English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ Ç ] / Çılgınlık

Çılgınlık translate English

3,488 parallel translation
Bu çılgınlık.
That's crazy.
Çılgınca ama House sırf çılgınlık olsun diye çılgınca şeyler yapmaz.
It is crazy. But House doesn't do crazy just for crazy's sake.
Şöyle oldum, "Adamım, bu çılgınlık."
I was like, "Man, that is just too crazy."
Romalıların çılgınlık olarak gördüğü fırsatları kullanabildiğim için şanslıydım.
I have been but fortunate, to have- - seized opportunity the Romans would consider mad.
Bu çılgınlık.
This is insane.
O çılgınlık bitti diye her gün Tanrı'ya şükrediyorum.
I just thank God every day that that insanity is over.
Bazen çılgınlık sadece çılgınlıktır.
Sometimes crazy is just crazy.
- Çılgınlık bu.
- This is crazy.
- Çılgınlık resmen.
- That is crazy.
Çılgınlık bu.
So crazy?
Çılgınlık.
Crazy.
Bunu tahmin etmek çılgınlık.
That's crazy.
Bu çılgınlık değil.
It's not so crazy.
Çılgınlık bu.
It's madness.
Bu çılgınlık.
This is crazy!
Çok Ee... neredeyse çılgınlık, bilmiyorum.
- Yes. Very er... almost frenzy, I don't know.
Fakat o canavarın başından beri etrafta olmasını istemen çılgınlık.
But you were nuts to have that monster around in the first place.
Bence hepimizin içinde biraz da olsa çılgınlık var, öyle değil mi Jess?
I think we're all a little bit crazy, don't you think, Jess?
Vision. Bu çılgınlık.
This is insane!
Doğru seçimi yaparsam tüm bu çılgınlık sona erer, hayatım da eski haline döner diye düşünüp duruyordum da.
I just keep thinking that if I make the right choice all this madness will end and my life will go back to normal.
Çok üzgünüm ama bu çılgınlık.
I'm so fucking sorry, but this is crazy.
Bu çılgınlık, kendi de kapana kısılmış olacak.
That's crazy, you'd be trapping yourself.
" Bu çılgınlık.
I said, " This is nuts.
"Jenerasyonumun en iyi beyinlerinin..." "... çılgınlıkla yıkıldığını gördüm... "
"I saw the best minds of my generation destroyed by madness".
Bu yüzden bunun anlık bir çılgınlık olduğuna inanmak istiyorum.
So I'd like to believe that it was a moment of madness.
Geçen gün bir çılgınlık yaptık.
We did have some craziness back in the day, though,
Tanrı bilir aklına ne çılgınlık geldi
God knows what she must have thought
Bugüne kadar yaptığınız en büyük çılgınlık nedir soru işareti.
What was the craziest thing you have ever done'?
Çılgınlık bu işte. Tren raylarına uzanmış. Çılgınlık dediğin bu olacak.
A guy, on rail tracks, he's mad!
Çılgınlık! Gel Acun abi!
- Acun Bro, this is wild!
İşte çılgınlık bu kardeşim!
- This was fucking wild!
Tamam, bu çılgınlık.
Okay, that is insane.
Bu çılgınlık.
This is crazy.
Demek istediğim, bu çılgınlık.
I mean, that's crazy.
Bu adamın yaptığı şey çılgınlık.
What this guy is doing is crazy.
Bu ne çılgınlık böyle?
"What's this craze?"
Tamam ama bu çılgınlık.
Okay, all right, this is crazy.
Bu çılgınlık...
That's crazy...
- Çılgınlık bu.
That's crazy.
Annemle bir çılgınlık etmişler.
He had a fling with my mum.
Tamamen çılgınlık.
Cuckoo for Cocoa Puffs.
Bu çılgınlık, değil mi?
It's crazy, right?
- Bence bu çılgınlık.
- Oh, I think it's crazy.
Macaristan'ın başkentini yeni bir çılgınlık silip süpürmektedir : İntihar.
A new craze is sweeping across the Hungarian capital - - suicide.
Bu çılgınlık.
That's nuts.
Rüzgar tüneline hoş geldin arkadaşım, çığlık tiyatrosuna ve çılgınlığın kara deliğine.
Welcome to the Wind-Tunnel, my friend, the Theatre of Screams, the Black Hole of Cal-nutter.
Bu çılgınlık.
I choose the three of us. This is crazy.
Bu çılgınlık.
That's insane.
Emma ve ben aylık satış çılgınlığı için ucuzluk mağazasına gidiyoruz.
Well, Emma and I are heading to the outlet mall for their monthly madness sale.
Kızımın bebeği oluyor, ve siz alışveriş çılgınlığına mı çıkmak istiyorsunuz?
My daughter is having a baby, and you wanna go on a shopping spree? !
Çılgınca. Artık iki azınlığın üyesisin.
Well, now you're a member of two minorities.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]