Altında translate Spanish
48,302 parallel translation
Commodus isteği dışında, yeni imparator olmak için babasının altında eğitim almaya Germania'ya çağrıldı.
Cómodo ha sido llamado a Germania contra su voluntad, presionado a formarse a las órdenes de su padre para ser el próximo emperador.
Commodus'un Cleander ve Saoterus güveninin altında muhtemelen hayatı boyunca ona yakın oldukları gerçeği yatıyordu.
La confianza de Cómodo en ellos proviene seguramente del hecho de que estuvieron junto a él prácticamente toda su vida.
Senatörler, yani aristokrat elitlerin bir kısmı kimi zaman, belli şartlar altında imparatora tehdit arz edebiliyordu.
Los senadores, parte de la élite aristocrática, podían ser una amenaza para el emperador en ciertas circunstancias.
Ama Roma'da tahıl sadece insanları beslemekle kalmıyordu. Çünkü iktidardakiler, aşağı sınıfları kontrol altında tutmak için tahılı karneyle dağıtıyordu.
Pero en Roma... los granos hacen más que solo alimentar gente... ya que aquellos al poder usaron racionamiento y escasez para controlar a las clases más bajas.
Sen otur rahatına bak, her şey kontrolüm altında.
Puedes sentarte y relajarte ; tengo todo bajo control.
Her iki grup da diyet kısıtlamaları altında çalışıyorlar Bin yıldır.
Ambos grupos han trabajado bajo restricciones alimenticias por milenios.
Hasta hakkında bilmek istediğin her şey elinin altında.
Cualquier cosa que necesites saber está disponible todo el tiempo.
Bayan Raquel hemen altında yaşıyor. 82 yaşında.
La Srta. Raquel vive justo debajo, tiene 82 años.
100 doların altında bir şey bulalım böylece işe gidip 75 dolar kazanabileyim.
Vamos a buscar algo que cueste menos de 100 pavos para poder ir a trabajar y ganar 75.
Nükleer tehdit altında yaşamak istemiyoruz!
¡ Por un mundo libre de energías nucleares!
Medyayı kontrol altında tutun demiştim!
¡ Controlen la prensa!
- Tankın altında bulunan tavanı patlatacağız.
Destruiremos el fondo del tanque.
On üzerinden birle listenin yine en altında.
Otra vez en último lugar con uno sobre diez.
Altında telsiz gibi bir şey olabilir.
Debe haber un walkie-talkie por aquí, o algo así.
Sizin türünüzün bilmediği gizli bir dünya var. Ayaklarınızın altında, gözden uzakta Trollerin büyük bir medeniyeti var!
Existe un mundo secreto desconocido para tu especie, una vasta civilización de troles acechando bajo sus pies, ocultos a la vista.
Sonunda yeni bir Kalptaşı'yla karşılaştık. Ve Arcadia'nın altında yeni evimizi bulduğumuzu fark ettik.
Al fin hallamos una Piedracorazón y vimos que encontramos un nuevo hogar... bajo Arcadia.
Baskı altında daha iyi çalışırız!
Trabajamos mejor bajo presión.
Peki, Trollerle başa çıkabilirim, en azından yer altında kalıyorlar.
Puedo manejar troles, se quedan bajo tierra.
Bu talihsiz şartlar altında tanıştığımız için üzgünüm.
Lamento conocerla en estas circunstancias.
Okurken gördüm Saygıdeğer Bedehilde Hidracanavarı'yla dövüşürken gronk-nukları yoktu ama pullarının altında bir zayıflığı vardı.
Leí que cuando Bedehilde peleó con la Hidrabestia, no tenía gronk-nuks, sino una debilidad bajo las escamas.
Bir Trol Avcısı daha aynı köprü altında öldürüldü.
Otro Cazatroles muere bajo el mismo puente.
Şu an Usta Trol Avcıları'nın rehberliği altında.
Está bajo la guía espiritual del maestro de cazatroles.
Onun altında bir kadın olduğunu nasıl bilebilirsin?
¿ Cómo ves a una chica ahí dentro?
Güven bana dostum. Kadınları bilirim ve onun altında kesinlikle bir kadın var.
Créeme, conozco a las mujeres, esa es una mujer.
Gunmar'a giden köprü bu Arcadia'nın altında mı?
¿ El puente a Gunmar está bajo este tal... Arcadia?
Çok eskiden Troller yukarıdaki insanlardan habersiz yer altında keyifle yaşardı. Nihayetinde dünyalarımız çarpıştı.
Los troles vivían abajo sin saber de los humanos hasta encontrarlos.
Yeraltında kalamayacak kadar güçlü hazinelerin. Gatto'nun bizzat kilit altında tuttuğu hazinelerin.
Demasiado poderosos para el inframundo, custodiados por Gatto, como...
Siz insanların, Arjantin dediği yerin altında yaşıyor.
Vive en lo que ustedes llaman Argentina.
Utah'taki bir karavan parkının altında yaşıyor.
Vive en un remolque en Oo-tah.
Onun altında olduğunu biliyorum. Go-Go Sushi oynadığını duyabiliyorum.
Sé que estás jugando Hora de sushi.
Ayaklarımızın altında engin bir dünya var Barbara ve oğlun da bir dolu soruna neden oldu.
Un mundo enorme habita debajo nuestro. Y tu hijo causó algunos problemas.
Angor Rot en iyi ihtimalle tahmin edilemezdir ve Trol Meydanı'nda bir yıkım yaratmasını durdurabilecek bir şey yoksa o zaman sizden daha fazlasının hayatı risk altında demektir.
Angor Rot es impredecible. Si no evitamos que haga estragos en Mercadotrol... Entonces, no solo ustedes están en riesgo.
Hiç bu kadar uzun süre gözetim altında olmamıştım ve şimdi müsaadenle biraz eğleniyoruz.
Fue la guardia más larga de mi vida. Y ahora estamos festejando.
Buralar hep sular altında kalır.
Todo esto va a estar bajo el agua. ¡ Dios mío!
Kas dokusu altında ikincil iskelet sistemi.
Sistema esquelético secundario, debajo de tu tejido muscular.
Biz 11 konu aldı beri, Diğerleri, stres seviyesini artmıştır Koşullar altında bekliyordu.
Desde que nos llevamos al Sujeto 11, todos los demás han incrementado sus niveles de estrés, esperadamente bajo las circunstancias.
4. Grubun mağduru ise Brezilya oldu Turnuvaya ağır baskı altında geldiler fakat
Y en el Grupo 4, Brasil, un perdedor pesado entro al torneo, se las arreglo para superar a
Vava, Axbom tarafından marke altında, Borjesson geliyor Vava'yı durdurmak istiyorlar ama ondan Garrincha'ya.
Vava ahora marcado por Axbom, Borjesson viene para detenerlo pero ahora Vava la barre para Garrincha
Bunu tavsiye altında alacağım.
Lo tomaré en consideración.
Ciltte, kolların altında kaybolur... Toplarınıza Noel yayını bağladım.
Desaparacen en la piel, bajo los brazos... atados a tus pelotas como un moño de Navidad.
Sonra suyun altında... pek... Pek fazla duyamıyor insan.
Y luego, bajo el agua, no se puede oír nada.
Teknenin altında mı?
- ¿ Dónde?
Bunca zamandır kaçakçılığı tekne altında yapıyormuş.
La estuvo ocultando bajo el bote.
- Yorgan altında sesler çıkarmak. - Çok zekice.
¿ Hacer ruidos bajo las sábanas?
- Masanın altında.
- ¡ Bajo la mesa!
Bu ülkenin bir kötüye ihtiyacı var. Dibe kadar gönderecek birisi Bu nedenle herkes arızalı bir sistem altında yaşamak konusunda iyi hissedebilir.
Este país necesita un villano, alguien para enviar a la horca para que todos puedan sentirse bien sobre vivir bajo un sistema amañado.
Her iki federalin de dikkatini çekti. Ve birden fazla yetki alanında yerel makamlar Son altı yıldır, bağlantılı olarak
Ha atraído la atención tanto de las autoridades federales como locales en varias jurisdicciones en los últimos seis años, en relación con otros ocho asesinatos.
Altı yaşında.
Tiene seis años.
En iyi soygunu bulmak için sıraladığımız altı soygun arasında ilk katılımcı olarak yatak odalarından bile çıkmayan hırsızları seçtim.
En nuestra misión para calificar seis atracos y determinar cuál es el mejor... para mi primer contendiente, elegí a unos ladrones que nunca abandonan sus habitaciones.
Boynunun beşinci, altıncı ve yedinci omurlarında çatlaklar varmış.
Fractura cervical de la quinta, sexta y sétima vértebra.
Onunla aynı çatı altında çalışanların, Biliyor olmalıydı.
Deberían haberlo sabido.