Tribunal translate English
575 parallel translation
Bu önemli anda, adaleti temsil eden mahkemenin huzurunda siz baylar, jürinin karşısında Fransa'nın huzurunda, bütün dünyanın huzurunda yemin ederim ki Dreyfus masumdur.
At this solemn moment, in the presence of this tribunal which is the representative of human justice before you gentlemen of the jury before France, before the whole world I swear that Dreyfus is innocent.
"Bu mahkemenin kararı, yarın tam öğle vakti Nottingham meydanına götürülüp ölene dek boynundan asılmandır."
"It is the sentence of this tribunal, on the morrow at high noon you be taken to the square in Nottingham and there hanged by the neck until you are dead."
Kraliyet özel mahkemesi eski hükümlü Clarus'u radyodan yaptığı müfsit ve Fransa karşıtı propaganda nedeniyle ölüme mahkum etmiştir.
The Royal special tribunal has just condemned ex-convict, Clarus, to death, for seditious and anti-French propaganda on the radio.
Az önce şahit olduğumuz cadılık gösterisi, kilise mahkemesinin oldukça ilgisini çekecek.
The church tribunal will be quite interested in the display of witchcraft we just witnessed.
"Biz, bu mahkeme,..." "... Orpheus'un Ölümü'nü ve onun yardımcılarını... "
" We, this tribunal, release Orpheus'death and her aides on bail.
Mahkemede söylediklerim için bana kızmadın mı?
You're not angry with me for what I said at the tribunal?
Şunu belirtmek isterim ki bu bir askeri yargılama olacaktır.
I would like to state that it will be conducted as a military tribunal.
Mahkemenin selameti açısından, Bu duruşma başlamadan önce dosyayla ilgili bilgilerinden... faydalanmak amacıyla Başkan Coolidge'ın tanıklığını... talep eden bir dilekçe hazırladım.
For the court's convenience, I have prepared here a subpoena... calling upon President Coolidge to appear before this tribunal... and to testify as to his personal knowledge of the facts of this case.
Mahkemeye kim başkanlık edecek?
Who will preside at the Tribunal?
Mahkemeye başkanlık edecek kişi benim!
It is I who will preside at the tribunal.
Benim mahkemem tanrı'dır.
God is my tribunal.
Trene gizlice bindiğiniz için sizi askeri mahkemeye vereceğiz.
We'll turn you over to the war tribunal for sneaking on board.
Bizler, huzurunda belli eylemlerinizle ilgili sorulara cevap vermeniz gereken bir mahkemenin soruşturma komitesiyiz.
We are the investigative committee of a tribunal before which you must answer for certain of your acts.
O mahkeme sizin suçlu mu yoksa suçsuz mu olduğunuzu bilmek istiyor.
That tribunal wishes to know if you plead guilty or not guilty.
Belli biri yerine tüm suçlardan suçlu ve hepsine muktedir olmakla bu mahkeme tarafından mahkum edilmeniz muhtemel.
Being capable and culpable of all crimes rather than one in particular, you are liable to be sentenced by this tribunal.
Bu önleyici mahkeme tarafından size gösterilen büyük hoşgörüye minnettar olmanız gerekir.
You should be grateful for the indulgence shown you by this preventive tribunal.
Mahkeme o soruyu göz önüne alacak.
The tribunal will consider that question.
Mahkeme davaya başlıyor.
The tribunal is now in session.
Tanrı Birleşik Devletleri ve mahkemelerini korusun.
God bless the United States and this honourable tribunal.
Mahkeme önce davalıları dinleyecek.
The tribunal will now arraign the defendants.
Emil Hahn, bu mahkeme huzurunda bir avukat tarafından temsil ediliyor musunuz?
Emil Hahn, are you represented by counsel before this tribunal?
Bu mahkeme huzurunda bir avukat tarafından temsil ediliyor musunuz?
Are you represented by counsel before this tribunal?
Ernst Janning, bu mahkeme huzurunda bir avukat tarafından temsil ediliyor musunuz?
Ernst Janning, are you represented by counsel before this tribunal?
Davalı bu mahkemenin yetkisini kabul etmiyor ve resmi bir şekilde protesto etmek istiyor.
The defendant does not recognise the authority of this tribunal and wishes to lodge a formal protest.
Mahkemeyi selamlıyorum.
May it please the tribunal.
Bu mahkemede görev almak bir avukat için.. ... yalnızca büyük bir onur değil.. aynı zamanda..... oldukça ağır bir sorumluluktur.
It is not only a great honour... but also a great challenge... for an advocate... to aid this tribunal in its task.
Bu mahkemenin asıl amacı birkaç kişinin hakettiği cezayı almasından çok daha büyüktür.
The avowed purpose of this tribunal is broader than the visiting of retribution on a few men.
Mahkeme bir sonraki celseye kadar dinlenmeye geçiyor.
The tribunal will recess until further notification.
Ernst Janning suçlandığında mahkeme başladı.
This tribunal put it on trial when it indicted Ernst Janning.
Mahkeme her iki avukatı da uyarıyor.
This tribunal will admonish both counsels.
İlk celsede alınan kararlara göre doğrulukları bağımsız biri tarafından desteklenmedikçe....... bu belgeler delil olarak kullanılamaz.
According to the ruling of the first tribunal, such documents are not even admissible unless supported by independent evidence of their authenticity.
Lütfen belgeyi mahkeme için okuyabilir misiniz?
Would you please read it for the tribunal?
Sanırım mahkemeye tanığın tanıklık yapabilecek derecede....... zekaya sahip olmadığını belirtmeliyim.
I feel it is my duty to point out to the tribunal that the witness is not in control of his mental processes.
Mahkeme daha öncesini bilemez.
The tribunal does not know how you were before.
Mahkeme için okuyabilir misiniz?
Would you read it to the tribunal?
Mahkeme konuyla ilgili herşeyi duymak istiyor.
The tribunal is interested in everything that is relevant.
- Ben devam edebilir miyim?
- May it please the tribunal?
Doktor, mahkemeye daha sonra olanları söyler misiniz?
Doctor, would you please tell the tribunal what happened then?
Lütfen mahkeme heyeti için adınızı söyler misiniz?
Will you please state your name to the tribunal?
Dün mahkemede bazı filmler izlendi.
Yesterday the tribunal witnessed some films.
Albay Lawson, bu mahkemede kuralları hakimler koyar, savcılık değil.
Colonel Lawson, the tribunal makes the rulings in this case, not the prosecution.
Mahkeme yarın sabah saat 10.30'a kadar ara veriyor.
Tribunal is adjourned until 10 : 30 tomorrow morning.
Bu davayı sadece mahkemenin değil,....... tüm Alman halkının anlaması çok önemli.
It is important not only for the tribunal to understand it, but for the whole German people.
Tanık Emil Hahn mahkemeye hitap edebilir.
Defendant Emil Hahn may address the tribunal.
Tanık Friedrich Hofstetter mahkemeye hitap edebilir.
The defendant Friedrich Hofstetter may address the tribunal.
Tanık Werner Lampe mahkemeye hitap edebilir.
The defendant Werner Lampe may address the tribunal.
Tanık Ernst Janning mahkemeye hitap edebilir.
The defendant Ernst Janning may address the tribunal.
Mahkeme heyetinin kararını açıklamasından başka yapılacak iş kalmadı.
There remains nothing now but the task of the tribunal to render its decision.
Mahkeme bir sonraki tebliğe kadar ara veriyor.
The tribunal will recess until further notification.
Müsaade ederseniz, bu davaya benzer bir askeri davada Fransız bir savcının yaptığı....... konuşmayı okumak istiyorum.
If I may say so, more pertinent to the legal basis of the case, I have the address of the French prosecutor before the international military tribunal.
Celse başlıyor.
The tribunal is now in session.