Standard translate English
5,496 parallel translation
Eğer bu standart Amerika renk kodlaması ise yeşil olmalı.
If this is standard U.S. color coding, it should be the green one.
Bu sadece standart bir mikroçip okuyucusu.
It's just a standard microchip reader.
Yani benim için normal bir gün o kadar da normal değil.
So the standard day for me is not so standard.
Standart prosedür.
Standard procedure.
Şu anda sadece standart tıbbi muayenemiz var.
Right now we only have the, uh, standard medical exam.
Telefondan numaraları almak standart bir prosedür.
Running the numbers off her cell is just standard procedure.
Bir bireye amuzi teşhisini koymak için onda müziksel bileşenlerin oluşturduğu ortalamanın altında kalan iki ayrı standart sapma olması gerek.
An individual is considered amusic if he or she performs two standard deviations below the mean obtained by musically competent controls.
Çünkü yeni tanışıIan birine'oğlum'demek ve sarıImak İskoçya'da standart bir selamlamadır.
Because saying "my boy" and then giving a hug is a standard greeting in Scotland... to a young man... you've just met.
- İnternet'in yüzde 96'sına... normal arama motorlarıyla ulaşım yok.
- Yeah, no, 96 percent of the Internet isn't accessible through standard search engines.
Eğer Çinliler, Amerikan şirketlerinin telif hakları ya da hükumetimizin online altyapısının kasti biçimde hedef alınması hakkında anlamlı bir diyaloğa gönüllü değilse bu, çifte standart anlayışının bir kanıtıdır... ve bunu daha fazla tolere edemeyiz.
Now, if the Chinese are not willing to engage in a meaningful dialogue about intellectual property of American corporations, as well as this deliberate targeting of our government's online infrastructure, well, then that is proof of a double-standard mentality that we shall no longer tolerate.
İnsanlar da elektronik alet faiz oranı için üç katını veriyor zaten.
People are paying triple the standard rate for electric.
Çünkü bu bayağı sıradan bir tavsiyeydi aslında.
Yeah, because that's pretty standard advice, actually.
Standart.
The-The... The standard.
Dedektif Edgar, Dedektif Bosch'un Bay Flores'i destek istemeden yaya olarak tek başına takip etmesi standart prosedür müdür?
Detective Edgar, when Detective Bosch said he'd pursue Mr. Flores on foot, is that standard police procedure to separate from your partner, not call for backup?
Standart protokol.
Standard protocol.
Maresh Büyüme Standartları İndeksine göre yaklaşık 10 yaşında.
Comparison to maresh growth standard indices puts his age at approximately 10 years old.
Hafif uyarımlar nöroterapinin standart araçlarıdır.
Light stimulation is a standard tool for neurotherapy.
Bakıma yeni bir standart kazandırdın.
You're setting a new standard of care.
Biliyordum çünkü amaçsızca beni öğrenmeye zorluyordu. Standart, 26 harfli alfabenin üzerinde olduğunu dayatıyordu.
I did, because he forced me to study it endlessly, insisting that it was far superior to the standard 26-letter one.
Oldukça standart mı?
Is that pretty standard?
- Genel üretim standartları!
- Industry standard.
Bölüm şefleri, standart fiziksel değerlendirmeye girmezler.
Section chiefs don't go through standard physical evals.
Standardından epey uzaklaşmışsın öyle değil mi?
Gotta say, long way off the tenure track, huh?
Orospuluk konusunda ayrımcılık yapılıyor.
There's a real double standard when it comes to whoring.
Savunma Bakanlığının bu gizli belgesinde, standart olarak birlikte işleyen şifreli yazı kullanıyoruz.
As a standard, we use cryptographic interoperability on this D.O.D. classified document.
- Şu anda Norma... -... sadece prosedür uygulanıyor.
What they're doing here, Norma... it's just standard procedure.
Standart karayolu haritası eminim daha çok işe yarayacaktır.
I bet a standard highway map would clarify things a little better. You know?
Bir yıldan kısa bir sürede emin olun X ışınları teşhis konusunda yeni standart olacak.
In less than a year, I guarantee that the X-ray will be the new standard in diagnosis.
Hatta yarık dudak için geliştirdiği forseps şu an Avrupa'da standart olarak kullanılıyor.
In fact, the harelip forceps he modified is now the standard in Europe.
Yani, bence bunu fıtık prosedürü için yeni standart haline getireceğiz.
Well, I think we'll be making that the new standard hernia procedure.
Yani eğer burada standart ise... Her yerde standart olması gerekmez mi?
Well, if it's the standard here, shouldn't it be the standard everywhere?
Bu standart bir protokol.
It's standard protocol.
Bu insan tacirleri için pek alışıldık bir yöntem değil.
Well, that's hardly standard procedure for traffickers.
Ceketinin yakasında kimlik kartı asılı oluyor, yanından geçerken alabilmen zor olmayacaktır.
Wears his id on the lapel of his jacket. Easy enough to unclip in a standard brush pass.
Standart LTE sinyali kullanılıyor, değil mi?
The key uses a standard LTE signal, right?
MiyavMiyavBeenz standart bir telefondan bir şeyi ne kadar sevdiğinizi kimi sevdiğinizi, ne zaman sevdiğinizi söyleme imkanı tanıyor.
MeowMeowBeenz lets you say how much you like who you like, when you like all from a standard non-boost mobile phone.
Mükemmel anne yoktur.
Perfect mom is not the standard.
- Genelde bütün katı kapatır mısınız? - Standart operasyon prosedürü.
- You guys * * * - standard operating procedure.
Evet çifte standardı olan bir cehennem
Well, that is one hell of a double standard.
Standart vajina şeyleri işte.
Just the standard vagina stuff.
Adli tıp lastik tırtıllarının iziyle birkaç yıIdır kayıtlı bir standart bir accord marka arabanın lastiğiyle eşleştirdi.
Forensics matched the tire tread to a brand sold standard on several years of accords.
Standart diziliminde 300 koltuk var.
300 seats in standard configuration.
Benim fikrimce, karısıyla standart evlilik sorunları vardı.
In my opinion, he and his wife were dealing with standard marital issues.
F.B.I'ın klasik saçmalıkları.
The F.B.I. profile is standard issue.
Hala evdeyim ve bekarım. Aslına bakarsan, 80'lerde belki biraz garip gelebilir.
Again, maybe that was a little weird back in the'80s, but nowadays that's pretty standard.
Epey standart.
Pretty standard.
Her zamanki kurallar, çocuklar.
Standard rules, boys.
Bu normal bir şey.
It's standard.
- Daima. Standarttır.
- Standard.
Daha yüksek bir standart sunmaya çalışıyordum.
I was trying to hold them to a higher standard.
- Evet.
- Like, I'm, like, a standard, you know, everyday level of crazy. Not at your level. - Yeah.