Patates kızartması translate English
1,123 parallel translation
Ben patates kızartması istiyorum. Başlarım ayininize.
I want fries, you stupid jerks with your dumb fucking ritual.
Hamburger ve patates kızartması aldım.
Okay, got you a hamburger and some French fries.
Affedersiniz, bir hamburger patates kızartması ve vanilyalı milkşeyk ısmarladım.
Excuse me, I ordered a burger fries and a vanilla shake. Very, very thick.
Patates kızartması benim.
The curly fries are mine.
Milyon dolarlık patates kızartması!
Million-dollar birthday fries!
- Hey, patates kızartması!
- Hey, French fry!
Bağırmana gerek yok patates kızartması.
No need to shout, French fry.
Karışık domuz eti, patates kızartması, lahana salatası, fasulye ve buzlu çay alabilir miyim?
Dolly, could I have, please, the pig platter with french fries, cole slaw, a double order of beans, uh... iced tea and some sweet n'low?
Kocaman buzlar. 4. Bol tuzlu patates kızartması.
Big ice-cubes and hot French fries.
Yemekte patates kızartması var.
It's French fries for dinner.
Patates kızartmasını hiç sevmem!
Don't like French fries!
Patates kızartması.
- Yep, french fries.
Bir büyük boy patates kızartması mı?
One large french fries?
Patates kızartmasına da bayılıyor.
And loves french fries.
Bu cigara değil, dondurulmuş Patates kızartması.
This isn't a joint. It's a frozen French fry.
Patates kızartması nerede?
Where's the fries?
Ama patates kızartması otomatına yatıracak 5000 dolarım yok.
I really don't have five thousand dollars to invest in your French fries vending machine.
- Izgara balık ve patates kızartması.
- Smoked cod and chips.
Ben acı soslu patates kızartması yiyeceğim.
Uh, I'll have chips and curry sauce.
Soslu patates kızartması istiyordum ama...
I wanted curry and chips, but, um...
Mesela biraz biftek, patates kızartması...
I'm thinking steaks. Fried potatoes.
Yanına da patates kızartması.
And some chips.
Peki, o zaman biz iki burger patates kızartması ve diet kola alalım...
Well, then why don't you just give us, um, two burgers and fries and Diet Cokes...
O soslu patates kızartmasından yemek ister misin?
You wanna go to that place and get some fries with gravy?
Orada patates kızartması var mıdır?
- Is there gonna be baked potaties there?
Patates kızartmasıydı, aptal şey!
It's French fries, you idiot.
- Patates kızartması.
- Oh, french fries.
Poochie, kıvırcık patates kızartmasından bile daha ünlü olabilir.
Poochie could be bigger than curly fries.
- Patates kızartması istemiyorsan başka bir şey alırım.
If you don't want fries I will get something else.
Patates kızartmasından daha pahalı.
It was more expensive than fries.
Saat gecenin 3'ü, tişörtünde patates kızartması kırıntıları var. Bir gözün açık, tek ayağında çorap sallanıyor.
It's 3 in the morning, you got potato chip crumbs on your shirt, you got one eye open, one sock hanging of the foot.
Şu daha gevrek ve daha lezzetli patates kızartmasının kendi fikri olduğunu iddia ediyor.
Claims this crispier French fry was all her idea. BILLY :
Bu yüzden sormadık. Patates kızartması iyidir. Ama "pomme frite"...
A French fry is good, but a pomme frite....
- Bir gün bu yemekhanede tadı patates kızartmasına benzeyen bir patates kızartması çıkacak.
- One day this cafeteria is destined to cook a fry THAT ACTUALLY TASTES LIKE A FRY!
-... iki patates kızartması.
-... two orders of fries.
Bugün ürküüünç spagetti var... —... ve korkuuunç patates kızartması.
Today I've got spooky spaghetti with freaky French fries.
"Siparişinizin yanında patates kızartması ister misiniz bayım?"
"Do you want fries with your order today, sir?"
Ne dersiniz. Patates kızartması falan gibi...
French fries and a porterhouse steak.
Patates kızartması!
French fries! French fries!
Çünkü, Dim Sum patates kızartması değil, Yağmur Adam.
Because, Rain Man, dim sum are not French fries.
Saol. Ben... Bir tane cheeseburger ve patates kızartması istiyorum...
I want a cheeseburger and fries...
Benimle patates kızartması yer misin?
You wanna help me finish these fries?
Ama haberin olsun, Baştan ayağa örtündüğü o çarşafla patates kızartması hazırlamak ona hiç de kolay gelmeyecektir.
But I'll tell you one thing, she'll find it hard serving fish and chips dressed in bedsheets.
Patates kızartması sattığın bir dükkanın var baba.
You've got a chip shop, Dad.
Bir haftalığına bedava patates kızartması!
Free chips for a week.
Eğer iki tane cheeseburger alırsak, bedavaya patates kızartması veriyorlar.
If we order two cheeseburgers, we get extra french fries.
Omuzlarımda balık ve patates kızartması.
Fish and chips on my shoulder.
Ama Felix bir patates kızartması aldı.
But then Felix picks up a french fry.
Peynirli duble büyük çörek büyük boy patates kızartması ve diyet Sprite.
'Cause I'll call the head office right now! - Super Patty Double... with cheese, super size fries, super size Diet Sprite.
Eğer patates kızartması IQ'lu birisi iş bulabiliyorsa sende bulabilirsin. Bu kadarı yeter!
That settles it.
Patates kızartması!
- Bagel chips!