Yaptınız mı translate English
9,396 parallel translation
Gelgit sırasında suların çekilecek mi yoksa artacak mı olduğunu anlamak için bir şey yaptınız mı?
Had you done any work to try to figure out whether the tide was coming in, the tide was coming out?
- Onunla 1984'te seks yaptınız mı?
- Did you have sex with her in 1984?
31 Ocakta herhangi birşey yaptınız mı?
Did you do anything on January 31st?
Onunla kontrat yaptınız mı?
Did you make contact with her?
Yaptığımız işe B sınıfı film diyorlardı.
They call what we did B-movies.
Yaptığımız onca şeyden sonra bu tavrı mı takınacaksın?
You're gonna pull that shit after the things we did?
Sonunda, yaptığımız işte ilişkilere yer olmadığını öğrendim.
I finally realized our line of work doesn't leave a lot of room for relationships.
Ne yaptığımızın bir önemi yok.
It doesn't matter what we do.
Morris ile birlikte her gün yaptığınız şeyler var mıydı?
Did you and Morris fall into kind of a routine?
Yaptıklarımın sorumluluğunu üstlenebilirim, ama bunda yalnız değildim.
I take responsibility for the things I've done, but I was not alone in this.
Bahse varım babanı parmağında oynatıyordun, benim küçük kızımın yaptığı gibi.
I bet you had your dad wrapped around your finger, just like my little girl does.
Yaptığım hareketi anlamadınız mı?
Haven't you understood the action I've taken?
İlk kuralın kardeşine yaptığımızı söylememek olduğunu biliyor mu?
Does he know that the first rule is, "Don't tell your brother what we're doing"?
Jimmy Sullivan'a böyle şeyler yaptığıma dair Pinion'un fantazilerinden başka gerçek bir kanıtınız var mı?
Have you any actual proof - - other than Pinion's fantasies - - that I did anything like this, to Jimmy Sullivan?
Gözümüzün içine bakıp, yaptığımız çalışmanın, yalan söylemesini imkânsızlaştırdığını söylemesini istedik.
We wanted him to look us in the eye and tell us that our work had made it impossible for him to lie.
Son bir yıldır yaptığımızın bir adı var mı onu bile bilmiyorum ama iyi şeyler hissettiğimi söyleyemem.
And I don't know if this thing we've been doing for the past year even has a name, but I can't say I feel good about it.
Adamım Shaw kulübünüzde yaptığınız tüm konuşmayı dinledi ve şaşırtıcı şekilde dikkatsizdiniz.
My man Shaw listened to the entire conversation that you had at your club, and you were shockingly oblivious.
- Birini liste dışı bırakmışsın. Tüm hisseleri aldığımızı anlayınca anlaşma yaptığımız anlayacak ve borçlarını ödeyecekler ve iş elimizde patlayacak.
- You left one off the list, and as soon as they realize that we bought out everyone else, they'll know we have a deal and they'll call in their debt and the whole thing will blow up.
Ben'le resmen ayrıldığımızı sana söylediğimde yaptığın şeyi yap.
Well, just do what you did when I told you Ben and I officially broke up.
Bütün bunları annem için bana yardımcı olmak adına mı yaptınız?
Did you do all this to help me with mom? Yes.
Kız kardeşime ne yaptıysa, ben... aynını ona yapmak ve ona ödetmek istiyordum. Babam değil.
What he did to my sister, I... but I'm the one who needs to pay for what I did, not my father.
Yani, Pentagon'a yaptığımız temel güvenlik kayıtlarını görme talebimiz reddedildi.
So, the Pentagon denied our request to see the base's security logs.
Ne yaptığımızın farkındayım.
I know what this is.
Bu deneylerden bir ya da ikisi daha kötü giderse birisi burada ne yaptığımızın kokusunu alacak.
One or two more of these experiments goes south and someone's gonna get wind of what we're doing here.
Benden yardım istediniz ve ben de yardım ettiğim için mutluydum. Aslında yaptığınız şey beni kendi abime karşı hareket etmek için kandırmaktı.
You asked me to help you, and I was happy to help, when in reality what you were doing was tricking me into acting against my own brother.
Yaptığımız her şeyin bir prosedürü olduğunu bilecek kadar bu gemide kaldınız.
Well, you've been aboard long enough to know that everything we do has a procedure.
Yaptıklarımızın bir önemi olduğunu hatırlatıyor.
It reminds us that everything we do matters...
Hayatımı değiştirdi. Tıpkı programınızın benzer sorunları olan çocuklara yaptığı gibi.
Changed my life, much like your program must do for kids facing similar situations, problems.
Ne yaptığınızı anladım.
I see what you did there.
Beni içeri alasınız diye ima eder gibi yaptım.
I implied it so you'd let me in.
Yarasalar hakkında, bilim adamlarınız herhangi bir test yaptılar mı?
So the bats... have your scientists done - any testing?
Sanırım orada yaptığınız şey için size teşekkür etmem gerekiyor.
I guess I should thank you for what you did back there.
Umarım burada harcadığınız vakit ne yaptığınızı anlamanıza yardımcı olmuştur.
The hope is, the time you two spent in here has helped you understand just what you've done.
Polis taklidi yaptığımızı kim bilecekti, baskın yapmak da çok kolay olmalıydı?
- Get down! Who knew faking a police raid could be so easy?
Rusya'ya ekonomik yaptırımımızı delecek bir süper tanker yollama anlaşması yaptın ama nerede olduğunu ve nereye gittiğini bilmiyorsun, öyle mi?
You brokered a deal to supply a supertanker to break our economic sanctions with Russia, and you have no idea where it is or where it's headed?
Mahkemede, Doug'un, Times Meydanı'nda... çekim yaptığımız gün, Bob hakkında uzaklaştırma emri... çıkardığını söylediler.
In court, they said Doug had put an order of protection on Bob after, you know, that day we shot in Times Square.
Birine değer verdiğinizde... ve benim yaptığım işi yapıyorsanız... Bob'a şunu tavsiye edesim geliyor... Üzüm bağlarının keyfini çıkar.
And when you care about someone, and you're in the line of work I am, that leads me to want to counsel Bob to enjoy the vineyard, have a good time in New York and Los Angeles, travel.
Yaptığınız işe hayran kaldım.
Love what you're doing.
Her gün oraya gittim ve oraya giren çıkan herkesle konuştum. Onu kızıma neler yaptığını bilmelerini sağladım.
So I went there every day and I talked to everybody who went in and out of that place and I wanted them to know what he did.
Bayan Renziger sesi duydu ve onun ölü kocası olduğunu sandı kızı da Boyd'dan tersini ispatlamasını istedi sonra da senin ve Joan'un yaptığı gibi, Boyd tüm bunları ortaya mı çıkardı?
Mrs. Renziger hears the noise and thinks it's her dead husband, so her daughter asks Boyd to prove otherwise, and then Boyd finds all this, same way you and Joan did?
Bana hala ne yaptığımı sandığınızı söylemediniz.
You still haven't explained what it is you think I did.
- Tadilat mı yaptınız?
You guys do a little remodeling? Okay.
Kolombiyalılar ülke topraklarına baskın yaptığımızı fark ederlerse ordularını alarma geçirirler.
When the Columbians realize just what kind of incursion we've committed, they'll place their military on high alert.
Bunun için ailelerimizi düzenlemeliyiz, Sicilya'da yaptığımız gibi. Mafyanın liderleri, ekipler ve danışmanlar hepsi ailenin liderine rapor verecek ama "patronun patronu" diye bir şey olmayacak.
To begin, we'll start organizing our families like we did in Sicily, with the capos, the crews, the consiglieres all reporting to the head of the family.
Amerikan mafyasının yozlaşmış politikacılarla olan ilişkileri sayesinde avantajlı hale geldiğine şüphe yok. Para kazanma fırsatı gördüklerinde ise bu fırsatı hemen federal hükümetten alırlar. Yaptığımız şey buydu.
There was no doubt that the American Mafia took advantage of all their connections with corrupt politicians, and when they saw the opportunity to make money, certainly taking it from the federal government, this is what we did.
Yaptığımız bütün bilgisayarların kaderi onu açan kullanıcıların eline bağlı.
The destiny of every box we build lays in the hands of the user turning that mother on.
Bayım, eminim ne iş yaptığımızı anlamışsınızdır.
- Ah... Sir, I'm sure you can see what kind of work we do.
Bir keresinde bir köydeki bütün herkesi kızıldan kurtarmıştım. Yaptıklarımdan dolayı cadı muamelesi görüp boğuluyordum az kalsın.
I cured an entire village of scarlet fever once, almost got drowned as a witch for my troubles
Siz onun izini arayın, ben de onu alt edeyim, tıpkı Vartox'a yaptığımız gibi.
You guys track him down, and I'll take him out, just like we did with Vartox.
Kanına yaptığımız testler, onun uzaylı DNA'sının insanlar gibi karbon bazlı olmadığını gösteriyor.
The tests we ran on his blood indicate his alien DNA isn't carbon-based like humans.
Tüm burada yaptıklarımızın bir anlamı yok.
All this shit we're walking around here doing, it doesn't matter.