Yatağın altında translate English
897 parallel translation
Sonra reçeteye konyak yazıp işe yarıyor mu diye denemek ister. Sen ölüp ölmeme arasında karar verirken onlar yatağın altında "Sweet Adeline" i söyler.
Then they prescribe brandy and have to sample themselves to see if it's any good, and by the time you're deciding whether to live or die, they're under the bed singing "Sweet Adeline"
Yatağın altında olduğuna nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz?
What makes you so sure they oughta be under the mattress?
Çöpe gitmesini engellemek için yatağın altında saklamamız gerektiğini düşünmüyor musunuz?
Don't you think we ought to put it under the bed to avoid the dustbin?
Yatağın altında biri yoktur umarım.
No one under the bed, I trust.
Yatağın altında bir tane daha vardı galiba.
I think I've got another one under the mattress.
yatağın altında.
Under the mattress.
Yatağın altında bir şişe hap buldum.
I found a bottle of pills under the bed.
Cooper yatağın altında mı diye bakmaya gelmişlerdir.
They've probably come to look under your bed for Master Cooper.
Sen neredeydin, yatağın altında mıydın?
Where were you, under the bed?
Bayan Ballew yatağın altında bir adam buldu.
Mrs. Ballew found a man under the bed.
Cidden, eğer bir adam alığın tekiyse... bırakalım elbisesini giyip yatağın altında saklansın.
Seriously, though, if a man's a ninny... let him put on a dress and hide under the bed.
Benim yatağın altındaki varlığımı açıklamak kapının yanında bulunuşumu açıklamaktan çok daha güçtür.
My presence under the bed would be much harder to explain than my presence by the door.
Öğrendim ki, insan diz çökerek olduğu gibi yatağın altında da aynı etkinlikte dua edebiliyor.
I have learned that one can pray just as effectively under the bed as kneeling beside it.
Yatağın altında!
Under the bed!
Yatağın altında beni tutmak istersin!
You'd love to keep me under your bed!
- Yatağın altında bir adam mı?
- A man under your bed?
Burada yatağın altında.
- It's here, under the bed.
Yatağın altında mı bulursun, bir satıcıdan mı alırsın, saksıda mı yetiştirirsin bilmem.
You get them under the bed, you buy them from a vendor, you grow them in a pot.
Yatağın altında.
It's under the bed.
- Yatağın altında.
- Under the bed.
Yatağın altında olduğunu bildiğim zaman bunu kullanmıyorum.
When I know I have it under the bed, I don't use it.
- Yatağın altında ve üstünde!
No, over here on the bed.
Yatağın altında sürekli boş şişeler buluyorum.
- Really? I keep finding empty bottles under the bed.
Hayalet yatağın altında saklanmış bile olabilir.
Perhaps the Phantom is hiding under the bed?
- Yatağın altında mikrofon yok...
- No mikes, chief.
Her zaman yatağın altında biri vardı.
There was someone under the bed all the time.
- Bilemiyorum, belki yatağın altında başka biri daha vardır.
- I don't know. Maybe there's somebody under the bed.
İşte generalim, yatağın altında.
Heres my general, under the bed.
Galli adam yatağın altında ne yapıyor?
What's the Welshman doing under the bed?
- Banyo nerede, yatağın altında mı?
- Where is the bathroom, under the bed? - That's right.
Son defasında yatağın altına düştüm.
Last time this happened, I was crawling under a bed.
Gece onu yatağımın altında bulsam nefret ederdim.
I'd hate to find him under my bed at night.
Benim görevimse, çarın yatağının altına sardalye konservesi boyutlarında bir şeyi koymaktı.
Beneath the bed, I was to leave... an object no larger than a can of sardines.
Yatağının altında değil miydi?
Isn't it under your bed?
Yatağımın altında biraz reçel var.
You'll find jam under my bunk.
Yatağımın altında yok.
Well, he's not under my bed.
Bu yatağın altında yetiştirdik.
Come on, Steve.
Şimdi de altını yatağında kapmak için Klondike'a geldiniz.
Now you come to Klondike to catch them in the gold fields!
Onun yatağında bugüne kadar bir saatliğine bile uykunun altın şebnemini tatmak bana nasip olmadı. Korkulu rüyalarıyla gözlerim hep açık kaldı.
And never yet one hour in his bed... did I enjoy the golden dew of sleep... but have been wakened by his timorous dreams.
İçerde yatağımın altında olacak.
In my room under the bed.
Yabancı bir otelde yabancı birinin yatağının altında hastalanmak ne korkunç.
How awful to be taken ill in a foreign hotel under a strange man's bed.
Senin kulübede, yatağımın altında.
It's in your cabin, under my bed.
- Yatağımın altında bir adam var!
- There's a man under my bed!
Dostum, geldiklerinde, yatağımın altında 6.5 kilo haşiş buldular.
Man, when they come, I got 14 pounds of hash under the bed.
Senin yatağının altında, Katia.
Under your mattress, Katia.
Sokaklarda, pencerelerin altında. Yarın güneşle birlikte uyanalım. Yatağımıza ulaşsın, senin gözlerine.
Tomorrow we'll wake up late as the sun creeps into bed and overyour eyes.
Bu sabah yatağının altında Alman buldun mu?
Find any Germans under your bed this morning?
Mahalle arasında gördüğümde hepimizin yatağının altına bakmasını öneririm.
When I discover one in a peaceful neighborhood I recommend all of us take a good look under our beds.
Bahse girerim yatağının altında gizlenmiş bir bohça vardır.
I bet you got a bundle tucked under the mattress.
Yatağının altında tek çift ayakkabı görmekten sıkılmadığını söyleme sakın.
You can't tell me you aren't bored seeing just one pair of shoes under your bed.
Tek bir takım elbisesi olan satıcı gibi. Yatağının altında saklıyordu.
the salesman with one suit, he keeps it under the bed.
altında 26
altından 17
yatağa 92
yatağa gel 55
yatağa git 40
yatağa gir 32
yatağına geri dön 17
yatağına git 75
yatağa dön 27
yatağına dön 57
altından 17
yatağa 92
yatağa gel 55
yatağa git 40
yatağa gir 32
yatağına geri dön 17
yatağına git 75
yatağa dön 27
yatağına dön 57