Oynayacağım translate English
2,005 parallel translation
Gidip biraz golf oynayacağım.
l`ll go and play some golf
Selamün aleyküm. Ben de voleybol oynayacağım.
Hello, I want to play too.
Ve her gün Pai-Sho oynayacağım.
I am going to reconquer my tea shop and i am going to play Pai Sho every day.
Köpüklerle oynayacağım küçük bir bıyık yapacağım.
I'm gonna play around with the bubbles and make a little beard.
Profesyonel futbol oynayacağımı hiç aklıma getirmemiştim ama kolej parasını falan ödemeye yardımcı olabileceğini fark ettim, ve şimdi...
I never thought I was gonna play professional football... but I kinda thought it might help pay for college or something, and now...
Eminim ki bu sabah okulumuzda enteresan misafirlerimiz olduğunu hepiniz fark etmişsinizdir, ve koç Taylor ve futbol takımı oyuncuları adına cuma akşamı Arnett Mead ile oynayacağımız maçın ulusal kanalda yayınlanacağını duyurmaktan gurur duyuyorum.
I'm sure y'all have probably noticed this morning we've got some interesting visitors around the school, and I am pleased to announce that, on behalf of Coach Taylor and the football team, our game against Arnett Mead on Friday night is going to be on national television.
Ben top oynayacağım.
I wanna play football.
Ben kadın rolünü mü oynayacağım?
I'm gonna do the broad's role? - Yeah.
Büyük damperli kamyonumla oynayacağım.
I'm gonna play with that big dump truck.
Seninle oynayacağım, Bob.
I'll play you, Bob.
- Berbat oynayacağım.
I'm going to be awful.
"... Paul Bunyan'ın ufak kasabada duş alması " nı oynayacağım
I'm going to go play "paul bunyan takes a shower in tiny town."
Sanırım kız kardeşine oynayacağım.
Well, I guess I will be making a run at your sister.
Ben basket oynayacağım.
I'm gonna play basketball.
- Ben 7-14 gün arasına oynayacağım.
- I'll take 7 to 14.
Ben kısa süreye oynayacağım.
I'm going for the early fold.
Ben biraz daha bowling oynayacağım.
Yeah, I was going to go bowl some more.
Adrianna, bu gece senin yerine oynayacağımı bilmiyordum.
adrianna, I never thought that I would go on in your place.
Filmde oynayacağım!
I got the movie!
Bir Scorsese filminde oynayacağım.
Uh, I'm gonna be in a scorsese movie.
- Golf oynayacağım, sen sopaları taşı.
- I'm gonna golf, you're gonna caddy.
- Adamın kardeşi Ray'i oynayacağım.
- Playing the brother Ray.
- Üzgünüm Trossachs oynayacağım.
- Sorry, I'm playing in the Trossachs.
Babamızı her zaman gururlandırmak istedik. Özellikle de bize nasıl oynayacağımızı öğrettiği günden beri.
So we always wanted to make our dad proud, especially since he's the one who taught us how to play.
Geass'ı ve ölümsüzlüğü olan onunla bir kumar oynayacağım.
who is immortal and immune to Geass.
Böylece telefonu taşıyanın yani oğlunun tüm hareketlerini web sitesine giriş yapıp izleyebilirsin. Ben bu şekilde benim oynayacağım filmleri kapan aktörleri takip ediyorum.
That way you can log on to your carrier's Web site and track your son's movements, the way I track every actor who gets a movie that I was up for.
- Cüceyi ben mi oynayacağım?
- I'm the troll guy?
Sonra da diğer anneler gibi futbol oynayacağım.
Next thing you know, I'm gonna be playing soccer like all the other moms.
Küçük oyununu oynayacağım.
I'll play your little game.
Ben de bahis oynayacağım.
I'll bet as well.
Ben mi oynayacağım?
Me?
Tamam, bir kez daha oynayacağım. Ama... Bu sefer para yok, başka şeylerine bahse girmek istiyoruz.
Okay, I will play along one more time but... this time it's not money, we want to bet on other things okay!
Iljimae'yle bir oyun oynayacağımı duymuş olabilirsiniz.
You might have heard that I will play a game with Iljimae
Hepinizle birlikte oyun oynayacağım için çok heyecanlıyım.
I'm so excited to have you all here to play this game together.
Sürekli o şeye basıyor, Bense sana sürekli oyunu nasıl oynayacağımızı anlatmaya çalışıyorum ve açıkça sen oynamanın en iyi yolunu anlamadın ve bende kapatıyorum.
She buzzes me, I'm trying to explain to you... how to play the game, you obviously don't understand the best ways to play the game and I'm shutting down.
Bu adamlara bugün Carter'la oynayacağımı söylediğimde dostlarıyla yüz yüze görüşmeyi çok arzu ettiklerini söylediler.
So I tell these guys that I'm playing with Carter later on today, and they tell me that they really want to see their buddy face to face.
Bu karakteri yaratmak için iki saat harcadım ve oynayacağım, tamam mı?
I spent 2 hours on this character and I'm gonna play her, okay?
Annie'yi oynayacağım, yorgun ülkenin umut kaldıracı olan cesur yetimlerin şarkısı.
Me trying out for Annie, the plucky orphan whose song of hope lifts the heart of a weary nation? Yeah.
İdman yapmazsam nasıl oynayacağım?
If I can't practice, how am I gonna play?
Yapacağımız şey, o sahada başımızı eğip... kendi futbolumuzu oynayacağız.
What we are gonna do is we're gonna put our heads down and we're gonna play our game of football.
Matt'in tecrübesi var, cebinde de 3 sezonluk birikim, takım Matt'le nasıl oynayacağını biliyor, ben Matt Saracen'la ne yaparım biliyorum.
Well, Matt got the experience, he's got 3 seasons under his belt, the team knows how to play with Matt, I know what I've got with Matt Saracen.
" İşte oynayacağımız bu oyun,
Right?
İçeri girip beklerken "bil bakalım bu koku necilik" oynayacağız tır şoförleriyle.
We'll go inside and play Guess that Smell with the truckers while we're waiting.
Doğru zamana ben karar vereceğim ünlü bir yönetmenin. sağlam bir filminde oynayacağız çünkü ihtiyacımız olan bu.
I will decide when the moment is right. And then we will pounce on a greenlit studio picture with an A-list director,'cause that is what we need.
Ann Ferguson, onunla oynayacağım.
( Whispering )
Lelouch, kendi hayatını ortaya koyman oynayacağın son kart mı?
are you throwing your life away at the very end?
Bu gece poker oynayacağız, var mısınız?
Gonna play poker tonight, you game?
Babamı kurtardığımızda ona da aynı oyunu oynayacağız.
once we free dad we'll play that trick on him!
Seni bekleyip durdum ve bu aptal, utanç verici, aşağılayıcı, duygusal saçmalığı yaptım ve sana şuranın bizim mutfağımız olacağını şuranın oturma odamız şuranın da çocuklarımızın oynayacağı yer olduğunu anlatacaktım.
I've been waiting and waiting for you, and I did this stupid, embarrassing, humiliating, corny thing, and I was gonna tell you that this here is our kitchen and this is our living room, and that's the room where our kids could play.
Çocukların oynayacağı yer şurası mı?
And that's the room where the kids are gonna play?
Onları oynayacağız ve eğleneceğiz, tamam mı?
We are gonna play them and we're gonna have fun. Okay?