Owe translate English
19,912 parallel translation
Ne pahasına olursa olsun kimseye bir özür borçlu değilsin.
Um, for what it's worth, you don't owe anyone an apology.
Bunu bana borçlusun.
You owe me this.
Sana borçlandım.
I owe you one.
Hala sana birkaç şey borçluyum.
I'd say I still owe you a few.
Üzerime düşeni yaptım ve şimdi bana bazı cevaplar borçlusun.
I held up my end, and now you owe me some answers.
Bana bunu borçlusun.
You owe me that.
Bana hiçbir şey borçlu değilsin.
You know you... you don't owe me anything.
Bana bir içki borçlusun.
- Mm-hmm. You owe me a drink.
Doğum günüm için de bir tane borçlusun.
And you still owe me one for my birthday.
Dinle, Maurice, bana bir iyilik borçlusun.
Look, Maurice, you owe me a favor.
Bu şerefi neye borçluyum?
To what do I owe this honor?
Geri döndüğümde sana güzel bir yemek ısmarlarım.
I owe you a nice dinner when I get back.
Sana borçluyum!
I owe you!
Haklısın ancak bir ölüye borçlu olamam.
That's right, but... I can't owe a debt to a dead man.
Her şeyi ona borçluyum.
I owe him everything.
Sana borcum ne kadar tatlım?
How much do I owe you, honey?
Mecbur oldugun icin doneceksin zaten ama su an cok daha feci mecbursun.
My bike's screwed up, and you're going back because you owe. And now you owe a hell of a lot more.
Bana ve ona borçlusun bunu.
You owe me, and you owe him.
Sanırım sana bir özür borçluyum.
I think I owe you an apology.
- Kendini borçlu hissettiğini biliyorum -
Look, I know you feel like you owe us for what we did but...
- Bir halt borcum yok.
I owe nothing.
Sende kalsın beni buraya getirdiğin için sana olan borcumun bir kısmının karşılığı olarak.
Keep it... as part of the debt I owe you for bringing me here.
- Bana borçlusun.
You owe me.
- Ona da pes etmemeyi borçluyum.
I owe it to her not to give up.
Ona hayatımı borçluyum.
I owe him my life.
Isabella, sana bir özür borçluyuz.
Isabella, we owe you an apology.
Beni öptüğü için o güzel ağzına yumruğu indirmedim henüz.
I still owe him a punch in his pretty mouth for kissing me.
Ona borçluyum.
I owe him.
Biri hayatını kurtardığında ona borçlu oluyorsun.
When someone saves your life, you owe them.
Ona bunu borçluyum, değil mi?
I owe him that, don't I?
Onu bulmaya çalışmam gerek, bunu ona borçluyum.
I must try to find him. I owe it to him.
- Bana borçlusunuz.
You owe me.
Bay Bachman, gıda dağıtım şirketine ve barmenlere borçlu olduğunuz parayı ödeyin yoksa sizi temin ederim dava açarım.
Mr. Bachmann, you pay those caterers and bartenders you owe money to or I assure you, that, I will prosecute.
Birbirinize bir arkadaşlık borçlusunuz.
Jinx. You owe each other a friendship.
Görünüşe göre sana bir özür borçluyum, kötü hissediyorum.
So apparently I owe you an apology, and I feel bad.
Gavin, sanırım sana bir özür borçluyuz.
Gavin, it appears we owe you an apology.
Bu şerefi neye borçluyuz?
To what do we owe the honor?
Üstelik sana borçluyum. Beni tekrar hayata geri döndürdüğün için borcum ikiye katlandı.
And... and I kind of owe you, well, a couple, I think, since you've brought me back to life.
Biz onlara 37 dolar borçluyuz.
We owe them $ 37.
Bence, size bir seyahat borçluyuz
I think we owe you guys a trip.
Bana hala 50 kağıt borcun var.
You still owe me 50 bucks.
Hayır, hayır, hayır. Çünkü beni iki haftadır bekletiyorsun, bana patates kızartmasının yanı sıra ilgi göstermeyi de borçlusun.
No, no, no,'cause you kept me waiting for two weeks, you owe me french fries plus interest.
Bu yeni keşfedilmiş metanetini neye borçluyuz acaba?
To what do we owe this newfound stoicism?
- Sanırım sana teşekkür borçluyum.
I suppose I owe you a thank you.
Teşekkürden çok daha fazlasını borçlusun.
You owe me more than a thank you.
Kendine bunu borçlusun.
You owe that to yourself.
Bu kadına bir özür borçluymuşsun gibi gözüküyor.
Sounds like you owe this woman an amends.
Bana borçlusun.
You owe me.
Bize borçlular!
They owe us!
- Bu şerefi neye...
- To what do I owe... - Who told you
Bedavaya çalıştığım günlerden kalan borcunuza ihtiyacım var.
I'm going to need the back pay you guys owe me for when I was working for free, not to mention lost wages from my old job.