Péter translate English
26,993 parallel translation
- Peter'ın peşinde.
- It's Peter.
Başkanlık yarışını kaybettik ve Peter hedef tahtası haline geldi. Şimdi de atışı yapmaya hazırlanıyorlar.
- Returning home after losing a presidential bid, Peter had a target on his back... and someone's going to take a shot at him.
Peter'ın sana olan sevgisinden kuşkum yok ama sana zarar verebilir.
No question Peter loves you, but he can hurt you.
Peter Ustinov.
Peter Ustinov.
Peter'ın peşindeler.
They're going after Peter.
Yine Peter'ın peşinde olduklarını düşünüyoruz.
We think they're coming after Peter again.
- Peter'ın ofisteki yönetim şekliyle mi yoksa adaylığıyla ilgili mi?
- Both. - About Peter's conduct - in office or running for office?
FBI'ın araştırması her şeyi değiştirir Peter.
An FBI investigation is a game-changer, Peter.
Tabii Peter ona söylemediyse iş başka.
- Unless Peter told her.
- Peter'ın avukatı olamam.
I can't be Peter's lawyer.
- Neden Peter'ın avukatı olamazsın?
- Why can't you be Peter's attorney?
Peter'la bağlantılı birini görürsem tanırım.
I'll recognize anyone connected to Peter.
Nasıl yani? FBI'nın, Peter'ın telefonunun dinlendiğine dair bir bilgi aldık.
- We just heard the FBI tapped Peter's phones.
- Peter'ın ve bağışçılarından birinin peşindeler.
They're coming after Peter and one of his donors. Yup.
- Peter bunu kabulleniyor.
- He accepts it.
- Peter!
- Peter -
Söylesene Peter.
So tell me, Peter...
Horace'tan Horace'a, Pete'den Pete'e. Hiçbiri şerefsiz çıkmamış ve bu mekân başarıdan başarıya koşmuş ta ki bu Horace ve Pete'e kadar.
Horace after Horace, Peter after Pete, not an asshole in the bunch, and how this place thrived until this Horace and Pete.
Çeviri : @ asosyalpsikolog
( Peter Bjorn and John ) ♪ Ooh ooh ooh ooh ooh ♪ Yeah, about that?
Çeviri : @ asosyalpsikolog
( Peter Bjorn and John ) ♪ Ooh ooh ooh ooh ooh ♪ ( cash register bell dings ) ( upbeat music )
Sorun ne Peter?
What's the matter, Peter?
- Peter.
Peter...
- Peter ile konuşabilir miyim?
May I speak with Peter? Yes.
- Babası Peter küçükken mi öldü?
- His father died when he was small?
- Peki Peter nasıl?
- And how is Peter?
- Burada ne işiniz var? Peter!
- What are you doing here?
Lütfen terbiyeli ol.
Peter! Manners, please.
Peter!
Peter!
Hayır, Peter bunu yapmak zorunda değilsin.
No, Peter, you don't have to do that.
Ancak ona inanman gerekmiyor. Peter...
But you don't have to believe her.
- Peter bugün tedirgin görünüyor.
Peter seems agitated today.
- Peter saldırgan olsaydı...
And if Peter were to become aggressive...
Peter Hare.
Peter Hare.
Tanrım! Her zaman garip biri oldun Peter Hare.
God, you've always been an odd one, Peter Hare.
Peter...
Peter...
Fakat ben, seni seviyorum Peter.
But I love you, Peter.
- Peter burada değil.
- Peter's not here.
Tıpkı Jack Langtree'in az önce buraya gelip Peter'in evde olmadığını söylediğimde bana sanki yalan söylüyormuşum gibi "emin misin" dediği gibi.
It's like Jack Langtree just now, when I told him Peter's not here. "You sure?" he says, like I'm lying, like he thinks I'm hiding him.
Hasadı lanetledin Peter Hare.
You cursed the harvest, Peter Hare.
Peter.
Oh, Peter.
- Peter.
- Peter.
Kararın ne Peter?
What's your judgment, Peter?
Peter Hare.
Peter Hare...'..
Kadın içinde bu evin fotoğrafları olan bir kitap taşıyor. Ancak fotoğraflar sanki canlanacakmış gibi hareket ediyor. Fotoğrafta kadın sesi de var.
The woman carries a book with photographs of this house, but they are moving as if the photographs have come to life and then there is a voice in the photograph, a woman's voice, and she is calling out Charlie's name and Peter Hare
Charlie'ye, Peter Hare'e ve diğerlerine sesleniyor.
- and all the others.
Onu Charlie Thatcher, Peter Hare ve Harriet'in adlarını söylerken bile duydum.
I've even heard her reciting the names of Charlie Thatcher, Peter Hare and Harriet.
- Bu portre çok büyük. Peter Jackson bunu Argonath'a asabilirdi.
A portrait so big, Peter Jackson could hang it at the Argonath.
Donut Pub, Peter Pan, Vesuvio's severdim.
Donut Pub, Peter Pan, Vesuvio's.
Peter'in, 2 yıl cezasını kabul ediyoruz.
We agreed, Peter would take a two years plea.
Peter, mahkemede teslim olacak.
Peter surrenders in court.
Eğer Peter hapse girerse, senin asla boşanmayacağını düşünüyor Jason.
Jason thinks that if Peter goes to prison, you'll never divorce him.