Parmak translate English
15,588 parallel translation
- Howzat! - Yastık sallandı, parmak yukarıda!
- Rapped on the pads, a finger goes up!
- Parmak yükseldikçe başı belada. - Olamaz!
- He is in big, big trouble as the finger goes up.
Senin parmak izlerin, Cornell'in kanı.
Your prints... Cornell's blood.
Rus mafyası üyelerinden Sergei Ivanov, nam-ı diyar Üç Parmak sabah 8 : 45'de odasından ayrıldı.
At 8 : 45, Sergei Ivanov, a.k.a. Three Fingers, a figure in the Russian Mafia, left his room at the York Hotel.
Parmak izi, kan, sperm, görgü tanıkları.
Prints, blood, semen, witnesses.
Ajan silahı bırakınca üzerinde Iraklının parmak izi olacak.
The Asset leaves the gun. It'll have the Iraqi's prints on it.
Parmak izlerini ve DNA'nı kızın bedeninde bulmamıza bağlı.
Depends on whether we find your fingerprints and DNA on her.
İnceleme için parmak izlerini çıkarttır.
Get fingerprints to scan it.
Adli tıp, Chloe'nin kemerinde temiz bir parmak izi bulabileceğini düşünmüş. Olay yerinden bağımsız ayrıca.
Forensics reckon they got a clear fingerprint from the underside of Chloe's belt, plus several from the crime scene.
Baş şüphelilerden parmak izi almaya başlamalıyız artık.
We should start bringing in the main suspects for fingerprinting.
Kamyonetin olay yerindeydi her tarafta parmak izleri vardı şimdi de kamyonetinin arkasında kan bulundu.
Your ute was at the scene. There's fingerprints all over the place and there's blood in the back of your ute.
Parmak izlerinin ahırda ne işi vardı?
How did your fingerprints, get in the piggery?
Bir parça parmak izi var ayrıca.
I've got a partial fingerprint here.
Kalan tek parmak izi muhtemelen 1998'de ölen bir herife ait.
The only other fingerprint, matches a bloke who, presumably died in 1998.
Benimkiler dışında, biraz daha parmak izi vardır.
Other fingerprints apart from mine.
Yarım bir parmak izi daha vardı.
There's a partial fingerprint.
Onun parmak izi neden sizde?
Why did you have his fingerprint?
Parmak izleri Chloe Halloway'in cesedinde bulunmuş.
His fingerprints were identified on Chloe Holloway's body.
Fergus, bulduğunuz parmak izinin kime ait olduğunu biliyorum.
Fergus, that fingerprint you found. I know who it belongs to.
Hangi parmak izi?
What fingerprint?
DNA ve parmak izlerini almamız gerek.
All right, we'll need to test DNA and fingerprints.
- Parmak izini bulduğumuz adam mı? - Evet.
The guy whose fingerprint we found?
Polis, David Owen'a ait olan bir parmak izi buldu.
Police have a partial fingerprint belonging to a David Owen.
- Yanisi, senden parmak izi alırlarsa, iki parmak izi eşleşecek.
Meaning if they took your fingerprint, they'd have a match.
Parsons kurşun yarası sebebiyle ölmüş ama silah bulunamadı ve işe yarar parmak izi ya da DNA'da.
Parsons died from a gunshot wound, but there's no weapon and not a lot of prints or DNA to go on.
- Parmak USB.
Thumb drive.
- Bir parmak seç.
- Alright, pick a finger.
Parmak atmak yok.
No fingers in any holes.
Ve silahlarda da parmak izi yok. Harika.
And there are no prints on the gun either.
Parmak izini araştırdık ama bir eşleşme bulamadık.
We ran his prints through AFIS and didn't get a hit.
Bu parmak izlerini Korsak'a vereceğim, Interpol'e yollayıp kontrol ettirebilir...
I will get his fingerprints to Korsak, who will send them to Interpol, and then we will check...
Interpol Letonya'da kurbanın parmak izlerine ait bir şeyler bulmuşlar.
Interpol got a hit on the victim's fingerprints in Latvia.
Kırık şarap şişesinde belirgin bir parmak izi bulduk.
We got a good print off the broken wine bottle.
Ekip buraya gelene kadar, koşuculardan biri bir parmak bulmuş.
By the time the unit got here, jogger had found a finger.
Koşucu parmak parçaları taşıyan bir canavar olmak istememiş.
Jogger didn't want a critter to carry off with a partial digit.
Tamam, fotoğraflara dayanarak, parmak izlerini çıkardım, kurbanımız John Franklin.
All right, so, based on the photos I took of the fingerprints, our victim is John Franklin.
Kurbanın kanında ya da parmak izinde bulduğumuz tek patlayıcı kimyasal... zaten yanmış olan.
Well, the only explosive chemicals in our victim's blood or on that fingertip were already combusted.
Bulabildiğim parmak izi ya da DNA yok.
No fingerprints or DNA that I've been able to find.
Johnnie'de gitsin kendine parmak atsın.
And Johnnie can go screw himself.
Sonra kapının iç tarafındaki kolunda kan lekesi buldum kolda aynı zamanda kısmen parmak izleri de vardı.
I then noticed a blood smudge around the doorknob on the interior of the gate, as well as a partial possible fingerprint around the knob area itself.
Eşleştirme işlemi parmak izinden çok daha fazla kesindir.
The matching process is many, many times more accurate than a fingerprint.
"Parmak izinden çok daha fazla kesindir."
"Many, many times more accurate than a fingerprint."
Tavana kadar kan izleri ve süründüklerinde oluşan parmak izleri vardı.
There was blood all the way to the ceiling and finger marks, like they were trying to crawl out.
Parmak izi, DNA, hiçbir şey yok.
No prints, no DNA, nothing.
Senin parmak izinin, seni hatırlatacak hiçbir şeyin olmadığı bir yerde yaşamak istedim.
I wanted to live in a place where there were none of your fingerprints, Nothing reminded me of you.
- Üzerinde parmak izlerin de bulundu.
- Your fingerprints were on it.
Vuruyor parmak uçlarıma, burnuma doğru yürüdüğümüz zeminin üzerinden.
♪ It bites my toes and nips my nose ♪ ♪ As over the ground we go. ♪
Eskiden kalma bir söylenti var elimizde, parmak izi yok.
It's ancient hearsay, not fingerprints.
"6 parmak" dedim, 4 tane gösteriyoruz.
I said "six thumbs" and we're only showing four.
Bir benzin istasyonunun tuvaletinde parmak izlerimi yok ediyordum sonra Jake'in söylediği şey aklıma geldi.
I was burning my fingerprints off in a gas station bathroom when I thought about what Jake said.
Hiç parmak izi yok.
No prints.