Varmısın translate English
7,163 parallel translation
İşe bakın ki, şüphelimizin sözde, Orta Amerikan hamiline tahvil yüz milyonu varmış.
Just so happens our suspect was rumored to be in possession of about one hundred million in Central American bearer bonds. I knew the guy would never give them up.
Espri anlayışın varmış.
Oh, you've got a sense of humor?
Bu yaz yanında çalışacağım kadının bir müşterisinin Charlotte'ta resim sergisi varmış. Ona yardım etmemi istiyor.
The woman I'm working for this summer, she has a client with an art exhibit in Charlotte and wants me to help her out.
Bakalım yeşil kapının ardında kim varmış.
( LAUREN ) Oh, let's see who's gonna be behind the green door.
Nasıl suyun kabarcıkları varsa toprağın da varmış demek. İşte bunlar da o kabarcıklardan.
The earth hath bubbles as the water has, and these are of them.
Etrafını sarmış dumanlı bir kara bulut varmış gibi.
Like there's this nebulous dark cloud surrounding you.
Pahalı bir damak tadın varmış.
Expensive taste.
Rayna'da, Sergio De Luca'nın telefon numarası varmış. Uzun süreden beri De Luca'nın terör örgütlerinin aracısı olarak çalıştığından şüpheleniyorduk zaten.
Rayna had the number of Sergio De Luca... and we've long suspected De Luca of working as an intermediary with terrorist groups.
Ama ofis içinde eline daha önce hiç silah almadığını gösteren bir tutumun varmış.
But you have a certain... tame demeanor around the office, that says you've never even held a gun.
Bakın burada ne varmış?
Well, what have we here?
Efsaneye göre eserlerin bazılarının büyülü güçleri varmış.
Legends tell of magical forces in some of the artifacts.
Az önce beni biri aradı. Söylediğine göre koltuklarımızın altında bomba varmış ve kalktığımız anda patlayacakmış. - Bomba mı?
A man called to say there's a bomb under our seats and if anyone gets up, it'll go off.
Bakın burada kimler varmış!
LOOK who it is! Whiz!
Yarın da Waverly Büyücüleri varmış.
The Wizards of Waverly Place are on tomorrow.
kızın hasta olduğu için paraya ihtiyacın varmış.
You need money because your daughter is sick.
Yardıma ihtiyacın varmış.
So, uh, you need a little help around here?
Kızın çekilecek çilesi varmış.
That girl's got her crosses to bear.
Kendinizi sonsuz tane varmış gibi düşünürseniz o da kendisine eklemeye devam eder ve hiç durmaz. Bu apartmanın her odasında da, bizimki gibi bir evren vardır.
And If you imagine a block of flats that as an infinite extension of yourself, so it keeps adding to itself all the time and never stops, and in every room of this block of flats, is an entire universe like ours.
Bakın burada neler varmış.
Well, look what we have here.
Bir elemanın silahı varmış.
Some guy had a pistol.
Bir keresinde golf oynarken hislerin yokken hislerin varmış gibi davranmanın hislerin varken hislerin yokmuş gibi davranmaktan daha zor olduğunu düşündü.
One day, as he was playing golf He thought that it is more difficult to pretend you do have feelings when you don't... than to pretend you don't have feelings when you do
Tabutta Arshad'ın cesedi varmış gibi göstermek için çocuğumun parçalarının yanına taş parçaları koydular.
And to make sure that Arshad's coffin doesn't seem light they put stones along with pieces of my child.
Gerçi benim hakkımda da deli kaltağın teki, diyenler varmış ama bence gayet hoş biriyim yani her duyduğuna inanamazsın.
Then again, I have heard myself described as a psychotic bitch, but I think I'm actually pretty nice. So you can't believe everything you hear.
Haklıymışsın, öfke problemi varmış.
You're right, he's got some serious anger issues.
Ne güzel saçların varmış.
You've got nice hair.
Kızın dediğine göre yardıma ihtiyaçları varmış.
She's sayin'something about needing'some help.
Bu bir Alman donanma gemisi, yolculuk hızlı olacaktır. Yarın itibariyle, Kobe Limanı'na varmış olurlar.
It is German naval vessel, voyage will be quick by tomorrow, they will reach at port of Kobe
Başkanın birkaç danışmanıyla görüştüm. Ekonomi kadrosunda hangi mesleklerin pakete dahil edileceği hususunda çok sayıda anlaşmazlık varmış.
I've spoken to a number of the president's policy advisors, who say there's been a lot of disagreement on the economic team as to exactly what form this jobs package should take.
Çok sıkı dostların varmış.
Those are some ride-or-die homeys you got there.
Erkek arkadaşının cinsel tacizden sabıkası varmış.
Her boyfriend had a history of abuse.
Çünkü, sanki problem senmişsin gibi, saklaması gereken bir hastalığın varmış gibi seni nasıl tehdit ettiğini görebilliyorum Bryan.
Like you're the problem, like you're some disease she's gotta hide.
Saklaman gereken bir hastalığın varmış gibi seni tehdit ettiğini görüyorum.
I've seen how she treats you, Bryan... Like you're some disease she's got to hide.
Bu kadar ışıkla tazının bile gıdığı varmış gibi gözükür.
This lighting would put jowls on a greyhound.
Nesi varmış sancağın?
What's the matter with the banner?
- Doğu Londra'nın neyi varmış?
What's so bad about the East End?
Eskiden, savaşta haince öldürülen bir Atikapan savaşçısı varmış. Ruhu dirildiğinde barbar düşmanlarının derisini soymuş. Sonra da güneş iç organları kavrulana kadar yakmış.
In ancient times, there was an Atikapan warrior who was killed in battle without honor, and when his spirit rose, it peeled off the skin of his barbarian enemies, and the sun burned them until... their insides were crisp.
Sorun olmadığını sanıyordum ama meğerse varmış.
I thought I was okay, but it turns out I'm not.
Burada sahip olacağınız bir sürü çiftlik varmış.
There are many farms on this land for you to take possession of.
Ateşten göller varmış falan. Cyndee, bu tarikata zorlanan ilk genç kadın sendin.
Yes, Reverend Richard told us that there had been a nuclear apocalypse and that the Earth was scorched and there were lakes of fire and stuff.
Bayanın dediğine göre arka bahçesindeki çalılıklarda saklanan bir adam varmış.
Lady said there's a guy hiding in her shrubbery - in her backyard. - Whoa, whoa.
Bazılarının gerçekten umut vadeden kariyerleri varmış ama çocukları için işi bırakmışlar, şimdi de olaydan o kadar uzaklar ki hiçbir şey yapmıyorlar.
I mean, some of them had really promising careers. They just gave up to have kids, and now they're so far off track, they do anything.
Ama gösterdiği çaba için değsin çünkü çoktan Valhalla'nın kapılarına varmış durumda.
But make it worth her while, for she is already at the gates.
Ameliyat olmaya ihtayacın varmış.
You're going to need to have surgery.
"Vadide akan, küçük bir dere varmış. Ve berrak suyun içinde alabalıkların yüzdüğü görülebiliyormuş"
"In the valley, there flowed a small stream and in the clear water you could see the trout swimming."
Bence buranın insanları birazcık sığ. Değer verdikleri tek şey sadece para ya da çok paraları varmış imajı yaratmak.
I just think the people here are a little superficial... that they only care about money, or the perception of having money.
Sınıfın tepesinde devasa bir fırtına bulutu varmış gibi davranıyorsun.
There's like a storm cloud over our whole classroom.
Tatiana'nın sakallı domuzu varmış.
Tatiana had a bearded pig.
Lüzum yok. Shropshire'de şimdiden karısını kara büyü yaparak öldürdüğünü bile konuşuyorlar. Hatta başka yerde bir karısı daha varmış.
There is already talk in Shropshire that he killed his wife by black magic - that he has another wife somewhere.
Görünen o ki Columbia'nın akademik bağırsakları benim derleme notlarımı... deep within the academic bowels of Columbia... iki kitap halinde yayınlama konusunda bir karara varmış.
Well, it seems that they've taken the decision deep within the academic bowels of Columbia to publish a two-volume book of my collected lectures.
Bir şer varmış gibi bizi buraya geri çağırdın.
You call all of us back here with ceremony in your voice.
Bakın burada kim varmış!
Well, looky here!