English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ B ] / Bir şey yok

Bir şey yok translate English

52,960 parallel translation
Dikkatinize layık bir şey yok efendim.
Nothing worthy of your attention, sir.
Korkacak bir şey yok.
You have nothing to fear.
Bir şey yok? Niye sordun?
Nothing.
- Bir şey yok canım.
Nothing, honey.
Bir şey yok ama eğlenceli olmaz mı?
Nothing, but it would be fun, right?
Yanlış bir şey yok.
Nothing's wrong.
Pek bir şey yok.
It's not much.
Bu kız hakkında merak edilmeye değer bir şey yok.
There is nothing about that girl that's worth being curious about.
Gerilecek bir şey yok.
Nothing to it.
Dewey Ondalık Sistemi ile ilgili yanlış bir şey yok.
There's nothing wrong with the Dewey Decimal System.
- Benim için yanlış bir şey yok!
- There's nothing wrong with me!
Burada yiyecek bir şey yok ama pizza sipariş edebilirsin ve odanın hesabına yazdırabilirsin.
I mean, they got no food here, but you can order a pizza, and you can put it on the room.
- Orada pek bir şey yok.
- Not a lot of there there.
- Pek bir şey yok.
- Not much.
Anlatacak pek bir şey yok.
There's not much to tell.
Para için seks yapanlar bundan olumsuz etkilenir diye bir şey yok.
A person who is paid for sex doesn't necessarily have any negative repercussions from that act.
Belli ki öyle bir şey yok.
Clearly, there's no such thing.
Hayır, "biz" diye bir şey yok.
- No, see, there's no "we," okay?
Öyle bir şey yok.
That's not a thing.
Konuşacak bir şey yok.
There's nothing to talk about.
Önemli bir şey yok Tyler.
Nothing's going on, Tyler.
Arabada bir şey yok.
The car is fine.
Endişelenecek bir şey yok.
It's probably nothing to worry about.
Bence düzelmeyecek bir şey yok.
I absolutely think that it is repairable.
Bunun gibi başka bir şey yok.
There's nothing else like it.
- Bir şey yok.
Nothing.
Geldiğin yerde sıra diye bir şey yok muydu?
What, they not have them where you come from?
"Gitmek" diye bir şey yok.
There is no "leave."
Bir şey yok.
It's nothing.
Ben buradayım. Sen buradasın. Başka bir şey yok.
You're here, there's nothing else...
İki gözünde de hâlâ bir şey yok.
Still nothing in either eye?
Yapabileceğim bir şey yok. Kararı Oslo verdi.
There's nothing I can do, Oslo made its decision.
- Tabi ya. Arkadaşım öldürüldü ve yapabileceğim bir şey yok.
My friend's been murdered, there's nothing I can do.
Dışarıda bir şey yok mu?
Nothing out there?
Diş perisi diye bir şey yok.
There is no tooth fairy, idiot.
- Tatlım, bir şey yok.
Sweetie. Hi. It's okay.
Abigail'in Facebook sayfasında herhangi bir şey yok.
Abigail... there's no sign of a launch on her Facebook page.
Şu anda yapacak bir şey yok.
There isn't anything we can do about it at the moment.
Yok böyle bir şey!
I mean, come on!
Parası iyi, bolca yol, şiddetsiz şey, azıcık ileride yavaş yavaş olur ama anlarsın işte eski bir mahkûmu işe almakla ilgili bir problemim yok benim.
Good money, open roads, no aggravation... well, a little bit by and by, but, you know, I would have no hesitation hiring an ex-con.
Kimse yok, demek istediğim kimseyi Hakkınızda söyleyecek güzel bir şey vardı.
No one, and I mean nobody, had one nice thing to say about you.
"Hihi" haricinde eklemek istedigin bir sey yok mu?
Anything, anything more you'd like to add.
- Yok artik, korkunc bir sey!
God, That sounds terrible.
Sihir diye bir sey yok ki.
Magic ain't real.
- Ne oldu? - Yok bir şey.
- What's going on?
Yok bir şey.
Oh, it's okay.
Her şey boğazınıza bedavaya tıkılırken hiçbir şey için ekstra bir kuruş harcamaya gerek yok.
There's no need to pay an extra penny for anything when it's being shoved down your throat for free.
Yok bir şey.
Nothing.
- Rahat ol, yok bir şey.
- Relax, it's fine.
İyisin, yok bir şey.
You're okay, you're okay.
- Bir şey yapmanıza lüzum yok.
- You don't have to do anything.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]