Olumsuzluk translate English
87 parallel translation
Dinle, Frankie, yaşamadığım olumsuzluk kalmadı.
LISTEN, FRANKIE, I'VE SEEN'EM ALL.
Olumsuzluk varsa bunu söyleyecek birine ihtiyacım var.
I need a fella who will tell me what's wrong, if anything.
İşte yine olumsuzluk!
There you go, more negative waves!
Diyalektik materyalizm, sınıf liderleri ve onların ideolojileri için bir skandal ve menfur bir şeydir. Çünkü nesneleri oldukları biçimde algılamak aynı zamanda onların mutlak olumsuzluk ve gerekli tahribatı bilgisini de içine alıyor.
Dialectical materialism is a scandal and an abomination for the class leaders and their ideologies because along with a clear conception of things as they are it maintains at the same time the knowledge of their fatal negation, their necessary destruction ;
Nihai olumsuzluk.
The ultimate negative.
- Çifte olumsuzluk eki kullandın!
- A double negative!
Çifte olumsuzluk, olumlu bir kanıtı gösterir. Korkarım, tuzağa düştünüz.
The double negative has led to proof positive.
Olumsuzluk yaratma.
DON'T BE SO NEGATIVE.
Ölüm nihayî olumsuzluk.
Death is the ultimate negative.
Her çocuk bazı şeylere katlanamaz. Umutsuzluk ve olumsuzluk içindedirler.
No boy, given over to dissipation or negativity, can stand the gaff.
O zaman neden Clark Kent ile ilgili bir olumsuzluk hiç duymadım?
Then why haven't I heard any dirt on Clark here?
Tek olumsuzluk, Phoenix'teki bankanın cimrilik etmesi... çünkü şu aptal kredileri vermişlerdi.
Only downside is, the bank's being tightfisted in Phoenix'cause they made all those stupid loans.
Tek olumsuzluk günlerin kısalmaya başlaması ama elimizden ne gelir?
The only mark against it is... the days grow short and - What can anyone do about that?
Olumsuzluk valizim ağırlık sınırının bir, iki kilo üstünde. - Pekâlâ.
I suppose my negative baggage is just a pound or two over the weight limit.
- Biraz olumsuzluk mu algılıyorum?
Do I detect a hint of negativity?
Çalışmalar herhangi bir olumsuzluk olasılığının... bu işlemin hafta sonlarında yapılmasıyla... azaltıldığını istatistiksel olarak gösteriyor.
Studies have statistically shown... there's less chance of an incident... if you do it at the end of the week.
Benim tanıdığım adam huysuz, karamsar bir olumsuzluk abidesiydi.
The man I know was this grumbling, dejected mass of negativity.
Diyorum ki bu kadın hep tuhaf biriydi. Olumsuzluk deniziydi.
It's just that this woman's always been an odd bird, a sea of negativity.
Olumlu olduğumu, senin bizi olumsuzluk ortamında büyüttüğünü söyledi.
He says I'm a "yes" person and you are raising us in a "no" environment.
Ruh halinde bir olumsuzluk var mı?
any sudden changes of mood?
Öyle olmadığını biliyorsun ama olumsuzluk beni de etkiliyor.
You know that's not how it is, but the negativity gets to me too.
Çinli ya da Amerikalı soyumdan bir olumsuzluk olarak bahsetmenizin bedelini sikindirik kafalarınızı koparmamla ödersiniz.
The price you pay for bringing up either my Chinese or American heritage as a negative is : I collect your fucking head.
Sizin olumsuzluk bana migren veriyor.
Your negativity is giving me a migraine.
Hiç bir olumsuzluk, hiç bir kötü düşünce olmamalı.
No negativity, no bad thoughts.
- Nick'e söylermisiniz Umarım her hangi bir olumsuzluk yoktur Biliyorsunuz şu kaçırılma meselesi.
Hey, would you tell Nick I hope there's no hard feelings about that whole, you know, abduction thing.
Duygusal bir olumsuzluk karşısında bebeklerin geliştirdiği bir mekanizma.
It's a condition babies develop due to emotional neglect.
Bileşik sıfat, ismin sonuna "olumsuzluk eki" konmuş.
It's a compound adjective, formed by putting "un" in front of the noun.
Sana olumsuzluk hakkında ne demiştim?
What did I say about your negativity?
Bu kadar çok olumsuzluk varken karşımda... Halbuki ne kadar haksız ve kabalar gerçekten... Orda biryerde gerçek beni tanıyan...
It's just nice to know that, in the face of all this negativity towards me, however unwarranted and mean it really is, it's just nice to know that there's someone out there who knows the real me.
Bu ne, bir çift olumsuzluk eki mi?
What is that, a double negative?
Depresyon kesinlikle bir olumsuzluk.
Depression is a definite negative.
Haklısın, olumsuzluk eki kötü.
That's apostrophe.
Olumsuzluk mu?
What are we calling that, a setback?
Bugün burada olan her türlü olumsuzluk, zamanla hepimizin yaşamını etkileyecek.
What happens to it today, in time will affect us all.
Sevgili seviyesi olumsuzluk yaratabilir.
Girlfriend status would be a negative.
hiçbir olumsuzluk olmadan.
No strings attached.
Çifte olumsuzluk kullandım.
That was a double negative.
Olumsuzluk mu?
Inconvenience?
Buna olumsuzluk mu diyorsun?
That's what you call that?
Frenleyince durması daha kolay bir motor yapmaya çalıştık ama frenlemede iyi bir motor, iyi dönemez, yani avantaj yanında birçok olumsuzluk da yaratıyorsunuz.
We try to make a bike easier to stop from braking, but, you know, when you have a good bike in braking, then you have a bike that doesn't turn well, you create some benefit, but you create a lot of negative also.
Burada olumsuzluk hissediyorum.
I'm sensing a lot of negativity here.
Sevgili Zen, olumsuzluk mu seziyorum?
- My dear Zen, do I detect a certain cynicism?
Bu olumsuzluk pisliğinden kurtulmanı istememin nedeni bu. Bunları yapman için mükemmel yer Miami'dir.
Which is why I want you to get out of this cesspool of negativity, and the perfect place for you to chase your cares away is Miami.
Beyler, yakın geçmişteki olumsuzluk ve facialara rağmen bu şehrin hâlâ parlak bir ekonomik geleceğe sahip olduğuna inanıyoruz.
Gentlemen, despite the reverses and calamities of the recent past, we believe that this city still has a bright economic future.
Son zamanlarda her şey berbat oldu, çevremdeki tüm bu olumsuzluk.
Things have been so messed up. All this negativity around me.
Zihinsel melekelerim de bu sürekli olumsuzluk dalgasından ötürü köreldi.
And my mental adroitness is dulled by this constant negativity.
Olumsuzluk yapmadan bir şans verebilirdin.
You know, maybe you could just let me try it before you get all negative on me.
Ve olumsuzluk anlamında otuzbeş sayılır.
But why are you doing the...
Fazla olumsuzluk vardı.
So much negativity.
% 90 oranında olumsuzluk söz konusu - 130 milyon galonluk gemiyi kaybedemeyiz
The good news is : The blocks of our bunches of rims are OK. It's still in holding on to 90 % of the cargo.
Parlak bir olumsuzluk.
Glowingly negative.