Olduğun translate English
27,314 parallel translation
Eğer olursa olacağından emin değilim ama olursa ne zaman birine ihtiyacım olsa yanımda olduğun için teşekkür etmek istiyorum.
You know, if it happens, I mean, I don't know for sure that it will, but if it does, I just want to thank you for always being there for me when I really needed someone.
- Olduğun yerde kal, bu bir emirdir!
- Stand down! That is an order!
Olduğun yerde kal!
Stand down! Stop, sir!
Burada yaşamış olduğun her şeyi kendi bakış açınla tekrar izleyebilirsin.
You can review everything that happened in your life from your point of view.
Bizim arkadaşımız olduğun söylendi.
I was told you were a friend to us.
İnsan olsaydın, olduğun şeyin adı olurdu.
If you were human, there'd be a name for what you are.
En azından güzel bir geleceğimiz yok. Olduğun şey yüzünden, olduğum şey yüzünden.
Not a nice one, anyway, because of what you are, because of what I am.
Tüm sahip olduğun bendim.
I was all you had.
Kötü adam olduğun için, söylediklerinin hiç birine inanmama hakkımı saklı tutuyorum.
Because you're a bad guy, I'm gonna reserve my right not to believe anything that you say.
Türlerinin son örneği olan insanlara karşı bir zaafım var. Yani senin sebep olduğun buradaki arkadaşlarım.
It's just that I seem to have a soft spot for people who are the last of their species, which you have made my friends here.
Aslında sen olduğun anlamına gelmiyor.
It doesn't mean that you're actually you.
Hayır, olduğun kişiyi seviyorum.
No, I like who you are.
O kutu, babana ait sahip olduğun son parça.
That box is the last piece you have of him.
Olduğun yerde kalıyorsun.
You stay right where you are.
Bu "biz" fikrine sahip olduğun her şey bitecek.
This... is where any idea you have of "us" ends.
Birlikte olduğun kız kimdi?
Who's that you're with?
Sen olduğun yerde kal.
-... The neighborhood. - You stay put.
Dürüst olduğun için teşekkür ederim, Trevor.
I appreciate your honesty, Trevor.
İyi bir insan olduğun için, hayatını devam ettirme amaçlı bunu yaptığımı söylemek istiyorum ve Yönetici'nin başka bir aday bulması gerekecek.
I still wanted to tell you I was doing this to preserve your life, because you're a good person, and the director will just have to find another candidate.
Senin bana olduğun gibi ben de Emma için rol modeli olmak istiyorum.
I just I really want to be the kind of role model to Emma that you were to me.
Olduğun kişiyi kabullenmeni sana daha kaç kere daha söylemem gerekiyor?
And how many more times am I gonna have to tell you this, for you to accept who you are?
Ne kadar manyak olduğun umurumda değil, diğerlerinin üstüne işeyemezsin.
I don't care how mad you are, you can't pee on the other campers.
Ve olduğun şeyden korkuyorum, yapabileceklerinden.
And I'm afraid of who you are, of what you're capable of.
Şuan senin içinde olduğun kader.
The fate you're in now.
Bu, en zayıf olduğun zamandır.
- Oh. It's when you're weakest.
Olduğun yerde kal!
Freeze!
Ve seni sırf Daxamlı olduğun için yanlış değerlendirmekle hata ettim.
And it was a mistake of me to misjudge you just because you're from Daxam.
Pimi çekilmiş bomba olduğun için.
- Why? Because you're a grenade.
Sessiz ve tatlı bir kız olduğun zamanları daha çok seviyorum.
I liked it better when you were just quiet and sweet.
Joey, burada olduğun için çok şanslıyız.
Aw. Joey, we are so lucky to have you here.
Olduğun kişiden gurur duyuyorum.
I am proud of the man that you have become.
Olduğun yerde kal! Çeviri : DarkCrystal ( Mert Eşiyok ) 04.09.2016
Don't move!
Yolsuz bir belediye başkanı olmadan önce, yolsuz bir halk güvenliği müfettişi olduğun o güzel günleri hatırlıyor musun?
Remember the good old days, before you were a corrupt mayor, when you were just a corrupt public safety inspector?
Birlikte olduğun adam Garrett Hawthorne, Gümüş Zil Cinayetleri'yle ilgili olarak zanlı konumunda.
The man that you're with, Garrett Hawthorne, is a suspect in the Silver Bells murders.
Olduğun yerde kal!
Don't move!
Boston Emniyeti! Olduğun yerde kal!
Boston PD!
Yolu açıp ait olduğun yere, geçidin başına geçmeni sağlayacak bir sancak muhafızı ekibi lazım.
Uh, uh... we need a color guard to clear the way and lead you to the front of the parade, where you belong.
Böylece seni geçit arabanla ait olduğun yere, geçidin önüne geçirebilirim.
I mean, so I can lead you to the front of the parade, where you belong, on your, uh, float.
Senin bir muhabir olduğun.
That you're a reporter.
olduğun yerde kalman gerekiyor.
You need to stay put!
Okul kayırlarında daha önceden futbol denen şey dışında hiçbir yeteneği olmayan kabadayının teki olduğun yazıyor.
Your school record says your previous self was a recalcitrant bully whose only redeeming quality was a gift for something called... football.
Yapmak zorunda olduğun şey çok zor olsa bile mi?
Even if it's the hardest thing you've ever had to do?
Sahip olduğun tek meleğin poponda dövmesi var tatlım.
The only angel you have is tattooed on your ass, sweetie.
İşemek zorunda olduğun için ne demek istiyorsun?
What do you mean you have to pee?
Komik olduğun ya da beni korkutup büyüttüğün bilmiyorum.
I don't know if you're being funny or freaking me out.
- Evet, sen burada olduğun için.
- Yeah, based on you being here.
Belki bana ihtiyacı olduğu için belkid e sen bana ihtiyacın olmadığından adın gibi emin olduğun için.
Maybe it's because he needs me, and maybe it's because you're so damn sure that you don't.
Teşekkürler Alec. Dün gece bana göz kulak olduğun için.
Thanks, Alec, you know, about last night.
Ama sen olduğun için... Annen...
Because of who you are, uh, your mother...
Seni görmek güzel oldugun gibi.
It's nice to see you... as you.
Burada olduğun için çok mutluyum.
Natalie.