Yanındaki translate English
5,624 parallel translation
Su kulesinin tepesine tırmandım. Hani üstgeçidin yanındaki tepenin oradaki?
I climbed to the top of this water tower... you know, the one on the hill by the overpass?
Tek ipucu pasaklı kadının yanındaki adamdaki dövme.
The only clue is the tattoo on the slut with the boys.
Gezegenin dört bir yanındaki kültürler aynı yıldızlara baktılar ve farklı resimler gördüler.
Cultures all over the planet looked up at the same stars and found different pictures there.
Xu, büfenin yanındaki depo halen duruyor mu?
Xu. Is the store next to the kiosk still empty?
Bugün okulun yanındaki yerde olan silahlı saldırıyı soracaktım.
I'm just asking... There was a shooting near the school today.
İki mil çapındaki bölgede en tehlikeli şey Kaptanın yanındaki çirkin yaratık.
The most dangerous thing in a two-mile radius. Is the metal gargoyle next to Cap.
- Telefonun yanındaki.
- Near the phone.
Paranın yanındaki e-postalarla telefon numarasına ne oldu?
What about the phone number and email addresses I found with the money?
Otoyolun yanındaki ormanda oynuyorduk.
We were playin'in the woods by the highway.
Ben seni yanındaki kızın hatırına bırakıyorum.Hadi Git.
I am sparing you since you are with the girl. Go.
Şoförün yanındaki ön koltuğa oturmak yok, orası benim yerim.
Right, don't sit at the front next to the driver, that's my seat.
Rakamların yanındaki "T" ne anlama geliyor?
And what does the "T" next to the numbers mean?
Yanındaki çekicilik timsalini gördün mü?
Did you see that slab of hotness that was with him?
Belki kafanın biraz yanındaki dolaba uzanırsın ve tuzluğu alıp elime getirirsin ki şunu pişirmeyi bitirebileyim.
Maybe you could reach into the cabinet about seven inches from your head, take out the salt and put it in my hand so I can finish cooking this.
Ve yanındaki boşluğa da temsil ettiğiniz topluluğun adını.
And in the corresponding box, the group or organization you represent.
Var, sizin evin yanındaki köşkte oturuyorum.
Yes, I live in the mansion right next door to yours,
Yaşlanıp verandada içki içerken yanındaki koltukta o olacak.
Like, when you're old and you're drinking on the porch, he'll be in that other rocking chair.
Yanındaki yalasın seni!
Ask your buddy.
Av kulübenizin yanındaki ormanda.
Up in the woods by your hunting shack.
Şapkasının içine kızıl ötesi LED'ler yerleştirdiyse yanındaki kimse bunu fark etmez ancak kamerada aynen böyle görünür. Adım Amber Fitch.
If he's wearing infrared LEDs in a hat, no one around will notice, but on camera, it comes out like that.
Çalıştığım yerin tam yanındaki yiyecek kamyonundan mı?
From a food truck that happens to be right where I work?
Kırmızılı kadının yanındaki adama.
Now look behind me. At the guy... with the girl in red.
Bu gördüğün şal dünyanın dört bir yanındaki sahnelerde dans etti şimdi artık senin.
So... this shawl has danced across the stages of the world, and now it's yours.
Alonzo Banks'i ya da yanındaki kadını tanıyor muydunuz?
Did you know Alonzo banks or the girl he was with?
Ben bu kıza aşığım ve bu yanındaki adamdan çok daha...
And compared to the guy there I'm a lot more...
Pizzacının yanındaki sokakta, porno dergileri bulduğumuz zamanı hatırlıyor musun?
Do you remember,.. ... the time. That we found those porno magazines,... in the alley by Barry's pizza?
Christiansen'ın eski ofisinin yanındaki boş odaya ne olmuş peki?
What about the empty space next to Christiansen's old office?
Bunu çerçeveletip Lillian'ın beşiğinin yanındaki duvara asarız.
We'll frame that and hang it on the wall above Lillian's crib.
Ben, parkın hemen yanındaki Taylor caddesindeyim.
I'm on Taylor right near the park.
Büyükannem bugün masamın yanındaki lambaya çarpıp kırdı.
My grams knocked a lamp right off my desk today.
- Katlı otoparkın yanındaki ara sokakta düşürmüş olmayasınız?
Huh. In an alley beside a parking garage? No.
Kartınızın bulunduğu ara sokağın yanındaki katlı otoparkta.
In the parking garage beside the alley where your card was found.
Burada patlamanın Amy'nin cesedinin yanındaki sigara sebebiyle olduğu yazıyor.
It says right here, the explosion was set off by a cigarette next to Amy's body.
Sabine'in yanındaki isim Annie LaFleur.
The name next to Sabine... Annie LaFleur.
Yoksa seni ve senin yanındaki herkesi SEU'ya bildirmekten başka bir seçenek bırakmayacaksın bize.
Or else you will leave us no choice but to turn you and your followers in to the SEU.
Bir grup gezgin Liam Moone'un evinin yanındaki araziye yerleşti. Kendisini tanımıyorum tabii. Ama bu konuda bir şeyler yapılması gerekiyor.
A bunch of travellers are after moving into a field beside Liam Moone's house, who I'm unacquainted with, but something has to be done about it.
Odanın dört bir yanındaki dağınık şeylerden mi bahsediyorsun?
You mean the ones you left in a heap all over your room?
Pine Creek'in yanındaki o daireler çabucak sele kapıldı.
Those flats next to Pine Creek flood fast.
Yanındaki adam kimdi?
Who's this buddy you were with?
Bir araba kiraladığını biliyoruz ama tam olarak nereden olduğunu bilmiyoruz biz de olabildiğince çabuk Winnipeg'e gidip havaalanındaki bütün yerlere bakıp... -... onu tanıyan biri var mı diye soracağız.
We know he rented a car, but we don't know exactly where from, so as soon as we land in Winnipeg, we're just gonna go to every rental desk at the airport and see if anyone recognizes him.
Sekiz yıl önce, kasaba şerifi seçildiğimde ilk resmi görevim, bir adama karısının ve iki çocuğunun trafik kazasında öldüğünü söylemenin yanı sıra dokuz yaşındaki kızının cesedinin anlayabildiğimiz kadarıyla çakallar tarafından sürüklenerek götürüldüğünü söylemekti.
Eight years ago, I was elected Sheriff of County, my first official duty was to tell a man that not only had his wife and two kids died in a car accident, but, as best we could tell, the body of his 9-year-old daughter had been dragged from the wreck by coyotes.
Bu karanlık yıldızlardan birinin daha küçük, parlak bir yıldızın yanında olması durumunda küçük yıldız hiçbir şeyin etrafındaki bir yörüngede dönüyor gibi görünürdü.
If one happened to be near a smaller, luminous companion star, that star would appear to travel in a tight orbit around nothing.
ABD ile Sovyetler Birliği arasındaki nükleer rekabetin başka bir yan ürünü daha oldu.
The nuclear rivalry between the United States and the Soviet Union had another by-product.
Hayatta kalmamızı sağlayacak şey insanlar ve Traglar arasındaki savaşı engellemek değil. Kazanan tarafın yanında olmaktır.
Best way to ensure our survival is not to stop the war between the Trags and the humans, but to always make sure we're on the winning side.
Sam'in iç organlarındaki yanıkların çoğu düzelmiş.
Most of Sam's internal burns have healed.
Geceleyin masal ülkesinde uykuya dalmadan önce duvarda kedi çizimlerimin hemen yanındaki şüpheli listesine bakarım.
And at night, before I drift off to dreamy land,
Hyde Park'ın yanındaki evinde.
At her home near Hyde Park.
Başkanın oğlunun kaçırılışındaki tek umudumuz olarak yanında olacak.
With you as our only lead on a day when the US President's son has been kidnapped with you.
- Çelik yeleğin yan tarafındaki fermuardan.
- Between the fastener on the vest.
Başkanın oğlunun kaçırılışındaki tek umudumuz olarak yanında olacak.
With you as our only lead on a day when the US President's son has been kidnapped.
Evet. Soyu tükenme tehlikesi altındaki listedeler. Yeni yan yolu yapacakları yerde yaşıyorlar.
Yeah, they're on the endangered-species list, and they just happen to live on the land where they want to build the bypass.