
Jim, our learning disabled son is suddenly a b-plus student and a varsity football player?
- Anne, gene döktürmüşsün ya vallahi. - Ee, oğlumuz gelmiş. Döktüreceğiz tabi.
- Mom, all this is so delicious.
Ah, Daphne bazen keşke oğlumuz olsaydı diyoruz.
Ha ha ha! Oh, Daphne, sometimes I wish we would have had a boy.
Ama bizim bir oğlumuz var.
He would forgive the debt, but we have a son.
Bir oğlumuz olduğundan balayını ertelemiştik.
Well, we postponed the honeymoon because we had a new baby, a boy.
Oğlumuz onun yerini aldı.
Our son took his.
Oğlumuz üniversitedeydi.
Our son was in college.
Diğer oğlumuz Reilly, o nasıl?
Our other son... Reilly? How's Reilly?
Oğlumuz her zaman tamamıyla temizdir.
Our son has always been fairly clean.
Bir oğlumuz olursa...
If you bear a son...
Oğlumuz penaltı atmaktan korkmuyor olabilir, Arkadaşlarının ona sataşmalarına rağmen
Our son may not afraid of taking penalty kick even though, his friends tease him about it
Bak, oğlumuz dönmüş.
Look, our son is back.
Endişelenmeyin. Oğlumuz da yardım eder.
It's no big deal, I'll have my son help her.
Bu diğer oğlumuz.
A little boy...
Bizim oğlumuz gibi değil.
It's not like our son.
Her zaman oğlumuz olacaksın.
And you'll always be our son.
Oğlumuz nerede?
Where is he?
- Oğlumuz o köpeği seviyordu sen de ondan kurtuldun.
- He loved that dog and you got rid of it!
Ama seni temin ederim ki, Oğlumuz senin yoketmek istediğin kovanın içinde.
But I assure you that our son is in that hive you're about to destroy!
İlk oğlumuz o sezon doğdu.
Our first son was born that season. Walter.
Kasabaya sirk gelmişti. zamanla üçünücü oğlumuz dünyaya geldi bizim içn yeterliydi.
By the time our third son was born, we had enough.
Oğlumuz gidiyor, Jeremiah.
There goes our boy, Jeremiah.
Oğlumuz için lanet çimenlik üstünde çalışıyorum!
L'm working on our fucking lawn for our son!
Telefona izin verilmediğini biliyorum ama acil bir durum var. Oğlumuz...
Yeah, well, I know no phone calls allowed, but, you see, it's an emergency.
O dediğin kişi bizim oğlumuz.
He is our son.
- Oğlumuz John'la mı?
- John Jr.?
Oğlumuz çok güzel bir şey icat etti.
Our son has invented a very fine device.
Sağlıklı bir oğlumuz vardı ve eşim bir kız çocuğuna hamileydi.
Our son was five, and my wife was pregnant with a girl.
Dün gece, oğlumuz Joel bana baktı ve dedi ki :
Last night, our son Joel looked up at me and he said :
- Bu da küçük oğlumuz Donny.
- He is our youngest son, Donny.
Bizim küçük oğlumuz.
Our little boy.
Neden bizim oğlumuz farklı olsun?
Why should our kid be different?
Birinde annesi ölmüştü. Diğerinde de oğlumuz doğmuştu.
His mother died on one of those days, and our son was born on the other.
Oğlumuz ve ikimiz adına yardımlarından dolayı çok teşekkür ediyorum.
Our son. And speaking for both of us, thank you very much for your help.
"Savaş kahramanı oğlumuz."
Our son, the war hero.
Oğlumuz Luke, onu film izlemeye çağırdığınızı söylemişti de. Neden bu kadar endişelendiğimizi anlamışsınızdır umarım.
Oh, um, our son, Luke, told us that you invited him over here to watch movies, and I'm sure you could understand why we would...
Ama hak verirsiniz ki bizim işimiz oğlumuz.
But in all fairness, our son is our business.
Claire, oğlumuz harika.
Claire, he's a great kid.