Uyandırma translate English
690 parallel translation
Onu uyandırma.
Don't wake her up.
Uyandırma.
Don't wake him up.
Dinah'yı uyandırma.
Don't wake Dinah.
- Tarzan, uyandırma şimdi.
- Tarzan, don't wake him now.
Diğerlerini uyandırma.
- You mustn't wake up the others.
Onları uyandırma.
You mustn't wake them!
Ya da gece rüyanda kimi gördüğünü sormak için, seni uyandırma mı isterdin?
Or shake you awake at night to ask who you're dreaming of?
- Dikkatli ol, şüphe uyandırma.
- Be careful, don't arouse suspicion.
Kalktığında beni uyandırma.
When you get up, don't wake me.
Dram ve merak uyandırma açılarını vurgula.
Play it for drama and suspense.
Uyandırma onu.
Don't wake her up
Uyandırma.
Don't wake her up
Sessiz ol, konuşma, çocuğu uyandırma.
Quiet, don't talk, don't wake the child up
Çocuğu uyandırma.
Don't wake the child up
- Çocuğu uyandırma.
- Don't wake her up.
Uyandırma, Uyusun daha iyi.
Was it me, I'd let him sleep.
Girdiğinde beni uyandırma!
Don't wake me up when you come in.
"Uyuyan kaplanı uyandırma."
"Do not wake a sleeping tiger."
Ernst'i uyandırma, uyusun.
Don't wake Ernst up. Sleep.
Bütün evi uyandırma.
Don't wake up the whole house.
Biz en iyi otellerde de en kötü hangarlarda da yattık, anlayacağın bize acıma duygularını uyandırma.
We've slept in the best hotels and in the worst hangars, so... - don't go feeling sorry for us.
Şüphe uyandırma, Alicia.
You mustn't be suspicious, Alicia.
Binbaşının çocuklarını uyandırma.
Mustn't wake his children.
Çocuklarını uyandırma.
Mustn't wake his children.
Parson, bir kaç adam ayarla, diğerlerini uyandırma, benimle gel.
Parson, round up a couple of the men, fairly sober, and meet us out in the street.
Koskocaman salağın tekiyim, ama sakın beni uyandırma.
I am a great big ridiculous ninny but do not wake me up.
İçindeki canavarı uyandırma!
Don't arouse the beast.
Kızları uyandırma.
Don't wake the girls.
Uyandırma.
Don't wake him.
Ve beni sabaha uyandırma, Ölmüş olabilirim.
And don't wake me in the morning, I might be dead.
Uyandırma servisini aramayı unutmuşum.
I forgot to get my wake-up call.
Uyandırma servisine.
I told you. The phone company, to wake me up.
Tanrı aşkına uyandırma onu dadı.
For heaven's sake, don't wake him up, Nanny.
Albuquerque gelmeden uyandırma.
Don't wake me till we get to Albuquerque.
Uyandırma servisiydi. 8.30'da aramalarını istemişsiniz.
It was your 8 : 30 alarm call from the exchange.
Hiç uyku uyuyamayan birinin uyandırma servisini araması... sizi şaşırttı mı Bay Dobbs?
Somebody who cannot sleep and ask for an alarm call, did that surprise you, Mr Dobbs?
Benim çok berbat bir hafızam var. Uyandırma servisini uyandırılmak için değil, bir şeyi hatırlamak için ararım.
You see, I have an appalling memory, so the call was not to wake me, but to remind me,
Ayrıca, uyandırma servisi düzenli olarak... kullanılıyor muymuş? Eğer öyleyse, tüm ayrıntıları alalım.
And I want to find out if it was a standing request for a morning alarm call, and if so, let's have all the details.
Dün akşam Walliston 294'tan sadece uyandırma servisi için aramışlar.
The only thing we have down for Walliston 294 last night was an alarm.
8.30 uyandırma servisi işinin konumuzla ilgisi yok.
The 8 : 30 alarm call is neither here nor there.
Çünkü uyandırma servisinin aramasını... kocasının intiharındaki sorumluluğundan... kurtulmak için kullanabileceğini düşündü. Bu davranışı da affedilebilir bence.
Because she thought, as she might be pardoned for thinking, that you would use the alarm call as a means of evading your own responsibility for his suicide.
Sana bir şey söyleyeyim, amca Shen'i uyandırma.
Tell you what, don't awaken Uncle Shen.
Onu uyandırma.
Well, don't wake him up.
Sakın uyandırma.
Don't wake it too fast.
Uyuyan diğerlerini uyandırma çabalarımızın sonucu, ışınlanmış olanın durumuna bağlı.
Attempts to revive other sleepers await our success or failure with the casualty already beamed over.
Uyuyanı uyandırma, ha?
Let sleeping dogs lie, eh?
O kadar bağırma. Beyaz karıncaları uyandıracaksın.
Not too loud, you'll wake up the termites.
- Uyandırma servisi ister misin?
- Do you want a wake-up call?
Güveleri uyandırma.
Hands out of your pockets.
Uyandırma servisi.
Exchange here.
Neler olacak bilmiyorum, ama uyandığın andan itibaren... gözünü benden ayırma.
I don't know what's going to happen, but from the minute you wake up you keep your eye on me.
uyandım 69
uyandığında 36
uyandı 37
uyandın mı 44
uyandığımda 33
uyandır 16
uyandırdığım için üzgünüm 18
uyandırın onu 16
uyandırdım mı 47
uyandır onu 30
uyandığında 36
uyandı 37
uyandın mı 44
uyandığımda 33
uyandır 16
uyandırdığım için üzgünüm 18
uyandırın onu 16
uyandırdım mı 47
uyandır onu 30