Sadakat translate English
1,892 parallel translation
Sen baygın iken olan bir şeyi söylediğimde memnun olacaksın, Buradaki sövalye kocan çok önemli aşkına ithafen sadakatını ortaya koydu. Değil mi, Jonathan
You are pleased to know let on you were passed out, your chivalrous husband here, established his dedication to you major of major love.
Hala sadakat var, suçluların arasında bile.
There is still loyalty, even among criminals
Ailevi sadakat körlülüğü sadece.
Just blind familial allegiance.
Tabii, insanlar aşk, sadakat ve diğer zırvalar hakkında her şeyi konuşurlar, ama önemli olan kız senin sosisini sertleştirebiliyor mu unutun!
Sure, folks can talk all they want about love and loyalty and all that other shit, but the important thing is... if she doesn't make your wiener hard forget it!
Neye sadakat yemini ederseniz o şey sizi ele geçirir. 1 NUMARALl İLKE : KENDİNDEN BAŞKASlNA SADlK OLMA
Whatever you pledge allegiance to owns you.
- Sadakat mi?
- Loyalty...
Seni seçmemizin sebeplerden biri de sadakat duygundu.
Your sense of loyalty Was one of the reasons why we chose you.
Sizler Budist rahipler gibi hiç düşünmeden sadakat, görev falan diyorsunuz.
You men mindlessly chant "loyalty, duty"... like a Buddhist prayer.
Sadakat mi?
Loyalty?
Bu süre zarfında, Chloe O'Brian yetkili kişidir ve eminim ki bana gösterdiğiniz gibi kendisine de aynı şekilde sadakat ve bağlılık göstereceksiniz.
In the meantime, Chloe O'Brian will be in charge. And I'm sure you will show her the same level of loyalty and commitment... that you've all shown me.
Evlilik kurumu sadakat, maddi manevi yardımlaşma ve aileyi ayakta tutabilmek için işbirliği gerektirir.
Marriage requires fidelity, moral and material assistance, and collaboration in handling the family and mutual home.
Gladyatörlük Sadakat Andı'nı oku.
Recite the Sacramento Gladiator.
Cesaret, onur, ve sadakat anlamına gelen kuralları.
A code based on allegiance, honor, honesty.
Cesaret ve sadakat askerler için çok önemli nitelikler.
Bravery and loyalty are great qualities for soldiers.
Bu sadakat değil, gerçek.
It's not loyalty, it's the truth.
- Disiplin yok, sadakat yok.
- No discipline, no loyalty.
Sadece babama delicesine bir sadakat duygusuyla bağlı.
He just got this crazy sense of loyalty to my old man.
Barbarların dört bir taraftan kuşatma girişimini güç, azim ve sadakat göstererek püskürtenlerin bedenlerinin ve ruhlarının burada olduğunu sakın unutma!
Never forget, Vanuxem, they struggled, body and soul, demonstrating loyalty, strength, and bravery to rout multiple attempted invasions of Barbarians!
sana büyük bi izin verdim şimdi bana şaşmaz bir sadakat borçlusun senden bana eşlik etmeni arkadaşlığını, ve içecekler için ödemeni istiyorum bu kadar
I gave you your big break. Now you owe me unfailing loyalty. I expect... friendship, company and you to buy the drinks.
Sadakat buralarda pek bulunur şey değil.
Loyalty is rare in this town.
Her ikimizde Cumhuriyete sadakat yemini ettik.
We've both sworn a loyalty to the Republic.
Ama yaptığım şeyler sadece İrlanda sadakat duygumla alakalı değil.
But the things I do are not just about my Irish loyalty.
Ama öfke, sadakat ve gurur... Bu tip duygularsa insanı güçlü yapar.
But anger, loyalty, pride, these feelings make you powerful.
Eğer benden bir ifade almak istiyorsanız o guruba ait olmak için sadakat disiplin, çok çalışmak kıymetlidir.
If you wish me to admit that I belong to a group that values loyalty, discipline, hard work, fine. Now, how can I help you?
Şeref, doğruluk, asalet, sadakat bunlar Pat Tillman için sadece sıfat değildiler onun hayatının gerçekleriydiler ve çok açık ve seçik görülebiliyordu.
And the words : honor, integrity, dignity, commitment they were not just adjectives with Pat Tillman they were realities in his life and that came through very loud and clear.
Sadakat şiiri Avila'lı Teresa ile daha dikkat çekici bir hal alıyor.
Devotional poetry is the most remarkable with Teresa of Avila.
Evet, bunlar da beni korkutan hassas sadakat zırvalıkları.
Yeah, it's just the sentimental commitment crap that gives me the jeebies.
Biliyorsun ki, Lightman'ın beni günlük olarak aşağılamasından sonra körlemesine bir sadakat göstermem kendimden nefret etmeme yol açar.
Well, you know, the way Lightman insults me on a daily basis, blind loyalty would just be self-loathing.
- Aslında sadece Ajan Burke'ün sadakat sorunlarıyla uğraştığı izlenimini verdim.
Basically, I just suggested that agent Burke was struggling with issues of fidelity.
Sevgi ve sadakat kaynaklı şehitleriz.
We're martyrs out of love, out of fidelity.
Konu sadakat değil.
Fidelity is not the issue.
Demek istediğim, kişisel sadakat yeminine ne oldu?
I mean, whatever happened to personal loyalty?
Sadakat, aptal bir kültürel gelenektir.
- Fidelity is simply a cultural convention.
Toprağa sadakat dövmesi.
The mark of faithfulness to the soil.
Mavi : gökyüzü, sadakat, saflık, Maria.
Blue : sky, loyalty, pureness, Maria.
Pekala, neden onların sadakat dövmeleri olduğunu bilmem gerekiyor?
Ok, so why would I need to know That they had commitment tattoos?
Ben karşılıklı sadakat ve aşk üzerine kurulu, olgun bir ilişkinin içindeyim.
I'm in a committed, loving adult relationship.
O zamandan beri Yalnız Roma Askeri'nden bir iz yok,... ve birçoğu yaşadığından bile şüphe duyuyor neredeyse 2,000 yıl boyunca koruyacağına yemin ettiği kutuya son bir sadakat hareketi gösterirken o gecenin yangınlarında öldüğü tahmin ediliyor.
Since then, there have been no sightings of the Lone Centurion,'and many have speculated that if he ever'existed, he perished in the fires of that night,'performing one last act of devotion to the box 'he had pledged to protect for nearly 2,000 years.'
Bu delilin bir polis memurunun yanlış yönlendirilmiş sadakat duygusunun bir sonucu olarak kirletilmesini yahut kayıplara karışmasını istemiyorum.
And I don't want it contaminated or "going missing" as a consequence of some police officer's misguided sense of loyalty.
Aile sadakat, güven.
Family, loyalty, trust.
Tekrar bir araya geldiğimiz zaman, Evlilik sözleşmemize sadakat maddesi eklemiştik.
When we got back together, we added a fidelity clause to our prenup.
Evet, cezasını çekerken biraz sadakat dersi alacaktır.
Yeah, a near execution will shake your loyalties like that.
Artık ben de bu ekibin eşit haklarda bir üyesi olarak sizlere sadakat, anlayış ve dostluk sözü veriyorum.
Now that I am a full and equal member of the crew, I pledge my loyalty, my perspicacity and, dare I say it, my friendship.
Sadakat, çok güçlü bir şeydir.
Loyalty... It's a powerful thing.
Benimle sadakat anlaşması yaptılar.
They gave me a holding deal.
Carney's'de sosislerimi ızgaraya koyan adam da 1978'de bir sadakat anlaşması yapmıştı.
The guy who grills my hot dog at Carney's had a holding deal in 1978.
" Nitelikler- - zeka, sadakat ve cesaret.
" Attributes- - intelligence, loyalty, and courage.
Hepimiz birbirimize yardım etmek üzere bir sadakat yeminiyle bağlıymışız.
We're all bonded together by a code of loyalty To help each other.
Eğer "Sevgili Annem" programını henüz açtıysanız, "sadakat" ten bahsediyoruz bugün.
If you're just joining us today, on "Dear Mom", we're talking about the big C. Commitment.
Sadakat!
Commitment!
Sadakat.
Faithful.