Yüzüm translate English
1,672 parallel translation
Eve yüzüm ya da gururum zarar gömmüş halde gelirdim. Nate bana kimin yaptığını söyletirdi ve gidip bana işkence eden kişiyle konuşurdu.
I had come home with my face or my pride bruised, and Nate would make me tell him who did it.
Dün gece yüzüm çıktı.
My face came off last night.
Yattığımda yüzüm çıkıp duruyor.
My face keeps coming off when I go to bed.
Sanki yüzüm yerinden çıkıyor Keith.
Keith, I feel like my face is coming off.
Evet yüzüm telefonla seks reklamında kullanılmış.
Top right. Yes, that's my face that you see on a phone-sex ad.
Yüzüm olabilir, ya da yürüyüşüm.
It might be my face, or the way I carry myself.
ama yüzüm profilden çok daha iyi görülecekti, aynı şekilde, daha sade bir görünüm için beni 2 boyutlu olarak ifade etmeleri en iyisiydi.
But my face would be seen more clearly in profile, like so, and to make the image less complicated they'd want me to be two-dimensional.
Bakmaya yüzüm yok.
I am so ashamed.
Yüzüm senin gözlerinde.
ISOLDE [IN VOICEOVER] : My face in thine eyes.
Yüzüm senin gözlerinde seninki de benimkinde ortaya çıkıyor.
ISOLDE [IN VOICEOVER] : My face in thine eyes. Thine in mine appears.
Yüzüm!
My face!
Ama altı ay sonra beni erişmek istediğim yerlere getirecek bir yüzüm ve vücudum olacak.
But six months later I'm gonna have a face and a body that's gonna get me to places where l wanna be.
Yüzüm olmaz! - Hayır.
Not the face!
Yüzüm -!
Not the...
Yüzüm onun rüyalarına dadanıyor.
My face haunted his dreams.
Herneyse, bu benim gerçek yüzüm değil.
And anyway, this is not my real face
Bugünden itibaran, senden hiçbirşey saklanmayacak..... ne yüzüm, ne de adım.
From today, nothing will be hidden from you neither my face, nor my name.
Öte yandan bu adil bir şey, çünkü bir yanım... karanlık yüzüm... o daireyi bir kafes gibi görüyor.
But that's just to justify it, because there's a part of me so dark, that sees that circle as a cage.
Ben de senin gibiyim, ilgi çekici bir yüzüm var.
I'm like you, I've got an interesting face.
Yüzüm ilgi çekici değil mi?
My face isn't interesting?
Gücüm, kibarlığımdan gelsin. Bu umutla yüzüm kızarıyor, kılıcımı kınına koyuyorum.
Let gentleness my strong enforcement be in the which hope I blush and hide my sword.
Yüzüm sana dönük olacak, değil mi?
So I gotta face out toward you?
Yarın okula gelecek yüzüm yok.
I can't show my face at school tomorrow.
Geri döndüğümde tüm yüzüm yara bere içerisindeydi.
And when i come back, my face all bruised up.
Yüzüm gerçekten acıyor.
My face really hurts.
Bu benim yüzüm değil.
It's not my face.
Biliyorum, yüzüm mideni bulandırıyor.
I know this face repulses you...
Evet, Mayfair'de dolaşmaya çıkmıştım ve geriye bir bacağım eksik yüzüm korku gösterilerine çıkmaya uygun bir şekilde döndüm.
Well, it was the damnedest thing. I pop out for a stroll in Mayfair, and come back minus a leg, and a face fit for a sideshow.
Uyanmaya karar verdiğinde... göreceği ilk şeyin, benim yüzüm olmasını istiyorum.
And when he decides to wake up, I want my face to be the first thing he sees.
- Kalbimde yüzüm gibi mi oldu?
Did my heart turn with my face?
Okula bir daha geri dönmeye yüzüm yoktu.
I'm ashamed to go back to the Gate ever again.
Benim Tanrı'nın huzuruna çıkacak yüzüm var ama senin için endişeleniyorum.
But I'll be able to stand before God, and I'm a little worried about you.
Yeni yüzüm nasıl?
How about my new face?
Utançtan yüzüm kızarıyor.
Makes me blush.
Beni vuracaksan ömrünün geri kalanı boyunca yüzüm gözünün önüne gelecek. Arkamı dönsem de dönmesem de.
If you shoot me you will see my face every night for the rest of your life whether I turn around or not.
Kahretsin, yüzüm çok yağlı.
Geez! My face is so oily.
Fotoğraflarda benim yüzüm hariç herkesin yüzleri silinmiş şekildeydi.
Of the headless people in my pictures, I am the only one remaining.
Bak, işte benim yüzüm.
Look, there's my face.
Dürüst bir yüzüm var.
I got an honest face.
Yüzüm. Anlıyorum.
My face.
Öteki yüzüm, öteki yüzüm Öteki yüzümü göreceksin
The other side, the other side The other side, you'll see
Öteki yüzüm, öteki yüzüm Öteki yüzüm benim
The other side, the other side The other side of me
Gazabım da tıpkı yüzüm gibi çarpıktır.
My rage is just as twisted as my face.
- Yüzüm şişman mı gözüküyor?
Did my face look fat?
Biliyorum birbirimizi görmeyeli yıllar oldu ama yüzüm sana kilolu geldi mi?
I know it's been years since we've seen each other... but does my face look fat to you?
Yüzüm şişman mı diye sormadan önce durakladın gibi.
Well, earlier when I asked you if my face looked fat, you kind of paused.
Teşekkür ederim. Yüzüm biraz büyük.
Yeah, a little bit.
Ve yüzüm güldü.
I met you and I got... to laugh, and make love...
Benim yüzüm.
- My own face, OK?
Yüzüm donuyor.
My face is freezing.
Yüzüm!
My punim!