Yaptığımız translate English
20,315 parallel translation
Yönetim kuruluna hata yaptığımızı, sana para ödememiz gerektiğini söyledim.
I've told the board there's been a mistake and we need to pay you.
- Her zaman yaptığımız şekilde.
The way we always have.
- Hep birlikte yemeğe gitmiştik. Nick ziyarete geldiğinde hep yaptığımız gibi.
We all went out to dinner together, which is what we usually do when Nick visits.
Buzz, Adrian'ın halkla ilişkiler firmasıyla yaptığımız sorguyu tekrar görebilir miyiz?
Buzz, can we see the video again From our interview with adrian's pr team?
Tıpkı jüriye ve mahkemedeki diğer herkese yaptığımız gibi.
Just as we did the jury and all the people in the gallery.
Konuşmak yok. En azından bana ne yaptığımızı, nereye gittiğimizi söyle.
At least tell me what we're doing, where we're going?
O zaman, sanırım ona gerçekte ne yaptığımızı söylersin.
Well, then I hope you told him what we're really doing.
Los Angeles'a yaptığımız gezinin fotoğraflarını buldum.
And I did. I found that picture of our trip from L.A.
Çılgınca bir hafta sonu oldu, evlendik, ve ertesi gün uyandığımızda, çok büyük bir hata yaptığımızı fark ettik.
We had a wild weekend, got married, and woke up the next day and realized that we had made a very big mistake.
Eğer büyükanneniz burada olsaydı, bunu yaptığımız için bizimle gurur duyardı.
If Grandma were here, she'd be proud we were doing this.
Ama her zaman yaptığımız gibi üstesinden geliriz.
But we'll get through it, like we always do.
- Küçükken yaptığımız gibi.
- Oh, just like when we were kids.
Burada ne yaptığımızı bilmiyorum.
I don't know what we're doing here.
Bu yaptığımız şey, herkesin konuşacağı bu konu.
What we've been doing, that's all anyone is gonna talk about.
Yargıç Kober Lucky Dragon için yaptığımız arama emri İsteğimizi reddetti.
So, Judge Kober just denied our search warrant request for The Lucky Dragon.
Yani bu yaptığımızın zina olduğunu biliyorsun.
- So you believe this is fornication.
- Hadi ama ne yaptığımızı gayet biliyordun.
Oh, come on, you know what we were doing.
Sayın Başkan,... teknesine iniş yaptığımız adamın verdiği istihbarata göre füzeler Paraiso denilen adadan ya alınmış ya da orada üretilmiş.
Uh, Mr. President, the intel from the man whose ship we intercepted suggests that the missiles were either picked up or manufactured from a small island called Paraiso.
Ne yaptığımızı bilmiyorum.
I don't know what it is we're... we're doing.
Zaten bunu yaptığımızı sanıyordum.
I thought that's what we were doing.
Yaptığımız her şey, nasıl düşündüğümüz nasıl uyuduğumuz kiminle yattığımız, ne öldürdüğümüz... Hepsi tek bir şeyle alakalı. Hayatta kalmak.
Everything we do, how we think, how we sleep, who we sleep with, what we kill... survival.
Yani, bu yaptığımızı haklı kılmaz, özellikle de yalan kısmını.
I mean, that doesn't make what we did right especially the lying part.
Ayrıca, burada olsa bile tek yaptığımız şey çörek yemek.
'Besides, even if she wasn't'all we're doing is eating bagels.
Kızlar, eğer Jenna, Rollins ile çalışıyor olsaydı ve yaptığımız şeyi öğrenseydi Sara'yı her şeyi gören köpeği olması için hazırlıyor olurdu.
Guys, if Jenna was working with Rollins and she just found out what we did she could be grooming Sara to become her new seeing-eye dog.
Hanna'yı kurtarmak için yaptığımız gibi.
Just like we did everything we could to save Hanna.
Biri ne yaptığımızı biliyor.
Somebody knows what I did.
Geçen hafta yaptığımız gibi polisleri çağırıp hızlıca gidelim mi?
Hey, let's do that thing that we did last week with the cops and get an escort again. Yeah.
San Fransişco'da iş yaptığımız bazı insanlar esprilerini yakalayabilirsen komiklerdir.
Some of our business associates in SF, they're a little funny, if you catch my drift.
Bunu yaptığımızı biliyorum.
I know that we do.
Bak ne demek istediğini anlıyorum ama Rebecca ile ne yaptığımızı biliyoruz.
Look, I heard what you said, but Rebecca and I know what we're doing.
* Kesinlikle şu an seks yapmamalıyız * * dedikten sonra yaptığımızdan *
BOTH : ♪ What makes it so good is we just said ♪ ♪ We shouldn't be having sex right now ♪
Stefan... bunu yaptığımız her defasında biraz daha umutlanıyorum.
Stefan... every time we do this, I let myself hope a little.
O gün yaptığımız hırsızlık konusunda Z'ye konuşmaması gerektiğini ben söyledim.
I made Z keep his mouth shut on that BE we pulled, man.
Eğer iyi bir şey ise, tutuklama yaptığımız zaman, Suçlunun yürüyüşünü çekmene izin veririz.
If it's any good, when we make an arrest, we'll let you film the perp walk.
Kızımın yaptığı gibi.
Like my daughter did.
Troy Spooner'a görgü tanıklığı yaptın kızımın saldırıya uğradığı sabah, seninle olduğunu söyledin.
You alibied Troy Spooner out the morning my daughter was attacked, said he was with you.
Hayır ama kız arkadaşım var, Austin'de yaşıyor ve yaptığım işi seviyor.
someone who might be jealous over the attention Nick gave you? No, but I have a girlfriend who lives in Austin and loves what I do because it means I can fly out to see her whenever I want to.
Rüyamda sizin yaptığınız Gwe-bul-no-rio-gae'yi de gördüm sanırım.
I think.. I saw the Gwe-bul-no-rio-gae you made in my dreams.
Harley-Davidson ; İngiliz, Fransız ve Alman ordusunun yaptığı gibi bakım ekibi beklemektense Amerikan askerlerinin sahada motorsikletini tamir etmeyi bilmesini zorunlu buluyor,
Harley-Davidson finds it absolutely imperative that the American fighting man know how to repair his motorcycle in the field, rather than waiting for maintenance crews like the British and the French and the German armies do.
Bana yaptığınız iş teklifi için aradım Quantico'daki eğitmenlik için.
I was calling about the job you offered... uh... the instructor at Quantico?
Benim yaptığımı düşünmüyorsanız, bırakın gideyim.
- So you have no technical knowledge to bypass a security system. If you don't think I did it, then let me go.
Patronumun kız kardeşi olduğu için de yaptığım en küçük şey bile patronuma rapor edilecek.
It is. And, because it's my boss's sister, every little thing that I do is gonna get reported back to him.
Simmons ve senin Coulson eli üzerinde yaptığınız insan dokusu ve kemik yapısı çalışmalarını görünce, anlamıştım.
When I saw the work you and Simmons were doing in replicating human tissue and internal bone structure in Coulson's hand, I knew...
Umarım ne yaptığınızı biliyorsunuzdur.
I hope you know what you're doing.
Kızım, Lyold Garber'ın veya Peter Florrick'in yaptığı yasadışı işlerden hiçbirini bilmiyor.
- My daughter knows nothing about anything illegal Lloyd Garber or Peter Florrick did... may have done.
Sakın ona böyle bir şey yaptığımızı söyleme.
Don't tell her we did that.
Ne yaptığını öğrendiğinde duyacağımız tek söz Ben'den çıkacak.
Okay, the only swearing will be from Ben when he hears what you have done.
Sonrasındaysa kullanıcılarımızın sohbet sırasında ticaret yaptığını fark ettik. Bu da bizi bu düşünceye yönlendirdi.
And then we noticed that our users were trading during chat, so we go where the user behavior takes us.
Ben de aynısını söyledim.. .. ama kendisi ikincil işlemcinin, GPU önbelleğinde hız aşımı yaptığı.. .. konusunda söylenip duruyor.
That's what I told her, but she's been complaining that the secondary processor keeps overclocking the GPU cache.
Zaman yolculuğu yaptığında karşılaştığımızı söylüyorsun.
And you said we've met before, when you traveled through time.
Ihab'a yaptığınız teklifin aynısını ben size yapıyorum.
The offer you made Ihab, I'm offering you the same thing.
yaptı 88
yaptın 100
yaptım 350
yaptılar 29
yaptık 46
yaptınız mı 19
yaptın mı 91
yaptım bile 41
yaptığını beğendin mi 27
yaptım mı 24
yaptın 100
yaptım 350
yaptılar 29
yaptık 46
yaptınız mı 19
yaptın mı 91
yaptım bile 41
yaptığını beğendin mi 27
yaptım mı 24