Surprised translate English
17,078 parallel translation
- Şaşırdım Gizli Servisin- -
- Surprised the Secret Service let- -
Dahil olmalarına şaşmam.
I would be surprised if they weren't.
Şerif'ten bir şey duymadım ama öldürdüyse de şaşarım.
Well, I haven't heard anything from the sheriff, but I'd be surprised if she did.
Hiç şaşırmadım.
I'm not surprised.
Böyle davranman beni şaşırtmamalıydı.
I shouldn't be surprised you act the way you do.
Ben de kendime şaşırdım dürüst olayım.
I kind of surprised myself, to be honest.
Neleri silaha çevirdiklerini görsen şaşarsın.
You'd be surprised what I seen turned into a weapon.
sasirmis gibisin.
You look surprised.
Şaşırmadım.
Not surprised.
Şaşarsın dostum.
Man, you'd be surprised.
Bu kadar uzun sürmesine şaşırdım.
I'm surprised it's taken us this long.
Hitlerin hayatına bir girişim olacağını açıkladığımda o kadar şaşırmış görünmediniz.
When I mentioned there'd been an attempt on Hitler's life, you didn't seem that surprised.
Şaşırmış görünüyorsun.
You seem surprised.
Vali Yardımcısının senden hoşlanmasına şaşırdım.
Kind of surprised to hear the lieutenant governor likes you.
Bazı insanlarsa yüceldiler, ve kendilerini bile şaşırttılar.
Other people have risen up, and surprised even themselves.
Dün gece ile ilgili, beni şaşırttı.
Look, about the other night, it... it just surprised me.
Bu kadar şaşırmana gerek yok.
No need to sound so surprised.
Şaşırmadım.
I'm not surprised.
Beni ziyarete gelmemene şaşırdım.
I'm surprised you haven't come to see me.
Dün akşamdan sonra ayağa kalkabilmene şaşırdım.
Surprised to see you up and about after last night.
Buraya kadar gelebilmesine şaşırdım ama onun adına sevinçliyim.
I'm surprised she's made it so far but I am happy for her.
Gelme cesaretini göstermene şaşırdım.
I'm surprised you had the nerve to show up.
Geldiğine şaşırdım.
I'm surprised you showed up.
Kadınlar kapısını elinde bebeklerle çalıyorsa hiç şaşırmam doğrusu.
I wouldn't be surprised if the women come knocking down his door to have them babies.
Sizin hiç oy almamanıza şaşırdım, Senatör.
I'm surprised you didn't get a few votes yourself, Senator.
Ben de öyle düşünmüştüm. Adam Gould bana tüm övgüyü senin alman gerektiğini söyleyen kaynakları olduğunu söylediğinde bu yüzden şaşırdım.
That's what I thought, which is why I was surprised when Adam Gould told me that he had sources saying you deserved all the credit.
Bunu söylemene çok şaşırdım.
Well, I am very surprised to hear you say that.
Şaşırttın beni John.
You surprised me, John.
Görsen şaşırırdın.
Oh, you'd be surprised.
Söylemem gerek, kızgın olmamana biraz şaşırdım.
I have to say, I'm a bit surprised you're not upset.
Söylemeden edemeyeceğim, daha tecrübeli bir kampanya sorumlusu tutmamana biraz şaşırdım.
I have to tell you, I'm a bit surprised you didn't hire a more experienced campaign manager.
Gittiğinde hepimiz şaşırmıştık.
You surprised us all when you left.
Uçakta kalmak istediğine neden şaşırmadım acaba?
Why am I not surprised you want to stay on the plane?
- Bu kadarını bildiğine şaşırdım.
I'm surprised you know that much.
Gerektiği gibi gelişmiş duyularını kontrol etmeye çalışsan şaşırmazdın.
If you worked on controlling your enhanced senses, as you should, you wouldn't be surprised.
Regina'ya bu kadar değer vermene şaşırdım özellikle diğer kızına yaptıklarını bildiğimden dolayı.
I'm surprised you care so much about Regina... especially after what you did to your other daughter.
Ailesi yüzünden cinayet işleyen kaç katil olduğunu bilsen şaşarsın.
You'd be surprised how many killers do what they do because of their parents.
- Şaşırmadım.
I'm not surprised.
- Neden bu kadar şaşırdın?
- Why so surprised?
Uzun süre öyle çalabildiğine şaşırdım.
I'm surprised that lasted as long as it did.
Şey, tabiki korkunç bir olay ama şaşırdığımı söyleyemem.
Well, it's horrible, of course, but I can't say I'm surprised.
- Geri dönmene şaşırdım.
I'm surprised you came back.
Hâlâ şaşırma kapasitem kalmış demek ki.
Well, I still have the capacity to be surprised.
Ama iyi iş çıkardım.
But I surprised myself.
- Şu an evimin dışında olsa şaşırmam!
I wouldn't be surprised if he's outside my house right now!
Tanrı bilir beni görse şaşırır. Benim hakkımda böyle düşünüyordu, ancak işin doğrusu bu.
God knows, he'd be as surprised as me to think that any of what he taught me had sunk in, but that's the truth of it.
- Evi için kullanmamasına şaşırdım.
I'm surprised he doesn't use it for this household.
Yine de, sahilin üst kısmındaki diğer karaya çıkma noktalarına baskın yapıldı.
Yet the other landings up the coast were surprised.
Umudunu Wheal Grace'e bağlamana şaşırdım.
I'm surprised to hear you're pinning your hopes on Wheal Grace.
Geceyi orada geçirmediğine şaşırdım.
I'm surprised you didn't - spend the night.
Şaşırdığımı söyleyemem.
Can't say I'm surprised.