English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ A ] / Adamım

Adamım translate Spanish

85,009 parallel translation
Bilirsin, Nicole bu, adamım.
Ya conoces a Nicole, tío.
Bak, sadece... adamım.
Mira, yo solo... Tía.
Yok bir şey, adamım.
Estamos bien.
Sana inancım tam, adamım.
Tengo fe en ti, tío.
Üzgünüm, adamım.
Lo siento, tío.
Ona göz kulak ol, adamım.
Cuídala, tío.
Ben güçlü bir adamım.
Soy un hombre poderoso.
Adamım.
Mi hombre.
Telefonlarınızı da kapatın, adamım, ikinizde.
Y apagad los teléfonos, tíos, los dos.
Sadece teşekkür etmek istiyorum, adamım.
Solo quiero darte las gracias, tío.
Bak, adamım, burada daha önceden yüzleşmen gereken başka bitmemiş meselelerin var. Isaac.
Escucha, tío, parece que tienes algunos asuntos sin terminar por aquí de los que deberías encargarte primero.
Anlamayacaktır, adamım.
No va a entenderlo, tío.
Üç tane adamımı kaybettim ve senin götünü kurtarmak için vurulduğumu söyleceğim gibi.
Como, acabo de perder a tres de mis hombres y me han disparado por salvarte el culo.
Şimdi dediğimi yap, ya da adamım kafasına bir mermi sıkacak.
Ahora haz lo que te digo, o mis hombres le pegarán un tiro en la cabeza.
Julius'un adamlarıyla birlikte yaklaşık 30 yetenekli adamımız kaldı.
Han quedado unos treinta hombres capacitados, más los hombres de Julius.
Çok adamımı öldürdün. Ben de senin çok adamını öldürdüm.
Mataste a muchos de mis hombres y yo acabe con buena parte de los tuyos.
Altı adamım peşinde.
He enviado a seis de mis hombres tras él.
İşte adamımız geldi.
Llegó el campeón.
- Ah adamım.
- Por Dios.
Ben onun sayesinde çok daha iyi ve cesur bir adamım.
Soy mejor y más valiente gracias a él.
- Bir adamım var.
- De mi contacto.
Senin adamım olduğunu söyledin.
Dijiste que estabas conmigo.
Van Damn'a oy verin, adamımız o.
Con Van Damn, a votar.
Haklsın adamım.
Tenías razón, hombre.
Durum şu ki Norman, ben iyi bir adamım.
Verás, la cuestión, Norman, es que soy un buen tipo.
İyi misin adamım?
¿ Estás bien, tío?
- Noluyor adamım ya?
- ¿ Qué demonios?
Bugün, babamı öldüren adamın gözlerinin içine baktım.
Hoy he visto al hombre que mató a mi padre.
Bana Jerome'un kimle çalıştığı söyleyeceksin. Ama bir şey bilmiyorum ki, adamım.
- trabajaba Jerome.
Eline bir silah alıp ateş ettin diye kendini adam mı sanıyorsun?
¿ Te crees un hombre por poder disparar un arma?
Yemin ederim, o Jaballa denilen adamı hiç duymadım.
Lo juro, nunca he oído hablar de este tal Jadalla.
Adamı alınca sana konumumu atarım.
Cuando lo tengamos te mandaré un mensaje con nuestra localización.
Bak, daha çok adam getir, uydu getir ne bileyim sadece yapman gereken ne varsa yap tamam mı?
Consigue que vengan más hombres, trae satélites, simplemente haz todo lo que tengas que hacer, ¿ vale?
Ben senin ağabeyinim, adamım.
Soy tu hermano, tío.
Gitmem gerek, adamım.
Tengo que irme, tío.
Hayır, bu adam işe aldığım savaşçılardan biriydi.
Yo, ese hombre es un muyahidín al que recluté en persona.
Hayır, bu adam işe aldığım bir savaşçı sadece.
No, este hombree es un guerrero que recluté.
O adamın benim bir arkadaşım olduğunu bil... Fedakarlığı sorgulamadan önce.
Que sepas que ese hombre era amigo mío... antes de que pongas en duda el sacrificio.
Dinle, kötü adam gibi başlıyor, ona biraz hassasiyet falan katarım ki
Empieza como un mal tipo, pero puedo darle vulnerabilidad
Peki, söyle bakalım, şu kötü adam Ajay Kapoor hakkında ne düşünüyorsun?
Bueno, ¿ qué te parece ese malvado Ajay Kapoor?
- Bu adamın adı var mı?
- ¿ Tiene nombre?
Bir adamı soğukkanlılıkla öldürmeye hazır mısın?
¿ De verdad estás listo para matar a sangre fría?
Ellerini kızımın üzerinden çek yoksa sana yemin ederim ki senin gibi bir adamın kariyerini sona erdirecek türden davalar açarım.
Quítele las manos de encima a mi hija o le aseguro que lo demandaré por los cargos que acaban con la carrera de los hombres como usted.
Mesela bir anda 5 milyon dolarlık bir ödeme alsam kocamın bir soruşturmayı askıya aldığı gün hem de üstüne de soruşturma açılan adamın kendisinden bu konudan bahsetmem gerektiğini akıl edebilirdim sanırım.
Por ejemplo, si de pronto hubiera recibido un pago por una suma global de cinco millones de dólares el mismo día en que mi esposo abandonó una investigación sobre el hombre que realizó ese pago, me las hubiera arreglado para decir una puta palabra al respecto.
Tek başımayken panzer tankın karşısına elinde sopayla çıkan atletli adam gibiyim. Bize lazım olan şeyse bir havan topu.
Mi demanda sola es como dispararle con una cerbatana a un Panzer, cuando lo que necesitamos es un obús.
Selam Devon, bugün kötü adam yakalayacak mısın?
Hola, Devon, ¿ vas a atrapar a los malos hoy?
Onu unut çünkü Boo, adam gibi bir şeker ziyafeti için hem tuzlu hem tatlı lazım, dedi.
Eso no sucederá. Porque Boo me enseñó que para un buen festín de dulces, debes mezclar dulce y salado, o viceversa. ¿ No?
Efendim, hiç tecavüzden ya da... cinayetten dolayı kör bir adamı tutukladınız mı?
Señor, ¿ alguna vez ha arrestado a un ciego bajo cargos de violación o asesinato?
- Lütfen o adamı bulmalıyım!
- ¡ Por favor, tengo que encontrar a este hombre!
- Ya, ya. - Bir gün bir adamın ten renginin önemini yitireceğini biliyordum. Ve hep birlikte kardeşçe yaşayacağımızı.
Sabía que un día, el color de la piel de un hombre no importaría y que todos viviríamos al lado del otro como hermanos.
John, aradığım adam... Dr. John Stevenson.
John, el hombre que estoy buscando... el Dr. John Stevenson.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]