English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ S ] / Sinekler

Sinekler translate English

600 parallel translation
Sinekler bile uçmuyordu.
There wasn't even an ant.
Sinekler çok iyi değil miydi?
Flies ain't good enough?
Sinekler?
Flies? Flies?
Bunlar sinekler için!
No, that's for flies.
Sen burada sinekler, küçük Çita, Tarzan ve boğuştuğu sorunlarla kal.
Stay here with your jungle flies your funny little Cheetah and all the trouble she gets into and Tarzan.
- Lanet olası sinekler!
Drat these flies!
Sinekler hukuk okumuyor, ben de tavanda yürümüyorum.
The flies don't practice law, and I don't walk on the ceiling.
Bütün sineklikleri çıkardık çünkü sinekler dışarı çıkamıyordu.
See, Joe, we had all the screens removed because they were fixed so the flies can't get out at all.
Sinekler, kum sivrisinekler, maymunlar.
Flies, sand, mosquitoes, monkeys.
İşin tuhaf yanı, bir ısırıkta insanları hasta edenin dişi sinekler olması.
It's strange that the female is the one who bites and makes people sick.
Bataklıklar, orman, nehirler, sinekler, pireler, böcekler, yılanlar.
Swamps, jungle, rivers, flies, fleas, beetles, bugs, snakes.
Kaşıklar, sinekler, kurtlar, kurtçuklar?
Spoons, flies, worms, maggots?
- Balın etrafına üşüşen sinekler gibi.
- Like flies around honey. - Hmm?
Sinekler üşüşmüş halde bir sokak arasında bulundu.
He was found in an alley, collecting flies.
- Sinekler gibi kutubun her yerindeler.
- They're all over the pole like flies.
Sıkıntılar onları buraya sinekler gibi çekiyor.
Trouble draws'em like hogs to swill!
Kum yok vızır vızır sinekler de.
- Certainly. No sand or flies buzzing.
Sinekler gibi.
Like flies.
Yılanlar, sinekler ısıracaklar seni.
There are snakes, mosquitoes will bite you.
"İçeri temiz hava girsin." pencereyi açarsan içeri sinekler girer ve ölürsün.
"Let in a little fresh air." Now open the window, you let in the flies... and you're dead.
Kutsal Topraklar'da on yıl sinekler ve yılanlar tarafından ısırıldık vahşilerce katledildik, bozuk şarapla zehirlendik kadınlar tarafından küçük düşürüldük, ateşler içinde kıvrandık ve bunların hepsini Tanrı'nın haşmeti adına yaptık.
Ten years in the Holy Land... bitten by snakes and flies... slaughtered by savages, poisoned by bad wine... made lousy by women, rotting with fever... all for the glory of God.
İnsanlar sinekler gibi ölüyor.
People are dying like flies.
Hepiniz sinekler gibi şehit olacaksınız.
You all will be killed like flies!
Çalılar, dikenler, böcek ve sinekler gene de gelecek pazar burada olurum.
Brambles, thistles, creepy-crawlies... And yet, I'd still come again next Sunday.
Sinekler uzun yaşar mı?
Do flies live a long time?
Sinekler ne kadar yaşar?
How long do flies live?
- Sinekler mi madam?
- Flies, madame?
- Kara sinekler mi?
- Catch flies?
Sinekler gibi buraya üşüşür, iyilik dilenirler.
They're around here like flies, begging for favours.
Sinekler bile yüzüne konmayı reddeder.
Even flies refuse to stand on his skin.
Sinekler vızıldıyor.
The flies are buzzing.
Tıpkı ağına kurulmuş bir örümcek gibi orada oturmuş kurbanlarının hediye taşıyan sinekler gibi kendisine gelmelerini bekliyordu.
Like a spider in a web, he sits there... and their victims come to him like flies bearing gifts.
Tam bir müsriflik, sonbaharın başından ilkbaharın sonuna kadar Leydi cam altında tutulmalı ve o cam altındayken aşırı külfete katlanarak uçan sinekler tedarik etmeliyiz.
Such an extravagance, really, from early fall to late spring Lady must be kept under glass we have to provide her with flies flown in at great expense.
- Yavru sinekler.
- Baby flies? - Oh.
Sanırım sinekler...
You know, flies...
Bugün sinekler gibi öldüler.
They died like flies today.
- Sinekler, uçan böcekler.
- Flying insects. - What?
Bertha sinekler bir gemiye nasıl biner?
Bertha how do flies get on a ship?
Biz sinekler, ısıracak vızıldayacak ve gıdıklayacağız.
We flies will bite and buzz and tickle.
Sivri sinekler!
Mosquitoes.
Kadınların sonsuz isteklerini yerine getirmek için sinekler gibi ölmek zorundasınız. Ayrıca burada geçen her gün sanki anneler günü gibi.
They die like flies from coronary thrombosis while their women sit under hair dryers eating chocolates and arranging for every second Tuesday to be some sort of Mother's Day.
onu iyi biliyorum, Kruşçev yoldaşım, görsel bir evhamdı, ve, tam tersi, aramızdaki uçurum daha büyük ve onarılamazdır. Evrende uçuyoruz ve zavallı milyar insanlar hala dünyaya bağlı duruyor, umutsuz sinekler gibi.
I know, comrade Krouchtchev, that this was an optical illusion, and, on the contrary, immense and irremediable is the abyss between us who fly the cosmos, and the billions of miserables attached to the earth
Lanet olası sinekler!
Damn flies.
Lanet olası sinekler.
Damn these mosquitoes. What a raw deal.
Bastonlar, makaralar, oltalar, kapanlar, fırıldaklar, sinekler, böcekler, kaşıklar... whole mess!
Rods, reels, lines, lures, spinners, flies, bugs, spoons... the whole mess!
Bu sıcakta güneş çarpmasından sinekler gibi düşerler.
They'll drop like flies from sunstroke in this heat.
- Ve tüm o sinekler...
And all those flies...
Arkadaşlar! Sunumunuzdan sonra her tarafı sinekler bastı.
Dear colleague, after your demonstration, the operating theatre was full of gad-flies.
Sinekler mi, Ludwig?
Flies, Ludwig?
Hepsi de kaybolur gider, fakat sinekler hala buralarda.
They all wither, but the flies are still there.
Evi incelediğimizde ortalıkta sinekler yoktu.
There were no flies in here when we processed the house.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]