Zorunlu translate English
2,011 parallel translation
Tüm hava hekimlerinde zorunlu.
All Medevac pilots have to.
Artı, zorunlu olarak uyuşturucu terapisine gidecek.
And participate in mandatory drug counseling.
Danışmanlık, çatışmaya karışan CBI ajanları için neden zorunlu biliyor musun?
Do you know why counseling is mandatory for CBI agents who've been involved in a shooting?
Ve bu yüzden ben bu formları imzalayana kadar zorunlu kalmaya devam ediyor.
And that's what it remains mandatory until I sign and file this form.
İlk iki oyunda yağmurluk giymek zorunlu.
The first two rows have to wear ponchos.
Öncelikle, katkının zorunlu olduğuna dair olan yanılgıyı düzeltmek isterim.
First i would like to dispel the rumor That there is a mandatory contribution tonight.
Zorunlu olarak Stew'i orada bir yerde saklamak zorunda kalmıştır.
He's bound to have Stew stashed up there somewhere.
Haftaya bir seminer var ve katılmak zorunlu sizin için bile, Bay Callen.
There's a seminar next week and it is mandatory, even for you, Mr. Callen.
Benim buradan ayrılmam için zorunlu emeklilik ve demir testeresi gerekmişti.
Took me mandatory retirement and a hacksaw to get out of this place.
Daha mutlu olmak ve kendine güvenmek istiyorsan, bu zorunlu.
That is essential, if you want to become happier and more confident.
Doktor zorunlu gözaltı emri doldurmuş.
The doctor who examined Catherine made a request for hospitalization.
Zorunlu kalırsam seni vururum.
I will shoot you if I have to.
Nairobi'ye zorunlu iniş yapmışlardı!
To land a plane in Nairobi.
Son üç haftamı zorunlu toplum servisi için harcadım.
I've spent The last three weekends finishing up community service.
Vichy rejimi zorunlu çalisma hizmeti koyarak, Almanya için 600.000 Fransiz isçi gönderir.
The Vichy regime institutes a compulsory labor service and drafts 600.000 French workers for Germany.
Tabii ki, bu karmaşık bir iş, ama İslam alimleri için kilit nokta, Mekke'nin yönünü bilmenin Dünya dikine eğriliğinin değerini bilmeyi gerektirmesi bunun da dünyanın büyüklüğünü bilmeyi zorunlu kılmasıdır.
Of course, this is complicated stuff, but the key point for Islamic scholars is that knowing the direction to Mecca requires a knowledge of how steeply the Earth curves, and that means knowing how big it is.
Şimdi bakın, bilinen dünyanın merkezinde hangi kent yer alıyor ; en geniş yelpazede halkların ve fikirlerin çatışmak için zorunlu olduğu yer neresi.
'Now look at which city lies at the centre of the known world,'a place where the widest range of peoples and ideas'were bound to collide.
Merkez bankasının bastığı banknotları kullanmamızı zorunlu kılan bir yasa yoktur bunu biz seçiyoruz, çünkü alternatiflerden korkuyoruz.
There is no law stating that we have to use federal reserved notes as currency. We choose to, because we fear the alternative...
Zorunlu bir suç.
A necessary crime.
- Zorunlu durumlar için eğitilebilirler.
- They're trained to use deadly force.
Juanita buraya gönüllü geldi. Yoksa mahkeme işe dahil olacak ve bunu zorunlu kılacak, işte burada bulunma nedenin bu.
Juanita came here for help voluntarily before the court stepped in and made it mandatory, that's what you're doing here.
Ondan sonra 14 gün zorunlu psikiyatrik izleme alınır direk ilaçlara başlarlar.
And then he would be in a 1 4-day psychiatric hold, they'd put him on meds straight away.
Eski dostum, gece bekçisi, Robert'i Fransa'daki en değerli eşyayı kurtarmak için güvenlik sistemini bir kaç dakikalığına zorunlu olarak kapatmaya ikna ettim.
I had convinced my old friend, Robert the night guard, to turn off the security system for the few moments necessary to save the most beautiful object in France.
İki farklı işeme tarzı var. Zorunlu ve sosyal işeme.
She has two kinds of, uh, urination... a necessity and a social.
Zorunlu olarak işediğinde, çöküyor ve arka bacakları, gelen akıntıya karşı bir baraj oluşturuyor. Yüzünde sakin bir ifade oluyor.
In necessity, she squats squarely and abruptly right down on her shins, her hind legs forming a kind of dam against the stream that gushes out from behind.
Zorunlu izne ayrılacaksın Chandler.
You're gonna have to take some time off, Chandler.
1 yıl zorunlu tedavi.
A year of compulsory treatment.
Bu zorunlu bir eğitimdir ve hiçbir mazeret kabul etmeyeceğim.
This is mandatory training and I will accept no excuses.
Arthur Miller, zorunlu itirafı ardından ölüme mahkum edilmiş zihinsel özürlü birinin savunmasında konferans veriyormuş.
Arthur Miller was giving a conference in defense of a mentally handicapped person who had been sentenced to death after a forced confession.
Bunlar rica değil, zorunlu.
These aren't requests. These are requirements.
Öyle olsa bile bana zorunlu hapis cezası görünüyor.
Even then I'm looking at mandatory jail time.
Ayrılmamın zorunlu olduğundan kesin olarak emin misiniz?
You are absolutely certain that it's imperative I leave?
Eğer istersen Jim'le konuşurum ama o da sana aynı şeyi söyleyecek. Kalması zorunlu olmayan tüm personel böyle bir fırtınada tahliye edilir.
I'll talk to Jim if you want me to, but he's just gonna tell you the same thing... all non-essential crew get pulled during a storm like this.
Terapi görmen zorunlu.
You are required to undergo therapy.
Yaparız ; çünkü zorunlu hissederiz.
We do more because we have to.
Ford'da ise sendikalarla sadece zorunlu kaldığınızda muhatap oluyorsunuz.
Whereas at Ford, you... Well, you only deal with the unions because you have to.
Jack o zorunlu değil söylemek söylüyor.
Jack says to tell you he can't oblige.
Sevgili Werther'im... malesef şartlar bugün nişanlanmamı zorunlu kıldı.
My Dear. ( Voice of Lotte thought )'The circumstances were, 'I've now engaged.
Resmi kıyafet zorunlu değildir. " yazıyor.
Casual attire, "
Kendini zorunlu hissetme.
Don't feel obligated.
Zorunlu değil ya da ancak zorunlu...
It's not mandatory or compulsory but...
Ama daha zorunlu bir görüşmen mi var?
But you have a more pressing engagement?
Çünkü, bence zorunlu toplantıya kimin gelip, kimin gelmediği Kerry'nin ilgisini çekecektir.
Because I think Kerry would be very, very interested in who was and was not at that mandatory meeting.
Zorunlu mu?
Mm. Mandatory?
Devlet dokuz yıllık zorunlu eğitim vermektedir.
The state regulates a nine-year education.
Peki, bu yurtta kalmanı zorunlu mu tuttular yoksa gelip ailen ile kalabilir misin?
So do they mandate you to stay here at the halfway house, or can you come stay with family?
Cathleen Kerik dün gece beni evden aradı. Ve bana basın toplantısına katılımın zorunlu olduğunu söyledi. Tamam mı?
Cathleen Kerik calls me last night here at the house.
Çeviri : sedating Bu bilimin en büyük gizemlerinden biri, bir gizem ki çözüldüğünde evrene bakışımızı yeniden değerlendirmemizi zorunlu kılacak. Dünya'daki yaşam benzersiz mi?
In this age where armies, governments, and economies all depend on an intricate global infrastructure, you don't need guns and bombs to bring down a superpower.
Bütün bunlar çok enteresan ama Amerikalı gençlerin üçte birinin obez olduğunu ama sadece liselerin % 2'sinde fiziksel aktivitenin zorunlu olduğunu biliyor muydun?
Well, that's all very interesting... but did you know that a third of American teenagers are obese? And only two percent of high schools require any form of daily physical activity.
Zorunlu kalkış sabah saat 07 : 00.
7 : 00 a.m. Mandatory wake-up.
İkisini birbirine karıştırmak zorunlu değil.
sex is mechanical.