Yaşayacaksın translate English
1,818 parallel translation
Ne yani, Decatur mahallesine geri dönüp koyduğum punkçularıyla mı yaşayacaksın?
So, what, are you gonna go back to living on Decatur Street with the fuckin'gutter punks?
Aklında hep bu an ile yaşayacaksın.
This moment will allways haunt you
Sonsuza dek yaşayacaksın.
You will live forever.
Yaşadığım mucizeyi yaşayacaksınız.
You will experience the miracle that I have felt.
Gelip Moskova'da benimle yaşayacaksın.
You'll come live with me in Moscow.
Bu dairede beraber yaşayacaksınız.
You live in this apartment together.
Biz öleceğiz. Sen yaşayacaksın.
We will die... you will live.
Daha önce hiç tatmadığınız acılar yaşayacaksınız.
" You are going to suffer in ways you never heard of.
"'Hangimizle yaşayacaksınız? 'diye sordular. "
They wanted us to choose which of them we'd live with.
Yaşayacaksın, dostum.
You're just living, man.
- Yaşayacaksın
You will survive.
Yoksa yine sorun yaşayacaksın.
Otherwise you'll get ironed out again.
Eminim yaşayacaksın.
I'm sure you're relieved.
Güzel bir hayat yaşayacaksın anlamına geliyor.
Meaning that you will have a very good life.
İçinde yaşayacaksın tabii ki müdür.
Live in it of course, boss.
"Bazı aşklar yaşayacaksın."
So many lovers come.
- Bhaskar... kız arkadaşımın sevgilisi olup onunla gemide aşk yaşayacaksın ben de sana bir kardeş gibi kıyıdan el sallayacağım.
- Bhaskar.. You wanted to become the lover of my girl.. .. and dance with joy on the boat..
Orada mı yaşayacaksınız?
Will you live there?
Okulun geri kalan yıllarında bu çöplüğün içinde soyutlanmış ve güçsüz olarak mı yaşayacaksınız?
Do you really wanna spend the rest of college locked up in this crap hole, disenfranchised and powerless?
Ve siz sonsuza kadar yaşayacaksınız.
And you shall all live forever.
101 yaşına kadar yaşayacaksın.
You'll live to be 101.
Ömrün boyunca bu pişmanlıkla yaşayacaksın.
You will live to regret this.
Çok basit. Mücevherleri çalacaksın, yurt dışında satacaksın ve Maggie ile sonsuza kadar mutlu bir şekilde yaşayacaksın.
You steal the jewels, sell them abroad... and you live happily ever after with Maggie.
Ama ölmeden önce abimin yaşadıklarını yaşayacaksın.
But, before you die, you're going to feel what my brother felt.
- Sanırım yaşayacaksın.
Well, it sounds like you're going to live.
Nasıl yaşayacaksınız?
How will you live?
Şimdi ise onların arasında yaşayacaksın.
And now you've come to live amongst them.
Taşınacaksın ve onunla mı yaşayacaksın?
You were gonna walk out and move in with that little bitch?
Bir mağarada falan mı yaşayacaksınız?
Go live in a cave?
Sonsuza kadar o 3 ihtiyarın emrinde mi yaşayacaksın?
we enter the city together... unless you want to be under the power of those three old men forever
! Anlaşılan sert bir ilk gün yaşayacaksın evlat.
You're gonna have one hell of a first day, boy.
Benimle yaşayacaksın çünkü bir polisi ancak bir polis anlar.
You're going to live with me now'cause...'cause only cops understand cops.
Orada tek başına yaşayacaksın.
You can live there alone, just by yourself.
Yani sen... bu şeydemi yaşayacaksın?
[Chuckles] So you'd... you'd live on it?
Biz bizim gün biz onu istediğiniz şekilde yaşayacaksın.
We are going to live our day the way we want it to.
Tamam, yaşayacaksın.
- OK. You're going to live.
- Yarım gün daha fazla yaşayacaksın.
You'll live half a day longer.
Elbette yaşayacaksın.
Sure you will
- Orada yaşayacaksınız.
- That's where you're going to live.
Onu yakalayıp intikam almak için yaşayacaksın, değil mi?
You have to stay alive to catch him and get revenge, right?
Yalnız bir kere yaşayacaksın!
You only live once!
Böyle şeyler kuracaksan kafanda nasıl yaşayacaksın, onu soruyorum.
But to not live your life? What the fuck are you gonna do?
Sen benim üstümden yaşayacaksın.
You're gonna live through me.
Şimdi ya bununla yaşayacaksın, yada onu öldüreceksin.
Now you're going to have to live with it or kill him.
Yani evi satın aldı ve orada onunla yaşayacaksın.
So he bought it and you'll live there with him.
Tamam, yaşayacaksın.
OK, you're gonna live.
Kaç yaşına kadar yaşayacaksın?
How long will you live?
İşinizin gerektirdiği disiplinle gizli yaşayacaksınız.
Live undercover with the discipline it entails.
Kamuflajınızı gerçekleştirip bunun gerektirdiği şekilde yaşayacaksınız.
Maintain your legend to fit in with your cover.
Sen burada kafana göre yaşayacaksın.
You're gonna be out there on your own making life and death decisions.
Orada mı yaşayacaksın?
You'd live there?