Ödünç aldım translate English
988 parallel translation
- Onu geçici olarak ödünç aldım.
I only borrowed her temporarily.
Seninle gerçekten konuşmak istediğim için bu kadının bedenini ödünç aldım.
I borrowed this woman's body because I wanted to talk to you face to face.
Az önce ödünç aldım.
I just borrowed it.
İğne ipliğini ödünç aldım.
I borrowed your needle and thread.
Halandan broşunu ödünç aldım.
A pin I borrowed from your aunts.
- Donanmadan senin için ödünç aldım.
- l borrowed it from the Navy just for you.
- Hayır, bir arkadaşımınkini ödünç aldım.
- No, I'm just breaking it in for a friend.
Ben de bayanı eve bırakmak için arabasını ödünç aldım.
So I borrowed his carriage to drive the lady home.
Katırlarımla biraz para ödünç aldım.
Borrowed some money on my mules.
Birinden ödünç aldım.
I borrowed one.
bende ödünç aldım.
So I borrowed these.
Sanırım kendine at arıyordu, Ben onunkini ödünç aldım.
I guess he's looking for a horse, I borrowed his.
Bodrum merdiveninde bileğimi burkmuştum. Pazara giderken canım yanıyordu. Ben de koridordaki raftan Bay Lowry'nin bastonunu ödünç aldım.
Well, I'd sprained my ankle on the cellar steps and it was paining me a lot when I had to go and do the marketing, so I borrowed one of Mr Lowry's sticks from the hall rack.
Sizin için ödünç aldım.
I got it hid away for you.
Çoraplarını ödünç aldım, umarım sorun olmaz.
I borrowed a pair of your stockings. I hope you dont mind.
- Duldan ödünç aldım.
- I borrowed it from the widow.
Onun kaşkolunu ödünç aldım.
I borrowed his scarf.
Bay Mitsuda'dan ödünç aldım.
I borrowed it from Mr. Mitsuda.
Jiroskoplu denkleyicinizden de birkaç sarmal bobin ödünç aldım.
And I borrowed some solenoids from your gyrostabilizers too.
Coupeau'nun kız kardeşinden bir elbise ödünç aldım.
I borrowed a dress from Coupeau's sister.
Ondan ödünç aldım.
I borrowed it.
Bunları ödünç aldım.
I borrowed them.
- Hayır, sadece ödünç aldım.
No, I only borrowed it.
Senin için polis akademisinden ödünç aldım.
Well, this is part of your entrance exam. I borrowed it from the police academy so you could get used to it.
Ödünç aldım.
I borrowed it.
Geçmişte ondan çok şey ödünç aldım.
I've borrowed a lot in the past
Eskiden çıktığım bir cadıdan ödünç aldım.
I borrowed this from a Hallowe'en witch I used to date.
Amcamın arabasını ödünç aldım.
I borrowed my uncle's car.
Gömleğe ihtiyacım vardı ben de ödünç aldım.
It needs washing. It's not mine.
Atı Kızılderili bir kızdan ödünç aldım.
That horse I took from an Injun girl.
İğne yastığını ödünç aldım.
I borrowed your pin cushion.
- Sadece ödünç aldım.
- I only borrowed it,
Teyzemin evini ödünç aldım.
I borrowed my aunt's flat for the weekend.
Ödünç aldım.
It's on loan.
Ödünç aldım, efendim.
I only borrowed it, my dear.
Yapmadım. Parayı yalnızca soruşturma için ödünç aldım.
No, I just borrowed the money for investigation.
Ben bu düdüğü sadece çocuğu mutlu etmek için ödünç aldım.
I only borrowed the whistle to make him happy.
Buraya, benden ödünç aldığınız ceket için geldim.
I'm here for the jacket you borrowed from me.
Şu şehir dışında olduğunu söylediğim arkadaşım... eminim arabasını ödünç almama aldırmaz.
This friend of mine... the guy I was telling you about that's out of town... I'm sure he wouldn't mind if I borrowed his car.
Ben de ödünç aldım...
And he said :
Geçen yıl biri çiftlik almam için beni ikna etti, ben de ödünç para aldım.
Last year somebody talked me into buying a ranch in the Valley. So I borrowed the money from the bank in order to pay for the ranch.
- Dün gece ödünç aldığımız tramvayı.
- The one we took last night.
Telefon edecektim ama ödünç aldığım tabakları getirmek istedim.
I would have phoned, but I wanted to bring back the dishes I borrowed.
- Ödünç aldığımı söyledim ya.
- Just say I drawed ahead.
- Ödünç aldığım 5 dolar.
- Here's that $ 5.00 I borrowed.
Film yapım şirketi onu bitişik ses odasında kullanmak üzere ödünç aldı.
A motion picture company borrowed it to use on the adjoining sound stage.
Ödünç aldığım kitabı geri vereyim dedim.
Just returning the book I borrowed.
Rockefeller'ı ödünç aldığı Rolls Royce'umu göndermesi için çağırtmıştım.
- Do not. Rockefeller called to borrow a Rolls Royce.
Ödünç bir araba aldım.
I borrowed a car.
Bu iki tele çarpınca devre tamamlanacak. Ve buradaki bütün plastik patlayıcılarımı ve ödünç aldığım bu küçük parçayı ateşleyecek.
It'll hit these two wires and we get a circuit that'll send up all my plastic explosives here plus this little item that I borrowed here.
Botlarımı Johnny ödünç aldı.
I need my boots. Johnny's borrowed them.