Olmayacagım translate English
7,024 parallel translation
"Sadece hangi büyü olduğunu söyleyin ve size söz veriyorum ki hiç kimseye bahsetmeyeceğim hatta büyü yapmaktan vazgeçip kendime de büyücü demeyeceğim, size dert olmayacağım."
"Tell me but this one thing, whatever magic it is, " and I promise you I shall tell no-one " and that furthermore, I shall put aside magic entirely,
Birimiz ölecek ama o ben olmayacağım.
One of us will die, but it won't be me.
- Artık tedavi olmayacağım.
I don't get treated, anymore.
Bu yüzden Frank'le olamayacağıma karar verdim ve onunla konuşup bir daha birlikte olmayacağımızı söylemek istedim.
So I made a decision that I wouldn't be with Frank. So I wanted to talk to him and tell him that we were not going to be together again.
Benim cenazem sonuçta, tamamen benimle ilgili yani. Ama bencil olmayacağım.
'My funeral, so it's all about me, but I'm not selfish.'
Chick'in en yakın arkadaşı olmayacağım.
I'm not gonna be Chick's best buddy.
- Bu gece evde olmayacağım.
- I won't be here, tonight.
Arada bir olmayacağım ama onun yapamayacağı işleri yapması için orada birisi lazım.
I'm gonna be out every once in a while, but we need somebody on the ground there to do the shit he can't do.
Ne zaman birlikte olmayacağımızın konuşması yapılsa kafayı yiyorsun.
You flip out at any conversation of me not being with you...
Muhtemelen asla zengin olmayacağız ve muhtemelen fazla büyük olmayan bir evde yaşayacağız ama iyice çabalayacağız ve birbirimizi seveceğiz o kadar çok mutlu olacağız ki onunla ne yapacağımızı bile bilmeyeceğiz.
We will probably never be rich... and we'll most likely live in a place that's not that big, but we'll work hard and we'll love each other and... we'll find so much happiness that we won't even know what to do with it.
İşte bu yüzden çocuk sahibi olmayacağım.
_ That's why I do not want kids.
Buradan geçip gidebileceğinizi ve benim de bundan haberim olmayacağını mı sandınız?
You think you can ride down this highway and I won't know about it?
Seni incitmek istemiyorum ama Robert burayı birlikte alacağımızı söylediğinde burada asla sizinle aynı anda olmayacağımıza söz verdirmiştim.
Look, I don't want to hurt your feelings, but when Robert told me we were going in on this place together, I made him promise we would never have to be here at the same time.
Şimdilik öyle olmayacağını umalım.
Let's hope that's not the case.
Herkese açık olmayacağız sanmıştım.
I guess I always assumed that we were going to be exclusive.
Hep böyle olacaksınız, önemsiz hırsızlar. Ben olmayacağım.
That's all you'll ever be, petty thieves.
Ama artık fakir olmayacağım.
I won't be poor anymore.
Köle olmayacağım.
I will not be enslaved.
İlk ölen olmayacağım.
I will not be the first to die.
Başka bir yerde olmayacağım belli.
I'm not gonna be anywhere else.
Gidiyorum. idiyorum çünkü siz tam anlamıyla boksunuz ve tam olarak ne yapmaya çalıştığını biliyorum senin oyunundaki piyon olmayacağım.
I'm leaving. I'm leaving because you are full of shit and I know exactly what you're doing and I'm not gonna be a pawn in your game.
Ve o zaman annemin evinde de olmayacağım.
And then I won't be at my mother's.
- Debs, bu gece burada olmayacağım.
- Debs, I'm not gonna be here tonight. - So?
Hizmetli olmayacağım artık!
I'm not gonna be a janitor anymore!
- Sheldon'a âşık olmayacağım.
I'm not gonna fall in love with Sheldon.
Artık kocan falan olamam ama daha azı da olmayacağım.
I cannot be your husband any longer. And I will not be less to you. You did what was necessary to survive.
Daima kıçını kurtarmak için, etrafta olmayacağımı biliyorsun, değil mi?
Hey, kid, I'm not always gonna be around to bail you out.
Yarın burada olmayacağım.
I won't be here tomorrow.
Teslim olmayacağım.
I won't surrender.
Olmayacağım "Oturup albümlere bakarak ağlayanlar" onlardan biri olmayacağım.
I'm not... I'm not gonna be one of those... "Sit and look through scrapbooks crying."
Çünkü birlikteliğimizin ilk yazında üç hafta olmayacağım.
Because I'll be away for three weeks of our first summer together?
Artık öfkeli biri olmayacağım.
You guys be that guy'cause I'm not gonna be that guy anymore.
Sadece, gelecekte sizin patronunuz olmayacağım anlamına geliyor.
It just means that sometime in the future, I will cease to be your boss.
- Evet, o ben olmayacağım.
Yeah, well, it's not going to be me.
- Ben de olmayacağım.
And it ain't going to be me.
Ve kararım şu, Başkanlığa aday olmayacağım.
And my decision is, I will not run for President.
Ama ben söyleyebilirim çünkü 2016'da Demokratik Parti'den aday olmayacağım.
But I can say them, because I will not be seeking the Democratic nomination in 2016.
Fırlatmadan önce başka sürpriz olmayacağından eminim.
I'm sure there won't be any more surprises before the launch.
Bir daha asla taşınmak zorunda olmayacağımı bilmek güzel.
It is good to know I never have to move again.
- Olmayacağımı biliyorum.
I know I won't.
Şu anda yukarı çıkarsan döndüğünde burada olmayacağım diyorum.
I'm telling you if you go up the stairs right now I'm not gonna be here when you get back.
Jeff Buckley gibi olmayacağını umalım olur mu?
Well, I mean, let's just hope he didn't Jeff Buckley it, right?
Bir sıkıntın olmayacağını düşünmüştüm ama sakladığım para da gitmiş.
I thought that you wouldn't need for anything, but now the money is gone.
Kaba olmayacağım.
I'm not gonna be rude.
Neyse, taciz yüzünden davalık olmadan onu kovmanın tek yolu bütün santral ekibini kovmak ve ikimiz de bunun olmayacağını biliyoruz. Bütün yardımcı elemanlarımızı kovmuyoruz.
Okay, well, in order to fire her without getting sued for harassment, you'd have to fire the entire support staff, and you and I both know that that's never going to happen.
Eğer o merdivenlerden çıkarsan indiğinde burada olmayacağım.
If you go up those stairs, I won't be here when you get back.
Birçok şansı oldu, ona fırsat veren kişi ben olmayacağım.
She's had plenty. I'm not gonna be enabling her.
- Ben asla o adam olmayacağım.
I will never be that man.
Olmayacağını düşünüyorum bayım.
I suspect not, sir.
Olur da mutsuz olursan aşkım yemin ederim, bunun nedeni ben olmayacağım.
If you should ever feel unhappy, my love, I swear... it'll not be of my doing.
Ne var bak, dikkat et artık senin karın olmayacağım...
You know what, and for the record, I wouldn't still be your wife...