English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ Ü ] / Üst kat

Üst kat translate English

744 parallel translation
Merdivenin sağında. En üst kat!
I'm right up there.
- Anladım. En üst kat 14 numara.
- Oh, he's in room 1 4 on the top floor.
Giriş katındaki ağıldan, üst kattaki mutfak ve bir odadan oluşuyor.
There's a stable on the ground floor and upstairs a kitchen and living space.
Daha çok bir üst kat hizmetçisi gibi davranıyorsun evin hanımı gibi değil.
You behave more like an upstairs maid or something, not like the mistress of the house at all.
Git üst katı temizle.
Go clean upstairs.
Bir hanım üst kat penceresinden arabaya seslenebilirdi ve araba hemen durup kadın pencereyi kaparken, şapkasını ve mantosunu giyip, alt kata inerken, şemsiyesini bulup, kızıyla yemek konusunu konuşurken ve evden dışarı çıkarken onu beklerdi.
A lady could whistle to it from an upstairs window and the car would halt at once and wait for her while she shut the window, put on her hat and coat went downstairs, found an umbrella told the girl what to have for dinner and came forth from the house.
Bu üst katın koridorundaki Jenny.
That's Jenny in the hall upstairs.
İşin doğrusu onu şu üst katın kapısından uzağa çekmeyi planladım böylece yalnız kalabilecektik.
As a matter of fact I had a devil's own time luring him away from that door upstairs so that we could be alone.
Evin üst katında yalnızca benim girebildiğim kilitli bir odada, masada ölü bir adam yatıyor.
In a locked room at the top of this house, a room to which no one but myself has access, a dead man is lying across a table.
En üst kat.
Top floor.
- Çatı üst kat kiracılarına ait, baba. Henny Gaddis hariç, hiç kimsenin oraya çıkmasına izin vermeyeceğim çünkü...
Pop, the top-floor tenants, the roof is theirs, and I ain't gonna let anybody up there except Henny Gaddis, because...
Karşısında benzin istasyonu üst katında telefon santrali yan tarafında da hırdavat dükkanı olan bir yeri soymaya kalkacaklar.
They'll charge a place with a filling station, a telephone and hardware store next door.
Evet, altı numara, üst kat.
Room 6, second floor.
5. katta oturuyorlar. Oturduğum dairenin hemen üst katında.
Maybe they found out, that I know, they'll kill me too
Pencereleri, üst katı ve alt katı da.
And the windows, upstairs and down.
Lütfen, ben bir kilisenin üst katında yaşıyorum.
Please, I live upstairs from a church.
Babam üst katı genişletecekmiş.
Papa is planning an addition to the house.
Adınız Mrs.Lucia Colletti.Mr.and Mrs.Denver'lerde part-taym hizmetçi olarak çalışıyorsunuz... ayni zamanda da Mr.and Mrs.Brian Mullen'lerde... ayni apartmanda dairenin bir üst katında.
You're Mrs. Lucia Colletti. You work as a part-time maid for Mr. and Mrs. Denver... and also for Mr. and Mrs. Brian Mullen... in an apartment upstairs in the same building.
- Garajın üst katında.
- Above the garage.
Ben de üst katında oturuyorum.
I live right upstairs.
Sadece biziz, üst kat komşunuz.
It's only us, your upstairs neighbor.
- En üst kat dostum.
- To the very top, boy.
Şey, bana üst kat hizmetçisi olduğunu söyleme.
Well, don't tell me you're the upstairs maid.
Bütün çocuklarım bu evde üst kat yatak odasında doğdular.
All my children were born here in the upstairs bedroom.
En üst katın penceresinden atlamış.
She jumped from some top floor window.
- Hem alt, hem de üst kat var.
- You have an upstairs and a downstairs.
O, üst katın hizmetçisi.
She's the upstairs maid.
Sanırım bana sadece üst katın anahtarını göndermişler.
I guess they sent me the upstairs key.
Diğer tarafın üst katında odalar var.
There are rooms upstairs in the other wing.
Bak, en üst kat.
There, on the top floor.
Gökdelenin üst katında bir restoran var.
There's a restaurant up at the top of the Space Needle.
Moskova büyükelçilik binamızın en üst katındayım başkanım.
On the top floor of the embassy in Moscow, Mr. President.
Charlie Green. Biliyorsun, Pringle's'ın eşya dükkanının üst katında.
Upstairs over Pringle's hardware store.
Gelin, on numara, üst kat.
Come on then, number ten, upstairs.
- Binanın üst katındayız.
- We're right at the top of the building.
Evet, en üst kat.
Yes, on the top floor.
Sorgulanmak için bu binanın yani Serovno Hapihanesi'nin en üst katında tutuluyor. Bu bina, şehrin ana parkının hemen yanında.
He's being held for interrogation on the top floor of this building, Seravno Prison, which is located immediately adjacent to the city's main park.
- Yukarıda! En üst kat!
Up here, top floor!
En üst kat, her zaman en üst kat.
Top floor. It's always the top floor.
Yukarısı! En üst kat.
Up here, top floor!
Paul, yukarısı, en üst kat!
Paul, up here, top floor!
Evet, buradan memnunum, en üst kat.
It's nice here on the top floor.
Rudy, şu genel müdür yardımcın üst katı bu hafta. bitirmemizi istiyor.
Rudy, your vice president wants us to finish the top floor this week.
Doyle, üst katı kontrol et.
Doyle, check it out upstairs.
En üst kat, sağdan sonuncu pencere.
The top floor, last window on the right.
- En üst katı boşalttınız mı?
- Did you evacuate the top floor?
En üst kat.
It's on the upper floor.
Nancy üst iki katı kullanmadıklarını söylüyor.
Nancy says they don't use the top two stories.
- Size üst katı göstereyim, efendim.
- I'll show you the upstairs, sir.
Sherry Towers genel müdürü olarak, New York'un en iyi otelinin en üst iki katının altın anahtarını size sunmaktan gurur duyuyorum.
As general manager of the Sherry Towers, it's my honor to present you a gold key to the two top floors of New York's finest hotel.
İşte Aron podyumun en üst basamağında. Çiçekleri kabul ediyor. Bay Yamura da ona katılıyor.
And there's Aron now, up on the platform being presented with a garland of flowers and Mr. Yamura joining him.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]