Üzülmek translate English
193 parallel translation
Çok üzülmek ne demek?
I'm very sorry.
Şimdi üzülmek zorunda değilsin.
You don't have to worry now.
Beyler, üzülmek yok.
Don't fret, gentlemen.
Daha üzülmek istersen bu şarkısını izle.
If you want to get upset, watch her next number.
Şimdi üzülmek neymiş anlarsın.
This will make you sorry.
- Geçmişe üzülmek. - Bir faydası olmaz.
- To grieve about past.
Ve artık üzülmek yok, lütfen.
And no more worrying, please.
Artık üzülmek yok.
No more worrying.
Onlar için üzülmek mi?
Sorry for'em?
İnsanın vatanı için savaşmasından söz açılmışken Koreliler için üzülmek gerek.
Speaking of fighting for one's country, you gotta feel sorry for the Koreans.
Bu çok tehlikeli. Ölü ya da diri senin için tekrar üzülmek istemem.
That annoy me have to complain too when you're dead.
Benim için üzülmek mi?
Sorry for me?
Onlara üzülmek ya da acımak imkansızdı. Çünkü arkadaşlarımıza neler yaptıklarını biliyorduk.
It was impossible to feel sorry or pitiful for'em, because we knew what they done to our boys.
Ben çok üzülmek.
I'm so sorry.
Senin için üzülmek mi?
To feel sorry for you?
Onun için üzülmek zorunda değilsin,
You don't have to worry for him,
Elimden gelen sadece sana üzülmek.
I can only feel sorry for you.
Biliyorum ama Stan için üzülmek çok utanç verici.
But to be upset about Stan. I'm so embarrassed.
Artık üzülmek için çok geç.
It is all very well feeling sorry now.
Ben üzülmek istiyorum!
I wanna get hurt!
Bence bu yüzden üzülmek aptalca.
It's silly to be depressed by it.
Birine üzülmek için onu tanımak gerekmez.
You don't have to know someone to feel sad for them.
Bu olanlara üzülmek için yaşayalım.
Let's live to regret this.
Gordon, herşey sana bağlı. Bu maçın sonunda üzülmek istemiyorum. Anladın mı?
Gordon, it's up to you. I don't wanna see any goats around after the game.
Chris, eğer üzülmek istiyorsan, başkasına üzül. Maggie düşün.
Chris, if you want to feel sorry for yourself, think about Maggie.
İçerek oturmak ve kendin için üzülmek istiyorsun.
You want to sit around drinking and feeling sorry for yourself.
Benim için üzülmek onu yumuşatmıştı.
Feeling sorry for me softened her.
Margaret için üzülmek durumundayız, çünkü adaletsiz bir dünyada yaşıyor.
Oh, I forgot, we're supposed to feel sorry for poor Margaret because she lives in an unjust world, and she's just going to have to live there.
Ama daha fazla üzülmek yok.
But no more sorrow.
Kisisel fikrim ; o henüz bu tarz seylere kafa yorup üzülmek için çok genç.
Personally, I think she's kind of young to be worried about this stuff.
Bana üzülmek istiyorsun, ama "Ya ben?" diye merak ediyorsun.
You want to feel concern for me, but you are wondering, "What about me?"
Eva ya sırf diğerleri tarafında üzülmek için mi pilot oldun?
Do you pilot Eva just for the praise of others?
Yoksa aslında üzülmek mi gerekirdi buna?
But what can you do?
Daha fazla üzülmek istemiyorum.
Just be setting myself up for more hurt.
Bu iş bittiğinde, üzülmek için hepimizin fazlasıyla zamanı olacak.
When this is over, we're all going to have a Iot of grieving to do.
- Ve halime üzülmek için.
- And feel sorry for myself.
Asla üzülmek nedir bilmeyen küçük bir çocuk görüyorum, ve bunu tüm sorumluluğunu da alıyorum.
I see a little boy who's never learned to be sad, and I take full responsibility for that.
- Hatta üzülmenin onlarla ilgisi yoktur, üzülmek seninle ilgilidir. - Ve terk edilen kişi olmanın getirdiği bir iki yavan yararı öğrenebilmekle ilgilidir.
It isn't about them at all, it's about you, and learning to allow yourself the few meager advantages of being the dumpee.
Ne, mesela üzülmek gibi mi?
What, like upset?
Senin için üzülmek istemiyorum.
I don't wanna feel sorry for you.
Geriye sadece hayatının geri kalanı için üzülmek kalıyor!
Just the rest of your life to worry about!
Korkunç bir olay, ben de farkındayım ve üzülmek hakkın ama annen de olaya dâhil olduğu için bir miktar daha fazla kişisel alıp almadığını merak ediyorum.
This is a dreadful crime, I know, and you have every right to be upset. But I wonder if you're not letting yourself get a shade more personal because of your mother's involvement?
Kendine üzülmek için zaman yok.
This is no time to be feeling sorry for yourself.
Tam değil, aslında üzülmek istemiyorum.
Not really, but it didn't have to be so sad.
Sana üzülmek ne demekmiş söyleyeyim, tamam mı?
Let me tell you what's sorry, okay?
Herşeyini şu basketbol işine adıyorsun biliyorum ama işe yaramazsa, üzülmek yok.
I know you're all into this basketball stuff, but if it don't work, don't trip.
Bu tür bir kayba uğradığın zaman üzülmek için yeterince zaman istemen çok önemli.
It is important when we suffer a loss of this nature to take proper time to grieve.
Bence üzülmek ve sinemaya gitmek için bir gün iznimiz daha olmalıydı.
I thought we were gonna get a day to grieve and go to the movies.
- Ağlamak ve üzülmek çok kolay!
- lt's so easy to sob and wail!
Ne olursa olsun üzülmek yok, tamam mı?
No hard feelings for that, okay,'cause I'm...
Birisi için üzülmek mi istiyorsun?
You want to feel sorry for someone? ...