Yaptınız translate English
31,189 parallel translation
Orduda mı görev yaptınız?
You served, huh?
Ne yaptınız?
You did what?
Zor olduğunu biliyorum. Ancak suçlamaları basarak doğru olanı yaptınız.
I know it was hard, but you did the right thing by pressing charges.
Buralara kadar gelip elinizden geleni yaptınız ama işler pek iyi sonuçlanmadı mı ne?
Everyone came all the way here, but it didn't turn out well.
Siz tam zamanında yaptınız. Stella'nın her zaman özel tariflerinden birisi için.
You guys made it just in time for one of Stella's all-time special recipes.
Buraya ne yaptınız böyle?
What did you guys do to this place?
Ne yaptınız?
You what?
Hatalar yaptınız.
Mistakes were made.
Bana da bunu mu yaptınız?
Is that what you did to me?
Ne yaptınız ona?
What did you do to her?
Anlaşma mı yaptınız?
Ugh, what did you, cut him a deal?
Pekâlâ siz doğru olanı yaptınız.
Well, you did the right thing.
Bu yaptığınız sayesinde adınızın kötüye çıkacağını... bir Özel Ajan olarak bilmeniz gerekir.
As S.A.C., you ought to know, this office is getting a reputation, and it's not one I think you want.
Bu işi sizin yaptığınızı hissettim.
My gut tells me you're involved.
Akşam yemeğinde yaptığın değil tatlı yerken kız arkadaşıma yaptığın.
Yeah, not the one you gave for dinner, the one you gave at dessert... to my girlfriend.
Burada yaptıklarınızı.
What you do here.
Yaptıklarınızı takip ediyorduk.
We've been following your progress.
Ne yaptığınız hakkında en ufak bir fikriniz var mı?
Do you have any idea what you've done?
Yaptığınız iş emsal niteliğinde.
The work you've done here is exemplary.
Yaptığımız tüm şakaların hayvanlar üzerinden olması garip değil mi?
You realize how odd it is that all of our jokes are animal-based?
Nasıl yaptığınızı göreceğiz.
We'll see how you do.
Şu anda yaptıklarımızın bir parçası olarak, Insanlarla röportaj yaptık Debbie'yi kaçırdığı gün gördü.
As part of what we're doing now, we've interviewed people who saw Debbie the day she went missing.
One Network bir bütündür. Başkanımızın bize verdiği hayal ve umut bizi bir araya getirip bir bütün yaptı.
One Network is a whole, because the hopes and dreams the chairman has given us, have brought us together as one.
Üye yaptığınız her kişi için 2 milyon dolar teşvik alıyorsunuz.
For every member you recruit, your incentive is $ 2 million.
Çocuklar için yaptığınız şeyler beni hayran bıraktı.
What you've done for the children makes me speechless.
Şimdi bu yaptığınız ne demek oluyor?
What do you think you're doing?
Hayır, ben... elinizden geleni yaptığınızı biliyorum.
No, I... no, I know you're doing everything you can.
Tamam, burada ne yaptığınızı gayet iyi biliyorum.
Yeah, I know what you're doing here.
Bizim yaptığımız şeyin aynısını yapıyordu.
He was doing the same thing we are.
Bu yaz, kötü bir başlangıç yaptığımızın farkındayım, ancak...
I know that we kind of started off On the wrong foot this summer, but...
Sizler ne yaptığınızı sanıyorsunuz be?
What the hell are you guys doing?
Kızım sen ne yaptığını sanıyorsun?
Just what do you think you're doing, girl?
Veya yaptıklarınızın sorumluluğunu almama yeminini mi?
Or the ones where you don't take responsibility for your actions?
Yaptığınız yasadışı, biliyorsunuz.
This is illegal and you know it.
Nasıl yaptığınızı bilmiyorum ama teşekkür ederim.
I don't know how you did it, but thank you.
Kızın için en iyi şeyi yaptın.
You did a great thing for your daughter.
Gerçekte nasıl biri olduğunu biliyorum. Ve yaptığımız seni korkutuyorsa, anlarım,... - Ama ben gerçek arkadaşınım ve...
I see you for who you really are, and if that scares you, fine, but I'm a real friend and...
Arkadaşınla yaptığınız şu şeyler artık duracak.
These things that you're doing with your friend are going to stop now.
Yaptıklarınız için ruhunuzu vücudunuzdan sökeceğiz.
We will burn the soul out of your body for what you've done to us.
O şapşal şeyleri yaptığınız İngiliz adam.
The British guy who... you do, like, the zappy thing to.
Peki bize, Rayid üyesi olma sürecinizi ve ve bu terörist organizasyon için neler yaptığınızı anlatır mısınız?
And, uh, could you tell us how you became a member of the Ra'id, and what you did for this terrorist organization?
Ertesi yıl ise, iki Michelin yıldızı aldı... ve bu da onu Amerika'da bu onura sahip ilk kadın şef yaptı.
And the next year, she was bumped up to two Michelin stars, and that made her the first female chef in America to earn that honor.
Konuklarınızı yaptığınız şey hakkında düşündürmek zordur.
It's very difficult to make your guests think about what you have done.
Bunu bizim yaptığımıza inanıyor olamazsınız.
You can't possibly believe that we did this.
Olduğunuz yerde kalın ve... Bir plan yaptığımız zaman sizi arayacağız.
Stay where you are, and... and we'll call you back when we have a plan.
Ve ben yokken yaptığın her şey için sana çok minnettarım. Ama o benim kızım.
And I am so grateful to you for everything you did while I was gone, but she is my child.
Doğru, Jess beraber dernek partileri yaptığınızı söylemişti.
Pbht! Right. Jess told me you guys met at some frat party.
Etrafta dolaşıp gösteri yaptığınızı görmedik mi sanıyorsunuz?
You don't think we saw you two running around, throwing shade?
Yaptığın işi bitir de istediğim kızı bana gönder.
Finish doing what you're doing and send me the girl I asked for.
Yaptığımız karşı madde umduğumuzun ancak çok küçük bir kısmını başarabildi.
The antimatter we actually created amounted to only a fraction of what we thought.
Yediğiniz her sandviç, aldığınız her dergi yaptığınız her şey zamanla birikti ve sonunda iyi kötü olarak bir birikiminiz oldu.
- Every sandwich you ate, - _ - every time you bought a magazine, - _ every single thing you did had an effect that rippled out over time and ultimately created some amount of good or bad.
yaptınız mı 19
yaptı 88
yaptın 100
yaptım 350
yaptılar 29
yaptık 46
yaptın mı 91
yaptım bile 41
yaptığını beğendin mi 27
yaptım mı 24
yaptı 88
yaptın 100
yaptım 350
yaptılar 29
yaptık 46
yaptın mı 91
yaptım bile 41
yaptığını beğendin mi 27
yaptım mı 24