English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ S ] / Serbest

Serbest translate English

19,409 parallel translation
Nez Rowan'ı kim serbest bıraktı?
Nez Rowan...? - Go! -... who let her go free?
Normalde serbest piyasa deyip buna karışmazdım ancak konu petrole gelince cihatçılardan alınıp gelen parayı daha kötü işlere yatırdıklarını biliyoruz.
Kerogent Holdings, who's been flooding the market with cheap oil and driving down prices... to which I would normally give a hearty free-market thumbs-up, but the oil in question is being purchased from radical jihadists, the proceeds being used to fund all manner of nastiness.
- Adamın arkasından saldırdı ve beni kaçırıp seni serbest bıraktı.
He got jumped from behind by your man, who kidnapped me and helped you to escape.
Nez Rowan'ı kim serbest bıraktı?
Nez Rowan... who let her go free?
Ödeme onaylandığı anda kızı serbest bırakacağız.
As soon as a transaction is confirmed, she'll be released.
Onu serbest bırakıyorlar!
They're letting him go free!
Hey, adamı serbest bırakıyorlar!
Yo, they lettin'him off!
Adamı serbest bırakıyorlar!
They letting'him off!
Kraken'i serbest bırak. ( Mitolojide de yer alan bir deniz canavarı, ahtapot )
Release the kraken.
Klipin serbest kalmasını önleyecek kadar güçlü ve küçük bir şey lazım.
We just need something small and strong enough to keep this clip from springing free.
Nicole'ü serbest bırakmazsanız asansörleri en üst kata çıkarıp düşüreceğim.
If you do not release Nicole, I will drop everyone off the elevators from the top floor.
Ölü kızı serbest bırakmak bir hayli zor olacak.
It's gonna be kind of hard to release a dead girl.
Size Nicole'ü serbest bırakın demiştim.
I told you to release Nicole.
Oğlumu serbest bırak, Miranda.
Release my son, Miranda.
Bay Castle, 12 Mayıs 2014'de halen bilinmeyen bir grup tarafından kaçırıldığınız ve 8 hafta sonra serbest bırakıldığınız doğru mu?
Mr. Castle, is it true that on may 12, 2014, you were abducted by parties still unknown and then returned 8 weeks later?
Ama bir suçluyu serbest bırakmaktan daha kötü ne olabilir?
But what's worse than letting a guilty person go free?
Serbest çalışan kamyoncuları da ekle ve yol üstündeki tartı istasyonlarına da bak.
Expand your list to include freelance truckers and check that against weigh stations along the route.
Serbest bıraktıkları her ruha karşılık içlerinden biri burada kalmak zorunda.
For every soul your friends free, one of them is going to have to stay.
Cosima'nın serbest bırakıldığını doğrulayınca teslim edeceğim.
Which I will hand over once I get confirmation Cosima is free.
Onu serbest bıraktı.
She left Susan on her knees.
Ölüme meydan okuyan bir serbest düşüş aracıydı.
It was a death-defying free fall.
Serbest uçuyorlar.
They are flying freely.
Dorothy, mesela. Yavaşça ilerlemeyi öğrenen bir varoş okulu öğretmeni aslanlar ve robotlarla arkadaş olup barışçıl direniş yaparak bir sürü köleyi serbest bıraktırıyor. Dans!
Take Dorothy, for example, an inner-city school teacher who learns how to ease on down the road, makes friends with lions and robots, and frees a bunch of slaves using... peaceful resistance, i.e... dance!
Ve serbest alan.
And the free field...
İnsanlar bu merette serbest alanı ta doksanlarda bıraktı. Yani senin viskiyle frontal korteksini sarhoş etmeye başladığın zaman.
People stopped using field theory for this shit back in the'90s, which is about when you started pickling your frontal cortex with Scotch.
Onu serbest bırakıp çekirdeği kapatmama izin vermelisin.
You need to let him go and let me shut down the Core.
Kız kardeşim ve ben serbest kaldıktan hemen sonraydı.
It wasn't long after my sister and I got free.
- Onu serbest bırakacak mısın?
You're gonna release him?
- Hey, serbest kalacağıma dair söz verdin.
- Hey, you promised my release.
Hey! Onu serbest mi bırakıyorsun?
Hey!
Bu gerçekleştiğinde, kendi isteklerini bir kenara koyup onu serbest bırak.
When that happens, stop thinking about your own desires and let him go.
Serbest tarz caz arayışı içindeymişsin ki gibi cinsel saçmalıklarınla zamanı öldürmeden önce zaten bilmediğim bana söyleyebileceğin ne var onu söyle!
So, before you waste time with some freeform jazz odyssey of masturbatory bullshit, just tell me what concrete information you have for me that I do not already possess!
Üç tane gorili hayvanat bahçesinden serbest bırakan da kim?
Who let you three gorillas out of the zoo?
Hayal gücünü serbest bırak.
Let your imagination run wild.
Biz, ailelerini sıkan yaşlıları almak ve ölmeden önce de onları serbest bırakmak konusunda uzmanlaştık.
We specialize in keeping seniors from bothering their families, then gently releasing them just before death.
Büyükler ise serbest kalır.
Great ones go free. "
- İş beni serbest bıraktı.
Work let me off.
Asla kefaletle serbest kalamayacak veya şartlı tahliye edilmeyecek.
He is never going to get bail or parole.
Avukat ordusu onu iki dakikada serbest bıraktırırdı, bilmiyorsun sanki.
His army of lawyers would have him out in two minutes and you know it.
Ama senden onu serbest bırakmanı istiyorum.
But I ask that you let her go.
Beni serbest bırakıyorsun.
You're letting me go.
Serbest çalışanlarımızı da.
Freelancers too.
Serbest yatırım fonu işletiyorum.
I operate a hedge fund.
- Mahkumları serbest bırakın.
- Release the prisoners.
Herkesin hayrı için, onu serbest bırakmayın.
For everyone's sake, leave that one be.
Serbest bırakma işlemi başlatıldı.
Containment Override activated.
Mahkumlar bir dakika içinde serbest bırakılacak.
Warning. Prisoner release in one minute.
Mahkumlar 15 saniye içinde serbest bırakılacak.
- Warning. Prisoner release in 15 seconds.
Serbest bırakma işlemi dört, üç iki, bir...
Prisoner release in five, four, three, two...
Serbest atis mi?
Free shot?
- Bunları serbest bırakıyorum.
Just setting them free.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]