Ölümüne translate English
5,294 parallel translation
Benim için bir baba gibiydi ve onun ölümüne sebep oldum.
The man was like a father to me, and I got him killed.
Ölümüne savaşacaksınız. Kazanan, özgürlüğünü kazanacak.
You shall battle to the death, and the winner will be given his freedom.
Lindsay iğnelerden ölümüne korkardı.
LINDSAY WAS SCARED TO DEATH OF NEEDLES.
O filmdeki her neyse, Laura'nın ölümüne neden olmuş.
Whatever's on that film got Laura killed.
Sokaktan birini alıp ölümüne dövmüşler.
Why him? I mean, you take a guy off the street, beat him half to death.
Bay Gardner'in ölümüne Jeffrey'in neden olduğuna dair bir kanıt yok.
There's no evidence that Jeffrey was the cause of Mr. Gardner's death.
Neden her mücadele ölümüne olmak zorunda?
Why does every fight have to go to the death?
Ölümüne sebep olan da bu.
That's what got him killed.
Her kimse, dokuz kişinin ölümüne sebep oldu.
Whoever it is let nine people die.
Artık ölümüne bir savaşa girdik.
We're in a fight to the death now.
Ölümüne içti.
She - - she drank herself to death.
Ölümüne yas tutamam.
I cannot mourn his passing.
Çünkü öğretmenimdi ve ölümüne çok üzülmüştüm.
Because she was my teacher, and I was very upset about her death.
Bildiğim şey ölümüne üzülüyorum.
I do know... that I'm sorry he's gone.
10 gün büyük sıkıntı çekebilirsin ama sen ölümüne imanlı ol!
You shall have tribulation ten days.
Jumbo jetin bombayla patlatılması 246 yolcunun ölümüne sebep oldu.
246 passenger fatalities in the bombing of the jumbo jet.
Seni ölümüne terketmeye niyetim yok.
I am not about to let you die.
Ölümüne bağlıdırlar.
They stick to it like a tattoo on a fat chick.
Saldırının ÖSB ajanı Dane Lisslow'un ölümüne sebep olduğu bu sabah cesedinin bulunmasıyla teyit edildi.
It has been confirmed that the attacked did claim the life of SCU agent Dane Lisslow whose body was recovered this morning.
Burası birkaç gencin gey bir adamla ölümüne kavga ettiği yer.
This is where some teenagers beat a gay guy to death.
Ama kız.. Vincent Keller'ı kardeşinin ölümüne bağlayabilecek tek kişi.
But she is the only one who can tie Vincent Keller to your brother's death.
Bizi iflas ettirmekle tehdit edip 38 insanın ölümüne sebep olan PR operasyonu gibi bir operasyonla Neal'i radikale çevirmeyi tehdit ettin.
And you threatened to bankrupt us and to have the same PR operation that got 38 people killed turn Neal into a radical.
Ama hikayenin Don'un anlatmak istediği başka bir kısmı daha var. O kısım yakın dostumuzun ve liderimizin ölümüne sebep olan kişinin ben değil, onun olduğunu gösteriyor.
But there's another part of the story that Don's going to tell you about that strongly suggests it was him and not me that precipitated the death of our very close friend and leader.
Onu sakın dinleme James, ölümüne sebep olacak!
Don't listen to him, James. He'll get you killed.
Ben sadece evlenmek üzere olan bir gelin gibi hissetmek istedim sürekli beni ölümüne korkutan o zindanda olduğumu düşünmek yerine saçma sepet parti malzemeleriyle ve gelinlikler giyip mutlu olmak istedim.
I just wanted to feel like a bride-to-be, you know, I wanted to be all blissed out on wedding dresses and silly phallic party favors, instead of constantly thinking about being in that dungeon, scared I'm about to die.
Kimin için çalışıyorsan, ve benim rozet numaramı kullanarak... senin o suc mahallilerine gelmeni sağlayan kimse eğer... İçine bulaştiğin bu şey, kötü. Ve ölümüne neden olacak.
Whoever you're working for and whatever's got you showing up at crime scenes using my badge number, this thing you're mixed up in, it's bad, and it's gonna get you killed.
Benim gibi adamlar olmasaydı, senin gibi herifler keskin çubukları, ölümüne birbirine sokmaya çalışırdı.
If it weren't for guys like me, chaps like you would still be poking each other to death with sharpened sticks.
Düşük seviyede bilgi, yedi insanın ölümüne sebep olmaz.
Low-grade intel doesn't get seven people killed.
Hepimizin ölümüne neden olacak bir çocuk için niye ıstırap çekmeyi göze alıyorsun?
Why are you willing to suffer like this to protect a child who will destroy us all?
- Ölümüne!
- To death!
Muhtemelen kaçırılıp ölümüne dayak yiyeceğim.
I would probably be kidnapped and beaten to death.
- Ölümüne! Konuş piç herif!
You bastards!
Büyük ve cereyanlı bir evdeki boş bir varlık onu ölümüne sıkan bir adamla beraber.
A hollow existence in a large and draughty house, with a man who bores her to death?
Bende ölümüne kanıyorum.
I'm bleeding to death.
Kızının ölümüne sebep ben miyim?
Was it me that got your daughter killed?
Ölümüne mücadele mi?
Fight to the death?
Birbirimize ölümüne bağlıyız.
Our bond is for life.
Ölümüne komiğim ben.
I'm dead funny, me.
Patronu'nun ölümüne çok etkilenmiş gibi gözükmüyor.
He didn't seem too shaken up over his boss's death.
- Oğlan çocukları annelerinizi ölümüne korkutuyorsunuz.
Boys. Worry your mother to death.
Bu kitapların hepsindeki ortak tema insanların sadece görmek istediklerini görecekleri inanmak istediklerine inanacakları ve bu inançlar için ölümüne savaşacaklarıydı.
I discovered a theme running through those books... That men will see what they want to see and believe what they want to believe and fight to the death for those beliefs, no matter how misguided or hopeless.
Yalnızca güzel bir aktristin ölümüne neden olan kötü bir kaltak ve buna rağmen başını dik tutup güzelce yaşayan utanmaz bir sürtük!
I'm just a bitch who drove a beautiful actress to her death. A brazen bitch who lives with her head held up high after that.
Şimşon'un arzusunun cinsel birliktelikle tamamlanmasının onun ölümüne yol açacağını biliyor.
She knows that this consummation of his desire is going to lead directly to his death.
Titian bu resmi tamamlamıyor. Resim ölümüne dek stüdyosunda kalıyor. Ölümünden sonra stüdyosundan satın alınarak buraya getiriliyor.
This painting remains in Titian's studio, never finished by Titian, and is bought from his studio after his death.
Dünyada herkesten çok sevdigin kisilerin ölümüne tanik olmanin nasil bir sey oldugunu biliyor musun?
Do you know what it's like to witness the death of those you love more than anyone else in the world?
Güvenli ev yangınında beş ajanın ölümüne dayalı olarak Ajan Paul Briggs'e yaklaşmak üzereyim.
I am about to approach Agent Paul Briggs regarding his role in the deaths of five agents in the safe-house fire.
- Kardeşinden ölümüne korkuyorum.
Your brother scares me to death.
Dr. Jennings'in ölümüne yol açtığı ile ilgili saçma teori konusunda mı?
"This," being your ridiculous theory that he was instructed to kill Dr. Jennings?
Ama onu tehdit ettiniz. Ve ölümüne yol açan parça, sizin adınıza gönderilmiş.
But you did threaten him, and the parts used to make the device that did kill him were all sent to a P.O. box in your name.
Akıllı, azimli ölümüne bağımsız, sürekli yalnız kurt takılırdı ki bu saha ajanları arasında tam olarak alışılmadık bir şey değil.
Smart, driven, independent as hell. Definitely a lone wolf, although that's not exactly unusual among the best field operatives.
-... ışığın ölümüne.
~ ( TOGETHER ).. dying of the light.