Tribüne translate English
41 parallel translation
Çünkü yalnïz tribüne oynuyorsun, aynï zamanda sahtesin.
Because you're a grandstand player, and a phony on top of it.
Ve sen, bakire Jean, tribüne.
And you, maid Jean, in the stands.
Kameranızı yine o tribüne döndürebilir misiniz?
Have your camera sweep the area again, huh?
Arabasını kapalı tribüne geçirdi.
He piled up his car on the straight run of the grandstand.
Kuzeyden şu tribüne yaklaşmamız için telefon tellerinin üzerinden gelmemiz gerekecek.
From the north, we'll have to come in over those phone wires to get close to that grandstand.
Neden illa tribüne gidelim diye tutturdun ki?
Why the hell do you wanna go to the grandstand?
Normal adamlar tribüne gider.
The grandstand's where the regular guys are.
- Tribüne gittiğimizi sanıyordum.
I thought we was going to the grandstand.
Ve top numaralı tribüne gidiyor.
It is gone off the reservation.
Top numaralı tribüne gidiyor ve, "homerun" olacak.
Uh-oh, this one is way back, way back. It is off the reservation.
Bu tavrınla ancak tribüne ait olabilirsin evlat.
With your attitude, you belong in the bleachers, kid.
Soldaki tribüne kadar yolluyor!
Way back in leftfield.
Kendine hakim ol yoksa tribüne gönderirim.
You either behave yourself... Who said there's no pressure in this game?
Açık tribüne hoşgeldiniz.
Welcome to the bleachers.
Tribüne bakmayı kes!
Quit looking in the stands!
- Evet, iyi. Hadi şu tribüne oturalım.
Let's go sit in those stands.
Benim şöhret topumu tribüne attı.
He threw my Hall of Fame ball in the stands.
Ben "tribüne oynamıyorum," Gunn.
I'm not playing to the crowd, Gunn.
Top kalenin üstünden tribüne gitti.
A little high and into the crowd.
Sen kadınları bir araya toplarsın... ve ben de erkekleri bir araya toplar tribüne gideriz.
I want you to gather all the women... and I'll gather all the guys and go to the bleachers.
Homer, tribüne bu şekilde çıkamam.
Oh, Homer, I can't go up to that grandstand looking like this.
James Clivus. 39 yaşında. Tribüne Kulesi'ne tırmanırken altı metreden düşmüş.
James Clivus, 39, fell 20 feet scaling Tribune Tower.
Onu tribüne yolla.
Get him over to the bleachers.
Tribüne çıkın.
Step over to the bleachers.
Güneş doğduğunda vampirin yanışını ve son olarak da yanan mezarını görmek için cemaat açık tribüne geçer.
When the sun comes up, the congregation gets to watch from the bleachers as a vampire ignites, sent to his fiery grave once and for all.
Git tribüne otur.
Go sit in the bleacher.
Tribüne yaklaşırken Hollanda çeyrek boy farkı koruyor.
Approaching the grandstands, Hollandia maintains a lead of three-quarters of a length.
Hadi tribüne gidelim.
Well, let's go to the bleachers.
Pekâlâ dinleyin, burada misafir olduğumun farkındayım o yüzden açık tribüne geçen ben olmalıyım.
Okay, look, I-I realize I'm a guest here, so I should be the one to take the seat in the bleachers.
İşte karşındaki başsavcı, daha 13 yaşındayken üzerindeki iş kıyafeti ile bize izin alıyor. Yiyecek stantlarını teker teker dolaşıyoruz ve onlara iş yerinden geldiğimizi söyleyip, yiyecekleri ücretsiz alıyoruz. - Sonra da stadyumda üst tribüne geçiyoruz.
So, this 13-year-old future State's Attorney steals a concession worker's uniform, we go from food stand to food stand telling them that we've run out of franks in the right-field bleachers - - It works.
İki tüfek alın! Tribüne, çabuk!
Two rifles, stadium floor, now!
Elimde basketbol topuyla kendi kısmımı söyleyerek tribüne çıkıyorum.
I'm running up bleachers, singing my line with a basketball in my hand.
- Neden tribüne geri dönmüyorsunuz?
- so why don't you go back to the stands?
- Açık tribüne kadar yarışalım.
Race you to the bleachers.
Vuruş yapıyor ve hakikaten de topu açık tribüne uçuruyor.
He throws him a few and sure enough... into the bleachers. So Ted is like Woo! What else can you do?
Steve beni tribüne tekrar isim kazımak için eski spor salonumuza götürdü.
Yeah, Steve took me to the school gym to recarve our initials in the bleachers.
Bingo tribüne doğru koştu.
Bingo runs into the bleachers.
O... Gibson bir tane tribüne salladı ve kadın gitti.
Gibson, he cracks one to the bleachers, and she's gone.
Tribüne çık.
Come up to the stand.
Sonunda topu yerden aldım ve tribüne doğru fırlattım.
When I finally picked up the ball,
Tribüne doğru,..
Come on.