Zorlaşacak translate English
204 parallel translation
Bundan sonra her şey daha zorlaşacak ama ne yapmam gerektiğini bilmiyorum.
I know that you're going to go through a lot. But, I'm not quite sure what it is that I can do to help.
İnan bana, işler zorlaşacak.
And believe me, the going's liable to get tough.
Saklandıkça işi daha da zorlaşacak.
The longer he hides out, the tougher it'll be.
Daha da kötüleşirse karşıya geçmek zorlaşacak.
If it gets worse, we'll have a bad time crossing.
fakat Abilene'ye yaklaştıkca işimiz iyice zorlaşacak.
But the closer we get to Abilene, the more you've got to worry.
Herşey yarın sabah senin için daha da zorlaşacak.
Your hill's gonna get higher to climb come tomorrow morning.
Barikatları geçerlerse, işimiz daha da zorlaşacak.
If those roadblocks don't pick those boys up, we may have to fine-comb a lot of ground before we're gonna flush'em.
Burada işler fazlasıyla zorlaşacak, biliyoruz.
It's gonna be more than a little rough around here.
Ama bu şekilde devam edersen, daha da zorlaşacak.
But if you carry on this way it becomes even more so.
Bu işlere madenlerde başladık, madenlerde bitireceğiz. Önümüze gelen her şeyi kazacağız. İşler gittikçe daha da zorlaşacak toprağın içinde ölene kadar.
We started out in the mines and we'll finish that way, too taking anything that comes along getting from bad to worse till we drop in our tracks.
İşin aslını isterseniz, daha da zorlaşacak.
As a matter of fact, it's going to get a lot tougher.
Onu bulmak zorlaşacak.
It will be even harder to find her.
Hayat iyice zorlaşacak.
Life will be hard.
Eğer oda elden çıkarsa, köy halkının hayat mücadelesi zorlaşacak.
If it's taken away, the people of this village can't survive.
Bilmezsem, seni korumam zorlaşacak.
If I don't know, it will be harder to protect you.
- Bunu yapmak bir ayımızı alır. Ve bir ay içinde bu hattı geçmek giderek zorlaşacak.
In a month, that line's gonna be real hard.
Görmesi zorlaşacak.
Be harder to see.
Yarın bir şey göremezsek işler çok zorlaşacak, Temel Reis.
It will get very difficult if we see nothing tomorrow, Popeye.
Baskıyı arttırdığınız sürece gezegenleri denetim altında tutmanız da zorlaşacak.
The more you tighten your grip, Tarkin the more star systems will slip through your fingers.
Bekledikçe iş daha zorlaşacak.
The longer we wait, the tougher it will be.
"Duble, Don". Gittikçe söylemesi zorlaşacak.
"Double Don." That'll be hard to say by the shank of the evening.
Tamam, neyse, erteledikçe bitirmek zorlaşacak.
OK, regardless, the longer you wait to kill it, the worse it's gonna be.
Bir süreliğini işler zorlaşacak.
Things are gonna be tough for a while.
Sanırım artık işler zorlaşacak.
I guess from now on it's gonna be shitty.
Dostum, şapka ve gözlüğünü çıkaracak olursa, onu bulmamız zorlaşacak gibi.
Boy, if he takes off that hat and those glasses, he's going to be mighty hard to find.
Yolculuk sırasında her şey zorlaşacak...
When you're away, everything will be hard...
Efendim, oylarınızdaki düşme devam ederse işler daha da zorlaşacak demektir.
If your approval rating continues to drop... things are gonna get tight.
Bu şekilde yaşaması uzadıkça, geri dönüşü zorlaşacak.
The longer he lives like this, the harder it'll be to go back.
Eğer bu doğru ise Kaptan ve Tom'un yerini bulmak dahada zorlaşacak.
If that's true, it's going to be harder to locate Tom and the Captain.
Şimdi bakın, hafiflemeyecek, dahada zorlaşacak
Now, look, this is not gonna get any easier, it's only gonna get harder
Her geçen gün biraz daha ayrılıyorlar, gittikçe daha da zorlaşacak.
Every day they spend apart, the more difficult it's going to be.
Zorlaşacak.
It'll get rough.
Ama işler bundan sonra zorlaşacak.
But now is where it gets tough.
Ne kadar beklersek, ondan kurtulmak o kadar zorlaşacak.
The longer we wait, the harder it will be to dislodge him.
Sadakatsiz olabiliriz ama, şüphelendikleri için değil. Anlayacakları tek şey, bize ulaşmaları zorlaşacak olması.
Not because they suspect, we might be unfaithful, but because they understand, that we're escaping out of their reach.
Bu çakal için hayat daha da zorlaşacak fakat kuzgunlar ve kartallar çoktan mahsullerinden yararlanmakta.
For this coyote, life will get harder but the ravens and the eagles are already reaping benefits
Nefes alıp vermesi zorlaşacak.
It'll make it more difficult for him to breathe.
Gelecekte sen şüphe etmek daha da zorlaşacak.
It's going to be harder to doubt you in the future.
- Testleri çalmak daha da zorlaşacak. - Evet, muhtemelen.
- They'll make the tests harder to steal.
gemide daha uzun sür kalırsan, eve dönmen daha da zorlaşacak.
the longer you stay on board, the more difficult it will be for you to go home.
Herhangi bir bilgimiz olduğunu inkar ediyoruz, fakat bu iş giderek zorlaşacak.
We're denying any knowledge, but, uh... this is gonna get sticky.
Önümüzdeki birkaç gün zorlaşacak.
- Gonna get harder in the next few days.
2 saat.Adamım, işi oldukça... zorlaşacak.
2 hours. Man, she's going to be... really messed up.
Kanat çırpmam zorlaşacak, o yüzden şimdi tam vakti.
My flapping will get anemic, so the time is now.
En azından atmosferdeki pislik yüzünden tespit edilmemiz zorlaşacak.
At least all that crap in the atmosphere makes us harder to detect.
Al, kendine bakman gittikçe zorlaşacak.
Al, it's gonna become harder for you to be able to take care of yourself.
Giderek zorlaşacak.
It's only gonna get worse.
Beklediğin sürece zorlaşacak.
The longer you wait, the harder
İşin içine müttefiklerimizi kattık mı uçakları geri çağırmak daha zorlaşacak.
Once we bring our allies in on this, it'll make it much harder to recall those planes.
Demek istediğim, kürsüden inmene sebeb olan ulusal güvenlik meselesini açıklayabileceğimizi düşünüyorum. Fakat Anne'e karşı olan suçlamalarla başedilmesi daha da zorlaşacak.
We can explain the national security issue that pulled you offstage, but the allegation against Anne will be a lot harder to handle.
Yola devam etmek iyice zorlaşacak!
Go on!