Alamadım translate Spanish
3,220 parallel translation
Doğrulamayı daha alamadım ama çok iyi başladım.
No he podido hacer que me lo confirmen, pero fue la cuña perfecta.
Bieber saçı alamadım.
No he podido conseguir pelo de Bieber.
O yüzden Alicia'ya bu dava dilekçesi ile ilgili notlar aldığımı söyle,... ama bununla ilgili alamadım.
Dile a Alicia que hice notas en esta petición... -... en esta no puedo.
Ve ondan sonra ondan haber alamadım.
Y no he sabido nada de ellos desde entonces.
Büyük bir anlaşmayı kaybettik ve asistanımı işten çıkarmak zorunda kaldım. Ve kahrolası bir fincan kahve bile alamadım. Çünkü hiç kahve filtremiz yoktu.
Hemos perdido un gran contrato y he tenido que despedir a mi asistente, y ni siquiera he podido tomar una maldita taza de café porque no tenía filtros.
Senden henüz bir haber alamadım, o yüzden... Beni arayabilir misin?
No he sabido nada de ti desde hace tiempo, así que ¿ puedes llamarme?
Yani bu ay kilo bile alamadım.
Es decir, no he aumentado de peso en meses.
Ondan haber alamadım.
Nunca supe de él.
- Kendimi alamadım.
No pude resistirme.
Um, biz alamadım Esther ile herhangi bir bireysel terapi süresi.
No hemos tenido ninguna terapia individual con Esther.
Neden bu alamadım İki kahve?
¿ Por qué no les ofrecemos a estos dos un poco de café?
Onunla konuşuyordum, ona bakıyordum ama masadaki mektup açacağına bakmaktan kendimi alamadım.
Pero estaba hablando con él, estaba mirándole, y no podía dejar de mirar el abrecartas de su escritorio.
Bana söz verdiğin şeyi alamadım.
No he obtenido lo que quería.
Ben alamadım.
No lo entiendo.
- Şey, elimde bu reçete var ama ama ona danışmak istiyorum. Danışmanlık alamadım.
Bueno, me habéis dado esta receta aquí pero... pero quiero consultarlo con él.
Finn'i özledim. İki aydır ondan haber alamadım.
No sé nada de él desde hace dos meses.
- Henüz oradan da bilgi alamadım.
- Tampoco sabemos nada.
Oraya göre cumartesi gününden beri haber alamadım ve Twitter ile Facebook hesabında da bir şey paylaşmamış.
No sé nada de él desde el sábado, hora de allá y no ha actualizado su Twitter o Facebook.
Seçmelere iki kez katıldım ve ikisinde de rolü alamadım.
Audicioné dos veces, y no me contrataron en ambas ocasiones.
- Ondan haber alamadım.
No he sabido nada de él.
Ama senin çeyizten tek bir kuruş alamadım
Yo no tuve un solo centavo en tu dote
Neden yalan söyledim bilmiyorum ama sözcükler ağzımdan çıkıverdi ve onları geri alamadım.
No sé por qué mentí, pero las palabras salieron de mi boca y no pude contenerlas.
Teslayı düşürdüm ve eğilip alamadım.
Se me cayó la Tesla y no la pude recoger.
Kupa odası için hatıralık bir şey bile alamadım! Dostum!
¡ Ni siquiera obtuve un recuerdo para la sala de trofeos! ¡ Amigo!
Alamadım ki sana şöyle her şeyin en iyisinden.
No podía permitirme unos mejores entonces.
Evet, şu anda ofisini gözlüyorum ama kablosuz bağlantısından veya telefonundan sinyal alamadım bir türlü.
Sí, puedo ver su oficina pero no captar señales de su wi-fi ni de su teléfono.
Bana, Beloit bölgesindeki en tatlı kız olduğumu söyledi ama seviştikten sonra bir daha ondan haber alamadım.
Me dijo que era la chica más bonita en toda el área de Beilot, pero después que hicimos el amor, no he oído nunca más de él.
Ve, aa, bir daha da ondan haber alamadım.
Y, nunca más escuché de ella.
Senden haber alamadım bugün.
No escuché de ti hoy.
- Birçok ödenmemiş fatura var ve çoğu zaman kendi maaşımı alamadım, o yüzden...
Hay un montón de facturas sin pagar, y no he cobrado mi propio salario desde hace un tiempo, así que...
Tüm hayatımın şekerini alamadım.
No he tomado azúcar en toda mi vida.
Çünkü ortaya çıkmasını göze alamadım.
Porque no podía correr el riesgo de que saliera a la luz.
Hoşçakal öpücüğü bile alamadım!
¡ Oye, ni siquiera me das un beso de despedida!
Üniversiteye gitmem için her şey hazırdı ama Latinceden iki defa kaldım o yüzden bursu da alamadım.
Estaba lista para ir a la universidad pero reprobé mi examen de latín por dos puntos, así que perdí la oportunidad de una beca.
Affedersin, Adını alamadım. Doktor...?
Lo siento, no sé cual es tu nombre. ¿ Doctora..?
Oh, tanrım lanet olsun. Daha endorfin vuruşunu alamadım.
No, por favor, todavía no he tenido mi dosis de endorfina.
O zamandan beri ondan haber alamadım.
No hemos estado en contacto desde entonces.
Sonra da aradım, aradım aradım, aradım, ve bir daha da ondan haber alamadım.
Así que llamé y llamé y llamé y llamé, y entonces nunca volví a saber de él.
Evet, ama 3-D gözlüklerimi alamadım.
Sí, pero no conseguí mis gafas 3D.
Beyler, imzayı alamadım.
Tíos, no pude conseguirlo.
Alamadım.
No pude.
Neden köşedeki ofisi alamadığımı anlayamadım.
No puedo entender por qué no me puedo quedar con la oficina de la esquina.
Eh, şov için yaratıcı fikirlerini alamadığım için şov için bütçe ayıramadım.
Bueno, porque no conseguí tu informe creativo. En realidad no sabía como presupuestar el show.
Normalde almamız gereken ama alamadıklarımızın listesi.
La que teníamos que haber empezado antes de habernos quedado sin nada.
- Davetiyeleri alamadın mı?
¿ No tienes las invitaciones? Sí, las tengo.
Peki ne oldu, alamadın mı?
¿ Y qué, no pudiste conseguirlo?
İşi alamadın sanırım.
¿ Así que supongo que no conseguiste el trabajo?
Ondan hep hoşladım ve sonra gösterimde dansımı berbat ettin ve o da gözlerini senden alamadı!
¡ Luego dominas mi danza en la reunión... y está encima tuyo!
Yeterince alkol alamadığımı düşünerek yaşasam, hayatım çok daha farklı olurdu.
Mi vida hubiera sido muy diferente si la cosa de la que no pudiera tener suficiente fuera alcohol.
Hevesini alamadın mı daha?
¿ Aún no estás satisfecho?
Evet, eşyalarınızı geri alamadığımız için çok üzgünüm.
Sí, lamento no haber podido recuperar todas tus cosas.