English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ 5 ] / 50

50 translate Spanish

29,705 parallel translation
Malcolm Sprague geçen sene telif hakkı ve sözleşme.. ... ihlalinden, orospu Mary Goodwin'den kaynaklanan kişisel sıkıntı ile birlikte acı ve eziyetten Lookinglass'a elli milyon dolarlık altı tane dava açmış.
Malcolm Sprague lanzó seis demandas legales contra Lookinglass el año pasado por una suma de 50 millones de dólares por violación de derechos de autor, quiebre de contrato, daños y perjuicios, y daños personales en contra de "la perra de Mary Goodwin".
7.50'de ambara doğru yürü.
"A las 7 : 50, ve hacia el granero".
Gerçi erkek olduğu için bunu bilmesi yüzde elli ihtimal.
Aunque, él que es un hombre, es 50-50 si siquiera lo sabe.
Toplam $ 4.50.
Son $ 4,50.
Kocası Amerikan Mareşal maaşıyla elli bin kazanıyormuş ama şimdi dul karısı La Jolla da köşklerde buzlu badem yiyor.
Su esposo ganaba 50.000 dólares como Marshal de los Estados Unidos, pero ahora su viuda está dándose la gran vida en una mansión de La Jolla.
Pervane dönüşlerine bakılırsa 15 metreden büyük olamazlar.
Desde el giro de sus motores, Yo diría que nada más grande que un 50-pie de página.
İntenete birşey yapamayız, ama içerde işleri kontol altına alabilecek 50 polis...
No podemos vigilar el Internet, pero 50 policías más se asegurarían de...
Böyle durumlara çok girdim, tamam mı?
He visto "Heat" como 50 veces, ¿ de acuerdo?
50 yaşında falan.
Ella sólo tiene como 50 o algo así.
Adamın biri 50 cm uzaktan suratıma hapşırdı.
¡ Un tipo estornudó a dos metros de mi cara!
Biz konuşurken 50,000 yiyecek maddesi buraya doğru geliyor.
Mientras hablamos, vienen en camino 50.000 comidas.
Her büyük kutunun içinde 10 kutu, onların içinde de 50 hazır paket yiyecek var.
Bien, cada caja grande contiene diez pequeñas que llevan 50 raciones listas.
Ve bu yüzden 50,000 insanı, karantina bölgesine bir kaç adım uzaklıkta daracık bir alana sıkıştırıyorsunuz.
Y para eso, meterás a 50.000 personas en un espacio reducido a pocos pasos de una zona de cuarentena.
Biliyorum, ve işin doğrusu verilen standart para çok yetersizken, kocasının 50 bin dolarlık kumar borcu varken evi nasıI kurtardığını merak ediyorum.
Lo sé, y siendo franco, es un estándar demasiado pobre. Me hace preguntarme cómo pudo salvar su casa con eso, dejando de lado los 50.000 dólares en deudas de juego de su marido.
50 bin yazlıkçının kaldığı bir adada, kayıtsız numaradan yapıIan bir telefon görüşmesi mi?
Una llamada de un número sin registrar en una isla con 50.000 veraneantes.
Aşağı yukarı 50.
Ciento cincuenta, más o menos.
"Sakura Aoi. 10 Aralık, saat 19 : 50'de kalp krizinden ölür."
SAKURA AOI, ATAQUE AL CORAZÓN 10 DE DICIEMBRE A LAS 7 : 50 PM
Arkadaşlıklar % 50-50 olur normalde. Bizimki daha çok % 90'a 10.
Pues la amistad se supone que es 50 / 50 y últimamente es como un 90 / 10.
Hesabımdan 50 sterlin eksilmiş.
Faltan 50 libras de mi cuenta.
- Dalına 10 sent veririm.
Voy a comprar cigarros en la maquina. $ 1.50.
- 1,50 $. Bir buçuk do -
Un dolar c..
O kızı karavanın 50 metre ötesinde bulmayacağımıza bahse var mısın peki?
¿ Cuánto quiere apostar de que no la encontramos a qué, a unos 46 metros de dónde encontramos esa caravana?
Siz Dedektif Çavuş Arnott'un 50 bin sterlin parayı
¿ Presenció com el sargento Arnott - traía 50 000 libras a su casa?
Lindsay Denton ilk duruşmasında cinayete teşebbüsten suçlu bulunmuştu. Ama ceza davası ev adresinde bulunan önemli bir delille askıya alınmıştı. O delil, adli finansçılar aracılığıyla tezgâha karışmış diğer rüşvetlere bağlanan 50 bin sterlinlik nakit paradır.
En el primer juicio Linsay Denton fue condenada por conspiración para asesinar... y la acusación presentó una prueba crucial hallada en su casa, a saber, 50 de los grandes en efectivo que se relacionaron, gracias a los forenses financieros, con sobornos ligados a la conspiración.
AJK-72 adlı delil, Lindsay Denton'ın evinde bulunan 50 bin sterlindir.
El AJK-72 es el objeto referencia de las 50 000 libras - encontradas en la casa de Linsay Denton. - ¡ No puede ser!
- Yani, 50 bin doları saklamak zorundaydın.
Quiero deicir que tuviste que esconder 50.000 libras.
- Bunu nasıl anladın? - İlk seferde, 50 bin dolar.
¿ Cómo lo sabes?
Bu sefer de 100 bin dolar mı?
50.000 libras la primera vez. ¿ 100.000 libras esta vez?
Ve patronumuz Kartar Singh'ten Geeta Kumari'ye ise 50 rupi özel ödül!
¡ Y de nuestro patrón, Kartar Singh, un premio especial para Geeta Kumari de 50 rupias!
Bu 50 rupiyi Rohtak'ta kazanmıştı.
Estas 50 rupias que ganó en Rohtak.
50 rupi az ödersiniz.
Pagaré 50 rupias.
Ailemiz burayı 50 yıl önce açtılar.
Nuestros padres lo abrieron alrededor de 50 años atrás.
Geçen sefer buna benzer bir şey denediğimizde evrende bir delik açıp senin Dünya'na 50 geçit oluşturduğumuzdan söz etmeye gerek bile yok.
Por no mencionar, que la última vez que intentamos algo así, abrimos un agujero en el universo y creamos, algo así como, 50 portales a tu Tierra.
27.50 dolar tutuyor, seni mankafa!
$ 27.50, pedazo de imbécil!
Kobuleti bölgesinde şu an itibariyle 40 ila 50 düşman savaşçı olduğunu tahmin ediyoruz.
Estimamos que hay entre 40 y 50 combatientes enemigos en Kobuleti ahora.
"Yaklaşık 50 yıl önce..."
"Hace algo menos de 50 años..."
Yaklaşık 50 yıl önce Nairobi vahşi bir bölgeydi. Vahşi hayvanların yaşadığı ve nadiren uğrayan göçmen çobanların dışında yerleşimin olmadığı bir yerdi.
Hace algo menos de 50 años, Nairobi era una tierra primitiva, habitada solamente por animales salvajes, a excepción de grupos ocasionales de pastores nómadas.
Önlerinde 48 bin kilometrelik bir yol var ve bu yolda beş ay içinde üç kıtayı gezecekler.
Tienen por delante un viaje de 50.000 kilómetros que los llevará a recorrer cuatro continentes en cinco meses.
Bizim sahip olduğumuz isimlerin 50 katı.
Cincuenta veces los nombres que ya tenemos.
Günde elli defa İHO'yu yok etmemiz gerektiğini söylüyorsun şimdi ise kalkmış kasten bizi bundan alıkoymaya çalışıyorsun.
Usted dice 50 veces al día que destruyamos a la OCI y ahora nos impide deliberadamente que lo hagamos.
Ne arkadaşlarınıza, ne ailenize ne de dışarıdaki burada ne yaptığımızı merak eden 50 muhabire anlatacaksınız.
Ni a amigos ni familiares ni a los 50 reporteros afuera que quieren saber qué hacemos aquí.
Birinin ona bir iş için 50 dolar önerdiğini söylüyordu. İş bittiğinde bir 50 dolar daha verecekmiş.
Se jactaba de cómo un tío iba a pagarle 50 pavos por hacer un trabajo y le ofreció otros 50 pavos cuando el trabajo estuviera hecho,
Bu gece kurtulma oranı 50'ye 1.
Se paga 50 a 1 a que sobrevive.
Sırtında 50 kg.lık kitapla öylece... ortalıkta gezemezsin.
No puedes arrastrar 45 kilos de libros en tu espalda.
Her yıl 2 milyon Amerikalının Paris'e gittiğini ve yılda 50,000 çalışma izni çıktığını düşünürsek eminim Amerikalılar için tehdit değerlendirmesi de isterler.
Y dado que unos dos millones de americanos al año visitan París y que además, se dan unos 50.000 visados de trabajo, apuesto a que también quieren que hagamos una evaluación de riesgos a los ciudadanos americanos.
Araçlardan birinin tır olduğuna 50 dolar bahse girerim.
50 pavos a que hay un tráiler.
Gördüğün gibi, Robyn'nin bütün kıyafetleri yaklaşık 50 dolar değerindeydi.
El conjunto de ropa de Robyn costaba 50 dólares al completo.
Eğer bütün kanıtları ona verirsem, bana 50 bin dolar vereceğini söyledi, özeliklede, uh... Şalı.
Dijo que me daría 50 de los grandes si yo le daba todas las pruebas del caso, especialmente... aquella bufanda.
50.000 dolar çektiğini söylediler.
Encontraron un retiro de 50.000 dólares que usaste para pagarle.
50 büyü kırbacı darbesi gibi mi?
¿ Qué, como 50 latigazos mágicos?
Birbirinizi sevin. Dürüst ve kibar olun. Sadakatli ve mutlu.
Ámense el uno al otro, sed honestos y amables, fieles y felices y entonces, volved dentro de 50 años con vuestra familia perfecta y regodearos sobre mi cuerpo congelado.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]