Üst kata translate English
952 parallel translation
Beni üst kata taşıyorsun.
You carried me upstairs.
Şimdi, neden üst kata gidip biraz uzanmıyorsun?
Now, here, why don't you go up to your room and lie down?
William biz de üst kata çıkmalıyız.
We must go upstairs, too, William.
Lestrade, adamlarından birini üst kata yolla, olur mu?
Lestrade, send one of your men upstairs, will you?
Çok ufak bir ihtimal elbette ama üst kata çıkalım.
It's only the very faintest chance, of course, but come on upstairs.
Bu noktada içkimi içtikten sonra, üst kata çıktım.
Now, at this point, having had a drink, I went upstairs.
- Niye üst kata çıktın?
Why did you go upstairs?
Sen üst kata çıkmadan önce, sana nasıl iyi bir... Noel Baba olunacağı hakkında birkaç ipucu vermek istiyorum.
I just want to give you a few tips on how to be a good Santa Claus.
Mobilyaların bir kısmını üst kata taşımayı plânlıyoruz.
We were planning to take some of this furniture upstairs.
Bütün gün üst kata tıkılıp kalmaları çok kötü.
Too bad they have to stay upstairs all day.
Hanımı üst kata çağır, olur mu?
Call Mistress upstairs, will you?
Hadi üst kata çıkalım.
Let's go back upstairs
Riche, neden eşyalarını üst kata götürmüyorsun?
Richie, why don't you take the funnies upstairs?
Bayan McGurk, bir iyilik yap, üst kata çık ve ikinci kattan bir vazo getir, ha?
Oh. Mrs. McGurk, you be a good one, run upstairs and get a vase out of that second-floor storeroom, huh?
- Eşyalarımı üst kata koyabilir miyim?
- May I put my things upstairs?
Onu seni üst kata çıkartmak için söyledi.
She just said that to get you up here.
Onu üst kata çıkart Joe.
Take him upstairs, Joe.
- Hayır üst kata.
- No back upstairs.
Tatlım, üst kata çık ve söyle Sarah Jane gelsin.
Honey, will you run upstairs and get Sarah Jane?
- En üst kata.
- Up, all the way.
Madem bana güvenmiyorsun, üst kata çıkaralım.
Then take it upstairs if you can't trust me with it.
En üst kata.
Penthouse, please.
Biz üst kata gidelim ve ambalajları açıp bakalım mı?
Shall we get unpacked?
Şimdi sadece üst kata çık ve düzgün bir şey giy üzerine?
Can you go and put on something decent?
Sadece üst kata git ve bazı giysilerini giy işte, hepsi bu!
- Just go and put on some clothes!
Ben üst kata gidip daha rahat ve zarif bir kıyafet giyeyim.
I'll just slip into something more comfortable.
Sharon, üst kata git ve elbiseni giy. Şimdi, yola koyul.
Sharon, go upstairs and put your suit on.
Ağlamaya başladım ve üst kata odama çıktım.
I started to cry and went upstairs to my room.
Minyon bir kadını üst kata çıkartmaktan yakalanabilirim bile.
I could already be arrested for transporting a minor above the first floor.
Demek çığlık seslerini duyar duymaz üst kata koştunuz ve kapıyı kırdınız.
So as soon as you heard screaming... you ran upstairs and broke down the door.
Sen üst kata çık.
You had better take her upstairs.
Ben üst kata çıkıyorum size kapıyı açacağım.
I'm going upstairs and I'll open the door for you.
- Sonsuza kadar üst kata gidip gelemezler.
- They can't keep running upstairs forever.
- Hayır, üst kata çıkmam gerek.
- No, I've got to go upstairs.
Hemen üst kata çık, Munroe.
Slim, go to the upstairs window.
Dün gece Otelde beni görmedin bayan Colin ve sevgilisi üst kata çıkarken ben ordaydım.
You didn't see me at the hotel last night But I was there... when Mrs Colin and her lover went upstairs I knew they'd be in bed together
Sen burayı araştırırken ben de üst kata bakayım mı?
Shall I look upstairs while you try down here?
Ben üst kata çıkacağım.
But I'm going upstairs now.
Gizlice içeri giriyor, üst kata çıkıyor. Tek kelime etmeden, kayboluyor..
Comes creeping in, sneaks upstairs... disappears without a word!
Ben onu üst kata çıkarırım.
I'll take him upstairs
Bu birincisi geride kalanlara veda etmek için üst kata çıkmayı bekliyor.
The first is upstairs waiting for the survivors... to say their good-byes.
Masalar ve sandalyeleri hazırlayın, yatakları üst kata çıkarın, ve her kapıda kilit olduğuna emin olun...
♪ Drop the tables and chairs get them beds up the stairs ♪ And be sure every lock has a key... ♪
İkiniz üst kata bakın.
You two, take a look upstairs.
Gösterinin geri kalan süresi için niye çantanı bana bırakmıyorsun? Çünkü üst kata çıkacağız, onu aşağıda çok iyi saklarım. Tamam mı?
Why don't you let me take your purse for you for the rest of the show, because we're going to go on up to a new level, and I'm going to take good care of it downstairs, okay?
Haydi. Herkes üst kata. - Üst katta kimse var mı?
Come on, everybody upstairs.
Bu çivilerin üst kata çıkartılmaları gerekiyor.
These nails have to go upstairs.
Çünkü üst kata gidiyor.
Because it's going upstairs.
Sen üst kata git.
You get upstairs.
Bir hanım üst kat penceresinden arabaya seslenebilirdi ve araba hemen durup kadın pencereyi kaparken, şapkasını ve mantosunu giyip, alt kata inerken, şemsiyesini bulup, kızıyla yemek konusunu konuşurken ve evden dışarı çıkarken onu beklerdi.
A lady could whistle to it from an upstairs window and the car would halt at once and wait for her while she shut the window, put on her hat and coat went downstairs, found an umbrella told the girl what to have for dinner and came forth from the house.
Myra'yı üst kata çıkarmak istiyorum.
I want to take Myra upstairs.
- Şu üst kata bak.
Take a look at that top floor.