Pencereden translate English
4,531 parallel translation
Son zamanlarda pencereden dışarı baktın mı?
Have you looked out the window lately?
Demek adamlarımızı pencereden aşağıya atıyorlar.
So they're throwing our men out windows.
- Evet, pencereden düştüm de.
Yeah, well, I fell out a window.
Bir hastanenin ikinci katındaki pencereden atladım apandis ameliyatı olmam için götürmüşlerdi.
I hurt my leg jumping out of a second floor window at a hospital they'd taken me to to get my appendix out.
Onu kontrole gittim ve sonraki bildiğim tek şey pencereden atladığıydı.
I went to check on him and the next thing I knew, he was out the window.
Hapishanedeki görevliye, eğer giderse pencereden atlayacağımı söyledim.
I told the guard at the hospital if he left, I was going to jump out the window.
Pencereden çekilen o kız olayı babamı epey korkuttu.
Dad's freaked out about that girl dragged aside from a window..
Annesi pencereden kaçırıldığını iddia ediyor.
Her mother claimed she was taken right from a window.
Kapıdan para girmeyince, aşk pencereden uçar.
No money comes in the door, love flies out the window.
Arkami pencereden cikarmak icin sopa kullanirdim.
I used to stick my rear out the window.
- Pencereden bana baktı.
It looked at me from the window.
# Yükseklerdeki o pencereden #
From that window, up high
" Bütün takvimleri pencereden dışarı attmıştık.
" We threw all the calendars out the window.
Pencereden uzak dur.
Get away from the window.
Pencereden uzaklaş tatlım.
Get away from the window, honey.
Yukarıdaki pencereden.
From up there, through the porthole.
Aman, ben kalkıyorum. Süpürgene atlayıp pencereden uçuver madem.
Why don't you hop on that broom and fly back out the window?
Makarayla pencereden indiririz.
There are cops outside. We'll lower it out the window.
- Pencereden kaçmış!
He went out the window!
Pencereden atlamadı mı?
Has he jumped out of the window?
Pencereden atladığını düşünmüyor musunuz?
You don't suppose he's jumped out of the window?
Cesedi küçük pencereden geçirdim.
I fed the body through the little window.
Ben kahrolası Philip Clayton'u öldürdüm ve cesedini pencereden attım.
I killed Philip bloody Clayton and stuffed his body out the window.
Beni yukarı kaldırın, pencereden geçmeyi denerim.
If you push me up there, I bet I could fit through. Oh, honey.
Bir gün pencereden içeri uçuverdi.
She flew in through the window one day.
Pencereden uçuverdi demek...
"Flew in through the window."
Pencereden dışarı bakmıştım ve babamın babanı sakinleştirmeye çalıştığını görmüştüm ve baban daha önce duymadığım o korkunç sesi çıkarıyordu.
I looked out the window and saw my dad trying to calm your dad down..... and he was making this awful noise I'd never heard before.
Tek yapman gereken pencereden dışarıya bakmak.
Well, all you've got to do is look out the window.
- Tom pencereden atmıştı.
Tom threw it out the window.
Telefonumu pencereden attığına inanamıyorum.
I can't believe you threw my phone out the window.
- Pencereden düşen çocuk.
The one who fell from the window.
Friedrich yardımıma koştu ve pencereden çıksın diye kovaladı hayvanı.
Friedrich came to my rescue and chased it out the window.
Dev, pencereden bakmış. "Seni küçük solucan!" demiş ve bağırarak :
The Giant looked out the window. "You little worm", he shouted, -
Bazı arkadaşlarım bana "Onları pencereden atmak isteyeceğin gün gelecek" diyordu.
Friends told me, "You'll wanna throw them out the window."
Bir çocuk pencereden sıvışır.
A boy would sneak out the window.
Ben şimdi burada benim yolda bu adamın pencereden yumrukladı.
I punched through this guy's window on my way here right now.
Pencereden mi?
Through the window.
Pencereden bakıp gülümsedi.
When she smiled at the window.
# Pencereden kayması ve biz kaçmak ediyorum
♪ Slipped through the window and we'd run away
Neden çiçekleri pencereden atıyorsun?
Why are you throwing flowers out the window?
Biri girişimde bulunursan, Çavuş Drake vurulup bu pencereden atılacaktır.
Attempt to ingress, and Sergeant Drake will be shot and thrown from this window.
Şu güvercini pencereden attı.
The dove. She thrown it out of the window.
Bay Galan'ın eşyasını pencereden dışarı atmaya başladı.
She started throwing things of Mr. Galán out the window.
Evet, dün gece pencereden bana dik dik bakıyordu, kuzen.
Yeah, she was eyeballing me, cuz, when I was all up in her windowsill last night.
Pencereden gördüm.
I saw her through the window.
Pencereden Bandra Denizinin net bir manzarasına erişilebilir.
You get a clear view of the Bandra Sea Link from the window.
Pencereden düşmeden önce, kavga ettiğini mi düşünüyorsun?
Do you think Max was in a fight before he went out the window?
Fakat, Billy'e karşı garezi varsa, neden Max Graves'i pencereden atsın?
Yeah, but if he's got a grudge against Billy, why throw Max Graves out a window?
Şimdi ise Max pencereden düştüğünde odada başka birinin daha olduğunu söyledi bize.
And now he's told us that there was someone else in the room when Max went out the window.
Evet bu konuda pencereden biraz uzaklaşmak isteyebilirsin.
Yeah, about that. You might wanna step away from the window.
Seni pencereden kaçarken görmüş.
He saw you.