Sanıyor musun translate English
525 parallel translation
Sadece bu güçle başarabileceğini sanıyor musun?
Do you think you can destroy it with just that power?
Bu katillerin mutlu olduğu sanıyor musun, Johnnie?
Do you suppose those murderers are happy, Johnnie?
- Sanıyor musun?
- You guess?
- Bunu hala yapabileceğimizi sanıyor musun?
- You think we still can? - Pull out?
- Dinleyeceklerini sanıyor musun? - Denedin mi hiç?
- Who do you think would listen?
İlgileneceğini sanıyor musun?
Do you think he would be interested?
Sanıyor musun ki sen kendine... kolayca bir eş bulduğundan... bana kur yapmanı beklemediğimden, bu kadar kolay olacak bu iş?
You think because you got a wife so easily because I didn't make you court me, that that's all there is to it?
İyi olacağını sanıyor musun?
Do you think you're going to be all right?
Sanıyor musun?
You think?
- Elbette ben! Kuşlarını başkasına besleteceğimi sanıyor musun?
Do you think I would let anybody else to do that?
Onun Anderson'la bir bağı olduğunu sanıyor musun?
- Say, you don't suppose she knows that Anderson fella, do you?
- Elbette ben! Kuşlarını başkasına besleteceğimi sanıyor musun?
Do you think I let anyone else feed your birds?
Fakat sadece bir kez daha onun cömertliğini zorlayabileceğimi sanıyor musun?
But do you think I could impose on his generosity just once more?
"Sen sanıyor musun ki..." Yeter!
"Do you think you can..." That's enough!
Yola geleceğini sanıyor musun?
You think he's going to come in?
Sanıyor musun ki, salt bu üniformayı çıkarmakla, onu unutabilirim?
Do you suppose that, simply by taking off this uniform, I can forget it?
Sanıyor musun?
- You suppose?
- Bunu başarabileceğimizi sanıyor musun?
- Do you think we could've had'im?
- Sanıyor musun?
- You think so?
Buna hazır olduklarını sanıyor musun?
You think they're ready for that stuff yet?
Gerçekten, Brad, onun seni taşıyabileceğini sanıyor musun?
Really, Brad, you think she can afford you?
Muhteşem vücudun için yarışacağımı gerçekten sanıyor musun?
Do you really think I'd compete for your glorious body?
- Onu ikna edebileceğini sanıyor musun?
- You think you can talk him into it?
Bunun iyi bir fikir olduğunu sanıyor musun?
Do you think that's such a good idea?
Hâlâ bu ortaklığın büyük üyesi olacak hayal gücüne sahip olduğunu sanıyor musun?
Do you still feel you have the imagination to be the senior member of this partnership?
Beni hayatta tutmakla ruhunu kurtarabileceğini sanıyor musun?
Do you really think that keeping me alive will help buy back your soul?
Gerçekten bu kadar sorumsuz olabileceğimi sanıyor musun?
You really think I'd be that irresponsible?
BOWEN : Sen hala bunun senin boğaya eş olabileceğini sanıyor musun?
You still think that bull of yours could be her mate?
Tüm bunlara tahammül edebileceğini sanıyor musun?
And you think you could endure all that?
Evet, ama, benim süslü giysilerden ve pahalı takılardan vazgeçebileceğimi ve kasabada hayır işleri yapacağımı sanıyor musun?
Do you really think I have it in me to forego fancy clothes and expensive jewels, and instead be a benefactress to half the town?
Bunu tekrar yapabileceğini sanıyor musun?
You think you can do that again?
Bay Chul-soo Kim, gerçek dünyada bir iş bulabileceğini sanıyor musun?
Mr. Chul-soo Kim. Do you think you could find a job in the real world?
Büyükbaba, bugün tüm olanlardan sonra... kalmamızın bir şey değiştireceğini sanıyor musun?
Grandpa, after all that's happened today, do you think it makes any difference whether we stay?
İnsanların anlayacağını sanıyor musun?
Do you think the people will understand?
Sanıyor musun ki, ben...
You think I'm gonna...
Sanıyor musun ki ben annemden... senden az nefret ediyorum?
Don't you think I hate mother... as much as you do?
Tutacağını sanıyor musun?
Do you think that is going to hold?
Biliyor musun, sanırım o herif beni atlatmaya çalışıyor.
That guy is giving me the runaround.
İnanabiliyor musun, bu adam oyunu kendisinin yürüttüğünü sanıyor.
Would you believe it? This guy thinks he carries the act.
Karşıdaki benzin istasyonunda çalışan İsveçliyi tanıyor musun?
You know the big Swede works over at that filling station?
San Francisco hakkındaki iyi izlenimlerimi paylaşıyor musun?
Tell me, do you share my high opinion of San Francisco?
Setsuko-san, hatırlıyor musun?
Remember, Setsuko?
- Fire Island'da kendini öldürmeye kalkışan kadını hatırlıyor musun?
Do you remember that woman who tried to kill herself on Fire Island?
Aziz Antonio yapmış anlamıyor musun?
San Antonio has done on purpose, you know?
Görüyor musun Cuddles? Beni dünyanın en mükemmel adamı sanıyor. ve ben o çocuğa hiç şans vermedim.
You know, Cuddles, he thinks I'm the greatest guy in the world, and I didn't even give that kid a chance.
Hayatım, anlamıyor musun? Bombayı arabaya Meksika'da yerleştirdilerse ve sanık bir Meksikalı ise, uluslararası bir skandal doğar.
But don't you see, darling, if the bomb was planted in Mexico, and the accused is Mexican, what an international scandal this could be?
Midge San Francisco tarihi konusunda bir uzman tanıyor musun?
Midge who do you know that's an authority on San Francisco history?
Orada çalışan Kaneko'yu tanıyor musun?
Do you know Kaneko who works there?
Senin oğlan nasıl ve çocukları? İyiler, sanırım. Sanıyor musun?
Jesse cardiff, pool shark - the best on randolph street - who will soon learn that trying to be the best at anything carries its own special risks in or out of the twilight zone.
Ichi-san, ayrılıyor musun?
Ichi-san, are you leaving?
Sanırım. Babamı tanıyor musun?
- Would you like to meet my dad?