Superficial translate English
740 parallel translation
Benim yaralarım derin değildi ama Darvell'in ateşi yükseldi.
My wounds were superficial, but Darvell developed fever.
Sağ ve sol uylukta, sağ ve sol dizde,... sağ ayakta derin yaralar ve... çeşitli yüzeysel yaralar var.
Multiply superficial wounds of the left and right thighs.. ...... left and right knee and right foot.....
Umarım sizi bir miktar daha tanımama müsaade edersiniz.
I hope that you will permit me a less superficial acquaintance with you.
Yüzeysel bir şekilde.
In a superficial sort of way.
Bu sefer yüzeysel bir albeninin peşinden gitmemiş.
This time he has not sought out superficial charms.
Bu çok çok yüzeysel.
It's only superficially superficial.
Sigorta da bu açıdan uygun fırsatlar sağlamaktadır. Dolayısıyla bu yıl sigortaya ayrılan miktar 55,5 milyar Alman markını bulmuştur.
As a believer in Europe, I haven't given up the hope of seeing the French people set aside superficial issues to rally behind what is essential.
- Sen, ne? Sen sığ bir kadınsın, gerçek bu işte.
You're a superficial woman, and that's the truth.
Evet, ama hâlâ biraz yüzeysel.
But it's a little superficial.
Yüzeysel birşey.
It's superficial.
Deneysel gerçeklerin bilgisi, tüm durumla ilişkilendirilerek somutlaştırıImadığı sürece soyut ve yüzeysel kalır.
Knowledge of empirical facts... remains abstract and superficial... as long as it is not concretized by being related to the whole situation.
- Yüzeysel.
- Superficial.
Yüzeysel olanın altında bu tanrıya büyük bir bağlılık... ... olabileceği aklınıza geldi mi?
Did it occur to you that beneath the superficial there could be a great devotion to this god?
Toplum kendisine kendi tarihinin görüntüsünü yayınlar, yöneticilerinin, yüzeysel ve durağan bir gösterisine indirgenen bir tarih — olanların açık kaçınılmazlığını cisimleştiren bireyler.
Society broadcasts to itself its own image of its own history, a history reduced to a superficial and static pageant of its rulers — persons who embody the apparent inevitability of whatever happens.
Onlar aptallar, hayal alemindeler.
They are stupid, superficial and full of imagination.
Bu sadece yüzeysel.
It's only superficial.
Fikrin biraz genel olduğunun farkındayım, hatta isterseniz abartılı diyelim.
I do realize the idea might sound a bit superficial, gothic if you want...
İşlenmemiş, belirsiz, yüzeysel bir senaryodaki... onca karakter arasından doğru yüzü bulmak.
Finding a precise face for a crowd of characters that in your script are so rough, so vague, so superficial...
Bu tesise şöyle bir bakınca bile ormana en yakın barakaların 104 ve 105 numara olduğu görülüyor.
Now, even a superficial look at the compound shows us that huts 104 and 5 are closest to the woods.
İnsan yüzeyselleşiyor.
You become superficial.
Tony Ashby'ye öyle çok benzemiyorlardı ama bir şekilde kotarırdım.
Their resemblance was purely superficial, but I might have got away with it.
Hayaller yüzeyseldir.
Dreams are superficial
Bana yardımcı oldu hayatımdaki yüzeysel şeylerden kurtulmamı sağladı.
It really helped me let go of the superficial things in my life.
Yaralar çoğunlukla yüzeyseldi.
The cuts were mostly superficial.
Yüzeysel, ama yine de...
Superficial, but still...
En derin ilişkiyi bile.
Even the most superficial relationship.
Yüzeysel bir yara.
It's a superficial wound.
Çok yüzeyselsin.
You are so superficial.
Ve bu yüzeysel nezaketiniz o görüşme için bir tür bahaneniz.
And your superficial courtesies are an overture to that discussion.
- Sence en iyi ilişkiler yüzeysel olanlar mı?
- You think that the best relationships are the superficial ones.
O ilişkilerin neden yüzeysel olduğunu biliyor musun?
Do you know why those relationships are superficial?
- Şok ve yüzeysel yaraları saymazsak...
- Apart from the shock and superficial...
Ama bilin ki bu yüzeysel.
But, you know, it's superficial.
Başka bir deyişle,.. ... bir kafir dinin esrarıyla alay edip cahil ve sığ insanları kolayca yoldan çıkarabilir. Ama hakikati asla saklayamaz.
In other words, any heresy that attacks a mystery... can easily seduce ignorant and superficial people, but heresies will never be able to hide the truth.
O aptal, dikkatsiz ve kendini beğenmiş biri.
He is an idiot, superficial and conceited.
Kesikler çok yüzeydeydi.
Well, the cuts were really pretty superficial.
Onun rehberliğinde büyük ölçüde... ilerlemiş olmalısın.
You must have progressed greatly... under his mentorship. - Just some superficial techniques.
Limon kremalı tart da hasar görmüştü.
I noticed also that the lemon curd tart Had sustained some superficial damage.
Bu soyut benzetmelerin ışığında,... her bilimsel teorinin de bir benzetme olduğunu gözönüne alarak,... evren ve insan vücudunun benzer maddelerden oluşan yapılar olduğu prensibine varabiliriz.
Under these superficial analogies, and every scientific theory is an analogy, lay the deeper principle, which is that the universe and the body are made of the same materials, or principles, or elements.
Ölümleri sadece yüzeysel.
Their death is only superficial.
- Çok yüzeysel bir tavır takınıyorsun.
- You're so superficial.
Belki de bunlar hastalığın yüzeysel benzerlikleridir.
Perhaps there are superficial similarities to disease.
Dinle, çok yüzeysel davranıp artık senden hoşlanmayabilirim bile.
Listen, I might be very superficial and not even like you anymore.
Bu yüzden aynı anda birçok yüzeysel ilişkim oldu.
So I had many superficial affairs at the same time.
- Aslına bakacak olursan çok yüzeysel biri.
- Way down deep, he's very superficial.
Birisi kocamın başına gelenler yüzünden böyle olduğumu söyleyebilirdi, Ama ben o kadar basit bir kadın değildim!
One could say it was brought on by my grief for my husband, but what a superficial woman I have become!
Seri kitaplar..... yazan biri olarak gündemde kalmak mı?
The superficial acclaim of some little book reviewer in some room somewhere?
Doğuştan gelen şiir yeteneğini bıkmadan abartacaklar. Sembol oluşunu, imajını, şiire olan katkılarını.
There'll be lots of superficial chitchat about the nature of poetry, your symbolism, your imagery, your contribution to whatever.
Çok garip, bekarken bile hızlı ve yüzeysel ilişkilerde iyi değildim.
Even when I was single, I was no good at quick, superficial affairs.
Yüzeysel bir yara, önemli değil.
Superficial wound, nothing more.
Doktor yüzeysel bir yara olduğunu söyledi.
The doctor said it's a superficial wound. - Great!