Sevmek translate English
2,376 parallel translation
Bazı insanları sevmek, diğerlerinden daha kolaydır.
Some people are just easier to love than others.
Komşunun müzik seti yüzünden sabaha kadar uyanık kalsan da, komşunu sevmek.
"Loving thy neighbor even when thy neighbor's stereo " is keeping you up at night. "
Başkasını sevmek bunu değiştirmemişti.
Loving someone else didn't change that.
Yani aynı anda iki insanı sevmek, biri ölüyorsa normal midir?
So loving two people at once is fine as long as one of them is dying?
Onların sevdiğini sevmek.
Like what they'd like.
Tek arzum seni tanımak ve daha çok sevmek.
What I really want is to know you and to love you more and more.
Senin işin kendin gibi olmak benim işim de ne olursa olsun seni sevmek. Tamam?
Your job... is to be yourself... and my job is to love you no matter what.
* Ve bir müzisyeni sevmek, her zaman göründüğü gibi değildir *
# And loving a music man ain't always what it's supposed to be #
Bir erkeği sevmek için.
To love a man.
Çok sevmek ve yeterli cesaret sahibi olmamak beni hayalete çevirdi.
I suffer. Too much love and not enough courage make me a ghost.
- Anne... Başka birini sevmek istemiyorum.
I don't want to love someone else.
Maddy, yanımdan hızla geçiyorsun ve her seferinde acı çekiyorum. Çok sevmek ve yeterli cesaret sahibi olmamak...
Maddy, you brush past me and, each time, I suffer.
Onu sevmek için nedenler saymakla bitmez gibi.
Sounds like he's got too much going for him for my likin'.
sen sevmek hakkında ne biliyorsun?
What do I know about him to love?
9 kızı sevmek, büyüklük değildir, Bu 9 kızdan kurtuldum, harika oldu.
Loving 9 girls isn't great, you got rid of 9 girls, that's really great.
neden sevmek istemiyorsun?
Can't you do it? I can't.
Ömür boyu sevmek seni zorlar.
That life long love will force you to tell lies.
Bir kızı sevmek kolaydır, Onu beğenmesem onu kırmak çok daha kolaydır, Ama biraz daha aynı kızı sevmek daha çok, cehennemdir sen bilirmisin?
Loving a girl is easy, if we don't like her, it's much easier to break up, but loving the same girl a little more is hell, you know that?
Birisi sizi seviyorsa onları geri sevmek çok kolaydır, değil mi?
Now, when somebody loves you there ain't a thing easier than loving them back, amen?
Kendi ailemizi sevmek de çok kolaydır.
And there ain't a thing easier than loving one of our own either.
O adamı sevmek istemem.
I don't feel like loving that man.
Sevmek ne kelime.
That's an understatement.
Demek istediğim sevmek anlamında sevmiyorum.
I just mean I don't like like you.
Ağacın arkasından çıkan şeyin seni sevmek için ortaya çıktığını düşün.
Think of it as something jumping out from behind a tree and loving you.
Evet, sevmek zorundayım...
Yes, I'd have to...
Sonuçta onlar benim ailem, onları sevmek zorundayım değil mi?
But they're my parents and I gotta love them, right?
Homer'ı sevmek zor değil.
It's hard not to love homer.
Birini sevmek değil!
Loving someone isn't!
Bir adamı sevmek, ona bakmak alışverişini yapmak, yemeğini hazırlamak nemlendirici aletlerini temizlemek nemlendiricileri temiz değilse, Allah korusun.
Loving a man, taking care of him, doing his shopping, making his meals, making sure his humidifiers are clean,'cause God forbid his humidifiers aren't clean.
Alçaltıcı olan şey, bir adamı sevmek ama onun seni çok az düşünmesidir.
What's demeaning... is loving a man who thinks so little of you.
- Avukatlar. - Sevmek zorundasın, değil mi?
Lawyers, you've got to love'em, haven't you?
Ne olursa olsun, aynı anda birden fazla kişiyi sevmek mümkün.
For whatever it's worth, it is possible to love more than one person at a time.
İyi günde, kötü günde, zenginlikte, fakirlikte hastalıkta ve sağlıkta, bugünden ölüm bizi ayırıncaya kadar, sevmek ve korumak için.
To have and to hold, for better or worse, for richer, for poorer, in sickness and in health, to love and to cherish from this day forward, until death do us part.
Seninle konuşmak için gereken cesareti toplamam üç yıl sürdü böyle hissettiğim için çok korktum, bilirsin bir kızı sevmek bana normal hissetmek için nasıl alaycı bir kaltak olabileceğimi öğretti.
It took me three years to pluck up the courage to speak to you, and I was so scared of the way I felt, you know, loving a girl, that I learned how to become a sarcastic bitch just to make it feel normal.
Lord Rahl'ı sevmek bir Mord Sith'in görevidir.
It's a Mord-Sith's duty to love the Lord Rahl.
Bebeği de, adamı da çok istiyorum. Adamı sevmek istiyorum. Ama ne yapıyorum?
Because there's this great guy and he's got a great baby, and I really want the baby and I want the guy...
Korumak, sevmek ve cilalamak zorundayız. Sadece, parka gittiğimiz bazı zamanlarda ortaya çıkarıp filmlerden en sevdiğimiz sahneleri yeniden canlandırabiliriz. Kulağa böyle harika gelmesi çok üzücü.
We have to keep it and love it and polish it, and only take it out occasionally when we go to the park and reenact our favorite scenes from the movies.
Belki de ondan hoşlanıyorumdur. Ama hoşlanmakla sevmek bir değil. Evlilik de bir olmaz.
I mean, maybe I do like him, but like isn't love, and like isn't marriage.
Seni çılgınca sevmek istiyorum ve çılgınca sevilmek.
I will give you lots and lots of love and take lots and lots from you.
Bence birini sevme fikri ile, o kişiyi "o" olduğu için sevmek arasında büyük bir fark var.
I think there's a difference Between loving the idea of someone...
Ancak kitabımda da bahsettiğim gibi sevmek, bir şeyi her hâliyle sevmektir.
But love, as I say in my book, loves it all.
- Sevmek hafif kalır!
- That's an understatement.
Seni sevmeyen birini sevmek her zaman üzücüdür.
It's always sad when you love someone who doesn't love you back.
Öyle bir çocuğu sevmek zor olmalı.
Hard to love a child like that I suppose.
* Sevmek ve birlikte olmak sanki ilkmiş gibi *
* To love and be together like the first time? *
ama yinede sevmek zorundaydınız.
But you had to love him.
* Senin sevmek *
# Getting to like you... #
Ülkesini sevmek bir nedene bağlı değildir.
As a patriot to the country, not just the cause.
Amar sevmek demek değil mi?
Amar is to love, right?
İnsanları sevmek zorunda değilim.
Hey, I'm allowed to not like people.
Onu sevmek istiyorum.
I want to love him.