Zorundadir translate English
22 parallel translation
Askerler ise kisitlamalara göre hareket etmek zorundadir.
There are certain restrictions a soldier serves under.
Gösterinin ebedi olarak gösterdigi seyler degisime dayalidir ve temelleri degistigi için degismek zorundadir.
What the spectacle presents as perpetual... is founded upon change, and must change with its base.
Sahip olma konusunda uzman olan ve bu nedenle de esyalarin egemenliginde olan kisilerden olusan yönetici sinif kaderini, bu somutlastirilmis tarihin muhafazasina baglamak zorundadir.
The ruling class, made up of specialists in the possession of things, who are themselves, because of that, a possession of things, must tie their fate... to the maintenance of this reified history, to the permanence of a new immobility in history.
Varligi her yerde asikar olmasina ragmen, bürokrasi bir sinif olarak görünmez olmak zorundadir. Sonuç olarak tüm sosyal yasam manasizlasir.
Spread out everywhere, bureaucracy should be the invisible class for consciousness, so that all of social life becomes insane.
Devrimci örgütlenme yabancilasmayla mücadelesini mücadelesini artik yabancilasmis araçlarla veremeyecegini bilmek zorundadir.
the revolutionary organization must know that it can no longer... combat alienation with alienated means.
"... kisi sert önlemlere basvurmak zorundadir. "
"... one has to employ desperate measures. "
Ne yazmak zorundadir?
What shall I write?
Ama simdi onun duvarlari duymak zorundadir daglayan çigliklari!
But now its walls shall hear heartrending screams!
Bu yüzden, insanlar kendilerinden korunmak zorundadir.
Therefore, humans must be protected from themselves. TRASK :
Evlilik oncesindeki gece... Genc kizlar yikanmak zorundadir
Young girls must take a bath... on the evening before their wedding day.
Tavsan kopekleri atlatmak zorundadir.
And the hare has to outrun the dogs.
Bazen kralice kralligin iyiligi icin kurban edilmek zorundadir.
Sometimes the queen has to be sacrificed for the good of the kingdom.
Bunun gibi sartlarda yasam, hayatta kalmak icin mücadele etmek zorundadir.
In conditions like this life of any sort has to struggle to survive
Yosunun icinde barinan canlilarin cogu yemek yemek icin riske girmek zorundadir.
Many of the creatures that shelter in the kelp have to venture out in order to feed.
"Tüm kadin çalisanlar, istenirse çiplak poz vermek zorundadir."
- X will put all my previous models to shame.
"Tüm kadin çalisanlar, istenirse çiplak poz vermek zorundadir."
Oh, why didn't I get that upgrade?
Saglik sigortaniz olmasa bile, acil servisler agir durumdaki yaralilarla ilgilenmek zorundadir, yani...
Even though you don't have a medical insurance, - emergency rooms are mandated by a federal law to treat critically injured patients, so...
Ben vermek biraz çok vermek zorundadir. Aç beni ".
They receive little, if give a lot.
Her tutuklu, yanina, bir çift ayakkabi, iki çift çorap, iki gömlek,.. ... iki çift iç çamasiri, bir kazak, bir çarsaf takimi,.. ... bir kâse, bir bardak ve bir battaniye almak zorundadir.
Each detainee is allowed one pair of shoes, two pairs of socks, two shirts, two pairs of underwear, a sweater, a set of sheets, a bowl, a cup, blankets...
Sevgililer beraber yasamak zorundadir.
Lovers have to live together.
Sen buradasin. Ve buradaki kizlar diger kizlarin yapmak istemedigi seyleri yapmak zorundadir.
You are here, and girls who are here must do things that other girls would not do.
Tüketilebilir yasama çabasi sürekli olarak genislemek zorundadir çünkü sürekli olarak sikintiyi bünyesinde barindirir.
But if consumable survival is something which should... always increase, it's because it never ceases to contain privation.