Utanacak bir şey yok translate English
182 parallel translation
Utanacak bir şey yok. Mektubu ver yeter.
Don't blush Just give me your note
Yalağın önüne gelin Bunda utanacak bir şey yok
Steр uр to the tub'Tain't no disgraсe
Utanacak bir şey yok.
You have nothing to be ashamed of.
Utanacak bir şey yok.
Nothing to be ashamed of.
- Utanacak bir şey yok.
- You have no reason to be.
Hadi, utanacak bir şey yok.
Come on, this is no time to be bashful.
Görüyorsun ya, utanacak bir şey yok gerçekten.
So you see, there's really no need to be ashamed.
Bunda utanacak bir şey yok fakat kendisi krallar gibi yaşayacak bir müdürdü.
There's no shame in that, but he was a manager... living like a prince.
Bunda utanacak bir şey yok.
There's nothing wrong with asking questions.
Konuştuğunu asla bilmeyecekler, yani utanacak bir şey yok.
They'll never know you spoke, so there's nothing to be ashamed of.
Utanacak bir şey yok.
There's no need to be shy.
Bunda utanacak bir şey yok.
It's nothing to be ashamed of.
- Bunda utanacak bir şey yok.
- Have an affair with her.
Utanacak bir şey yok.
It's nothing to be ashamed of.
- Utanacak bir şey yok.
There's no need to be ashamed.
Utanacak bir şey yok bunda.
There's nothing to be ashamed of.
- Utanacak bir şey yok.
- You shouldn't be embarrassed.
- Utanacak bir şey yok.
- There's nothing to be ashamed of.
Utanacak bir şey yok, Franz.
No need to be ashamed, Franz.
Bunda utanacak bir şey yok.
There ain't no shame to it.
Bunda utanacak bir şey yok.
There'll be nothing to be ashamed of.
- Hepiniz korkuyoruz, utanacak bir şey yok.
Hey, man, we're all scared. Its nothing to be ashamed of.
Hadi ama, utanacak bir şey yok
You got nothing to be ashamed of.
Bunda utanacak bir şey yok.
Nothing to be ashamed of.
Utanacak bir şey yok.
No shame in that.
- Utanacak bir şey yok.
Nothin'to be ashamed of, sir.
Utanacak bir şey yok.
You shouldn't.
Bunda utanacak bir şey yok.
Oh, no, there's no need to be embarrassed.
Eğer olmadığına karar verirseniz bunda utanacak bir şey yok.
If you decide it isn't... It's nothing to be embarrassed about.
Utanacak bir şey yok, hele dişiler istekliyken.
Nothing to be ashamed of, not when females are willing.
- Evet, oğlum utanacak bir şey yok. Elinden geleni yaptın.
Yes, and you have no shame because, you worked.
Utanacak bir şey yok.
Nothing to be embarrassed about.
Brian utanacak bir şey yok.
It's nothing to be embarrassed about.
- Utanacak bir şey yok ki. - Öbürü hâlâ duruyor.
Nothing to be embarrassed about.
Utanacak bir şey yok.
It's nothing to be embarrassed about.
Utanacak bir şey yok!
It's nothing to be ashamed of!
Bunda utanacak bir şey yok evlât.
There's no shame in it.
- Bunda utanacak bir şey yok.
- It's nothing to be ashamed of.
Utanacak bir şey yok bunda.
There is no shame in that.
Hayatım, utanacak bir şey yok.
Darling, don't be shy.
Bunda utanacak bir şey yok.
Today, things like that are nothing to be ashamed of.
Bunda utanacak bir şey yok. Oh, tamam.
It is nothing to be ashamed of.
Utanacak bir şey yok, çok komik.
It's not embarrassing. It's funny!
- Ve? - Endişelenmedim. Yani, utanacak bir şey yok ama bu kafa karıştırıcı.
I've got nothing to be ashamed of but it's embarrassing.
Belki disleksisi olduğunu söyleyebilirsin. Utanacak bir şey yok. Bir kere çıkmıştı.
Maybe you could bring up the fact that he has ADD, because it's not the stigma it once was.
Hayatım, antidepresan almakta utanacak bir şey yok.
Darling, there's absolutely no shame in taking anti-depressants.
Utanacak bir şey yok.
There's nothing to be embarrassed about.
Sende utanacak bir şey yok.
You have nothing to be ashamed of.
Bunda utanacak ya da korkulacak bir şey yok.
There's nothing shameful or frightening about it.
E siz köylü kizisiniz, Bunda utanacak bir sey yok ki.
Well you are a country girls, there's nothing bad about that.
Bunda utanacak bir sey yok.
There's no shame.