English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ A ] / Alamazsın

Alamazsın translate Spanish

4,460 parallel translation
Şu an, nasıl hissediyor olursa olsun Amanda'yı ondan yine alamazsın.
Ahora mismo, a pesar de cómo se siente no puedes quitarle a Amanda.
Hayır, alamazsın.
- No, no puedes.
Üzgünüm, bayan. Buraya gelip bir şeyler alamazsınız.
Lo siento, señora, no puede simplemente entrar aquí y coger cosas.
Martha, benim soyadımı alamazsın.
Martha, no puedes llevar mi apellido.
- Maalesef efendim. Alamazsınız.
Tristemente señor, no puede.
- Ne demek alamazsınız?
- ¿ Cómo así que no puedo?
Bunu alamazsınız, falan dediler.
Estaban como, "vaya, esos no se pueden coger."
Araziyi öylece alamazsınız.
No pueden tomar la tierra de la nada.
* Bu tacı alamazsın benden asla * * Kötü bir haberim var sana, hiç pişman değilim * * Bugün geldiğim konumdan * * Hiç pişman değilim *
* No me vas a quitar esta corona * * odio tener que decírtelo * * no lo siento, lo siento * * por la persona en la que me he convertido * * no lo siento, lo siento *
Yoksa ikisini de alamazsın.
De otra manera, no los tendrás a los dos.
Hayır, Mike'ı alamazsın.
No, no, no puedes llevarte a Mike.
Belli ki sen de alamazsın.
Y al parecer, tú tampoco.
Bu tişörtten alamazsın çünkü türünün son örneği, teşekkür ederim.
Sí, no puedes comprarme otra camiseta porque es la última de su clase, gracias.
Söylediklerin çok acıttı ve asla geri alamazsın.
Has dicho cosas muy dolorosas que nunca podrás hacer desaparecer.
Bu durumda hiçbir şey satın alamazsınız.
Bien, entonces no podrán comprar nada.
Autobot sinyalleri korunuyorken alamazsın.
Las señales Autobot no pueden ser detectadas cuando están protegidos.
- Maalesef efendim. Alamazsınız. - Ne demek alamazsınız?
Lo, lo siento señor no puede tenerlo
Hiçbirini alamazsınız.
No podéis tener a ninguno de ellos
Bunu alamazsınız, falan dediler.
Estaban en plan, "vaya, esos no se puede coger."
- Onu alamazsın.
- No puedes tenerla.
Hey, arabayı alamazsın.
No te vas a llevar el coche.
Bak, şimdi onları alamazsın.
Mira, no los puedes conseguir ahora.
Elimden alamazsın.
No me quitarás eso de mí.
Lisa, çöreğimi alamazsın.
Lisa, no puedes coger mi magdalena.
Dostum, onun sevgisini bir elmas yüzükle satın alamazsın.
Viejo, no puedes comprar su amor con un anillo de brillantes.
Burada hiç sinyal alamazsın.
No vas a tener señal aquí.
O ilaçları artık alamazsın.
No puedes tomar esas medicinas más.
- Alamazsın!
¡ No te lo puedes llevar!
Başaramayacaksınız! Eşyalarımı alamazsınız!
No va a funcionar. ¡ No pueden quedarse con mis cosas!
Çünkü bir kez söyledin mi, geri alamazsın.
Porque una vez que lo dices, no te puedes desdecir,
Oğlumu alamazsın!
No vas a llevarte a mi hijo.
Dehayı beklemeye alamazsın!
¡ No puedes poner a un genio en espera!
Ama bir iş için uğraşmazsanız o işin başarısından zevk alamazsınız.
Pero no creo que puedas disfrutar del éxito si no te lo has trabajado.
Hayır alamazsın, sinirli şey.
No, no puedo, se han evaporado.
Alarmları kapatmaktan veya havlayan köpeklerden gözünüzü alamazsınız. Ama neden olanları göz ardı edebilirsiniz.
No puedes evitar que se activen alarmas o que los perros ladren, pero puedes enmascarar por qué está ocurriendo.
- Onları alamazsınız!
- ¡ No puedes tomar esos!
Ben de ona bağırıp "Elmaslarla benim affımı satın alamazsın." dedim.
y le grite, "no puedes comprar mi perdon con diamantes."
Bana bunu alamazsın.
Eso no puedes comprármelo.
Eşyalarımı benden alamazsın.
No puedes quitarme mis cosas.
Kim demiş aşkı satın alamazsın diye?
Quién dice que no puedes comprar amor, ¿ no?
Eğer bu konuda benimle ters düşersen bir daha asla başkan yardımcısını kamera karşısına alamazsın.
Si me contradices en esto tú nunca volverás a grabar a la Vicepresidenta.
Bırakmayı göze alamazsın.
No puedes darte el lujo de abandonar.
Tatlım, bu yüzden... Bu yüzden senin için endişeleniyorum. Çünkü hayattaki bazı şeyleri geri alamazsın.
Por eso, cariño... es que me preocupo tanto por ti... hay cosas en la vida que uno no puede deshacer.
Öylece alamazsın onu.
No puedes simplemente agarrarla.
- Onu öyle alamazsın.
- No la agarres así.
- Benim kanımı alamazsınız.
- No van a tomar mi sangre.
Kontratı ihlal edersen paranı alamazsın.
Rompes el contrato, no recibes tu dinero.
- Alamazsın ama!
- ¡ No puedes!
Hiçbirini alamazsınız.
¡ No pueden tenerlos!
Doğru dürüst göremez ve nefes alamazsın.
Visto perder 2 kg de agua, ve mal, malo respirar.
Bunu da alamazsın alamazsın elimden.
No me vas a robar esto.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]