Utandım translate English
2,945 parallel translation
Ben utandım!
I'm embarrassed!
Çok utandım, buna izin verdiğime inanamıyorum.
This is so embarrassing. I can't believe I let him do this.
Utandım.
I am mortified.
Çok utandım.
I'm absolutely mortified.
Sana söylemeye utandım. Çünkü beni ayıplarsın diye düşündüm.
I was ashamed to tell you,'cause I thought you'd think less of me.
Çok utandım.
I'm so humiliated.
Birkaç gün önce öğrendim ve çok utandım ve karıştım ve üzüldüm ben...
And I just found out like a few days ago, and... I have been so embarrassed and confused and like upset and I...
Utandım be!
Shame.
Çekil. Senin adına çok utandım şu an.
I'm embarrassed for you now.
Cidden utandım.
Go ahead, go ahead. Really I am.
Çok utandım. Ben...
This is very embarrassing.
Çok utandım şimdi.
I'm so embarrassed.
Fazla kaçırdığım için, bitirmek istemedim. Ve utandım.
I didn't want to finish it, I'd had too much and I was embarrassed.
Utandım çünkü babama karşı üstün gelemezdim.
I feel embarrassed because I can't outdo Father.
"Neden bilmiyorum ama bunu yaptığımı söylemeye utandım ben düzenli olarak otuzbir çekerdim."
"I don't know why I was, like, ashamed to talk about it with you, but I was jerking off constantly."
Çok utandım ve kendimi affettirmek istiyorum
- I am ashamed and want to make amends to you. - It is not necessary.
utandım Ama.. umarım..
But I wonder and hope if we could hang out sometime.
Çok utandım, gerçekten! Özür diliyorum.
I'm starting to scare myself.
Çok utandım.
Mortified.
Gerçekten incindim ve açıkçası çok utandım.
I'm really hurt and, quite frankly, embarrassed!
Eminim bu mektupların yanlış ellere geçmesinin ne kadar utandırıcı bir durum olacağının farkındasınızdır.
Now, I'm sure you must realize how embarrassing this would be if they fell into the wrong hands.
Kendimi bu işe adadım, odaklandım ama kendimi utandırmaktan başka bir şey yapmadım.
I'm dedicated, I'm focused... and embarrassing myself.
Büyük ölçüde utandırdım.
- Embarrassed them, largely.
Yani, taşaklarım olmadığı herkes tarafından biliniyordu. Yani bu beni utandırdığından falan da değil. Ama bazı şeyleri değiştirdi.
Like, I knew that everyone knew I had no balls and that's... not that that made me, like, embarrassed or anything but it kind of changed things a little bit.
Chloe'yi utandırdığına eminim.
Makes you feel important, Roger. I'm sure it makes Chloe feel embarrassed.
Oyun delilerinin önünde seni utandırmayacağım.
I'm not gonna embarrass you in front of the geek squad.
Oğlunuzdan, bilgileri saklamayı lazım görecek kadar mı utandınız?
Are you so ashamed of your son, that you felt it necessary to withhold information?
Utandırıcı ama yedinci sınıfta sizinle ilgili bir proje yapmıştım.
Embarrassing, I did a project on you in seventh grade.
Ne yani çocukken Molly'nin duymasını istemeyeceğin utandırıcı hiçbir şey yapmadın mı?
So you never did anything embarrassing as a kid you don't want Molly to know about?
Benden utandın mı?
Ashamed of me?
Ferrari'lerinin içinde oturan Rupert'ları ya da Jones'ları rezil etmenin ucuz ve eğlenceli bir şekli olması lazım. Ama bu, neredeyse hiç fark yaratmıyor. 50 bin sterlin. O kadar turbo gecikmesiyle utandıracağınız tek şey, kendiniz olur.
They're supposed to be a cheap-and-cheerful way of embarrassing the Ruperts and the Joneses in their Ferraris, but this is as near as makes no difference ã50,000, and with all that turbo lag, all you're going to embarrass really is... yourself.
- Beni utandırmaya mı çalışıyorsun?
- Or are you just trying to embarrass me?
Aman Allah'ım, Ben beni utandırmaya çalışmıyordu ki.
Oh, my God, Ben totally wasn't trying to embarrass me.
Ortaya çıkıp beni utandırarak mı?
By showing up and embarrassing me?
- Seni utandırmak mı?
- Embarrassing you? Embarrassing you?
Tanrım, çok fazla kişiye göstermeyin. Çünkü biraz utandırıcı.
God, don't show it to too many people'cause it's kind of embarrassing.
- Utandın mı?
- Are you ashamed?
Bu bana arkasını dönen zengin arkadaşıma "canın cehenneme" demek içindi, Onları sorunlarımdan dolayı utandırmışım.
It was a "screw you" to my rich friends for turning their back on me, after I embarrassed them with my problem.
Yüzüme bakmaktan, utandırma beni Allah'ım
My Allah, never let me be ashamed of looking at myself.
Utandırıcı yürüyüşünüz bu kadar mı sürdü?
Was it this far, your humiliating walk?
Utandım.
Oh, yeah!
Utandırmamdan mı korktun?
Yeah. You afraid I'm gonna embarrass you?
.. ama olay şu ki kesinlikle, evet seni utandırdım biliyorum ama tüm olay gömlekte Jen.
It's- - the point is, I embarrassed and humiliated and shamed you at your workplace, I know that, but it was not my intention Jen.
Seni utandırmayacağım.
I won't let you down.
Onu utandırmak istemedim. - Frank, işine son vermek zorundayım.
Frank, I'm going to have to let you go.
İyiyim.. utandım yani
It's just a little embarrassing.
Şeytanı utandırıyorum.
I'm shaming the devil.
Korktuğum tek şey annemin yapacağı bir daha ki utandırıcı şey.
The only thing I'm afraid of is what embarrassing thing my mother is going to do next.
Vücudunu satmaya mı utandın?
Embarrassed about selling your body?
Bir numaralı kadınımı utandırmayı kesin ikinizde!
- BOTH OF YOU, STOP EMBARRASSING MY NUMBER ONE LADY!
Evet, bu çirkin mekandan neden utandığını ve onun berbat konuk evinde kalması için ısrar etme nedenini şimdi anladım.
Yes, I could see why you're so ashamed of this hideous place, and forcing her to stay in that disgusting guesthouse.